Kurtuluş Savaşı'nın önderi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanımız, Başkomutanımız,Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 82. yıl dönümünde O’nu büyük özlemle, saygı ve hürmetle anıyorum.
“Benim naçiz vücudum nasıl olsa bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ebediyen yaşayacaktır.” sözleriyle Türk Milletine Cumhuriyet’i miras bırakan Büyük Önder’imize olan bağlılığımızı ve sevgimizi, hatta hayranlığımızı her 10 Kasım’da olduğu gibi bu 10 Kasım’da da dile getirmekten gurur duyuyorum.
O dünyanın yetiştirdiği büyük dâhi, büyük adam… Ki büyük adamlar kuşaklarının başındadır. Yalnızca yurtta değil, dünyada da barış diyen Büyük Önder Atatürk, tüm dünyanın takdir ettiği büyük bir devlet adamıdır. İnsanlık ülküsüne hayran olduğumuz, tarihin seyrini ve ülkemizin kaderini değiştiren Ata’mızın boşluğu maalesef ki onsuz geçen yıllarda dolmadı, dolamadı.
Adını Türk tarihine altın harflerle yazdıran büyük şahsiyet sen Türk milletinin kalbinde ebedi yaşayacaksın. Ruhun Şâd olsun… Sen ebedi istirahat gâhında rahat uyu. "En büyük eserim." dediğin Türkiye Cumhuriyeti bizlere emanettir. Ve bizlere 20 Ekim 1927 tarihindeki hitabınla dile getirdiğin “GENÇLİĞE HİTABE”yi ben bugün burada gururla tekrardan yazıya dökerek sana olan bağlılığımı ifade ederken, herkesin de okuyarak tekrar hatırlamasını ve silkelenmesini diliyorum. Saygılarımla… Ey Türk gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden, mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî, bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-u-zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asîl kanda, mevcuttur!
Mustafa Kemal ATATÜRK AYFER ÖZDEMİR
Uluslararası Nlp ve Profesyonel Yaşam Koçu
Bilinçaltı ve Kişisel Gelişim Uzmanı
Vedik Astroloji Danışmanı
“Benim naçiz vücudum nasıl olsa bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ebediyen yaşayacaktır.” sözleriyle Türk Milletine Cumhuriyet’i miras bırakan Büyük Önder’imize olan bağlılığımızı ve sevgimizi, hatta hayranlığımızı her 10 Kasım’da olduğu gibi bu 10 Kasım’da da dile getirmekten gurur duyuyorum.
O dünyanın yetiştirdiği büyük dâhi, büyük adam… Ki büyük adamlar kuşaklarının başındadır. Yalnızca yurtta değil, dünyada da barış diyen Büyük Önder Atatürk, tüm dünyanın takdir ettiği büyük bir devlet adamıdır. İnsanlık ülküsüne hayran olduğumuz, tarihin seyrini ve ülkemizin kaderini değiştiren Ata’mızın boşluğu maalesef ki onsuz geçen yıllarda dolmadı, dolamadı.
Adını Türk tarihine altın harflerle yazdıran büyük şahsiyet sen Türk milletinin kalbinde ebedi yaşayacaksın. Ruhun Şâd olsun… Sen ebedi istirahat gâhında rahat uyu. "En büyük eserim." dediğin Türkiye Cumhuriyeti bizlere emanettir. Ve bizlere 20 Ekim 1927 tarihindeki hitabınla dile getirdiğin “GENÇLİĞE HİTABE”yi ben bugün burada gururla tekrardan yazıya dökerek sana olan bağlılığımı ifade ederken, herkesin de okuyarak tekrar hatırlamasını ve silkelenmesini diliyorum. Saygılarımla… Ey Türk gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden, mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî, bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-u-zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asîl kanda, mevcuttur!
Mustafa Kemal ATATÜRK AYFER ÖZDEMİR
Uluslararası Nlp ve Profesyonel Yaşam Koçu
Bilinçaltı ve Kişisel Gelişim Uzmanı
Vedik Astroloji Danışmanı