21 Haziran Cuma..
Saat tam olarak 11:05..
Lapseki’ye girmek üzereyiz..
Hızımız limitlerde. Birden bire arkamızda bir araba belirdi..
Canhıraş bir hal; arkamıza yapışmış sellektör yapıyor..
Bu tip sürücüleri hiç sevmem; hatta bende direniş etkisi yapıyor.
Meraklısına:
Lapseki’nin içinde sanırım en az 3 kamera var. Hiz limiti otomobiller için 70 km. Yani sellektör yapacak, stres yaratacak bir durum yok aslında ama arkadaşımızın plakası kırmızı olduğu için he yapsa yeridir.
Acıdım..
Önümdeki ticari aracı solladıktan sonra muhtereme yol verdim basıp gitti..
Siyah Renault Talisman, plakası 17 AA 109..
Belli ki arkadaş bir ilçenin kaymakamı..
Sonra kendi kendime telkin yaptım:
Oğlum, hemen kendi kendine kehküh çakacak bir yazı konusu buldum, muhterem kamera falan takmıyor diye sevinme; belki içinde patron yoktur..belki de benim klimotre sayacı bozuktur..
Bu düşünce ile seve seve limitlerde devam ettik.
Plakayı aldık. Saati not ettik. Hızı aşağı yukarı biliyoruz. Araç markasını da okuduk. Gerekli olan tek şey arka koltuk dolu mu boş mu sorusunun yanıtı.
Muhterem şöför kardeşimiz her ne kadar kamera falan iplemese de kırmızı ışıkta durmuş. Galiba biraz da zorunlu olmuş, çünkü önünde başka araç var. Bendeki kanaatkırmızıda durmaz şeklindeydi..
Tam yanında değil ama kısmen çaprazında durdum ve arka koltukta patron var mı diye kestim. Evet, patron oturmuş ve galiba akıllı telefonuyla oynuyor..bilirsin devlet büyüklerimizin camları biraz karanlık olur, öyle şak diye göremezsin içeridekini. Bana telefonuyla oynuyormuş gibi geldi.. Belki öylece oturmuş muhterem şoförünün nasıl da kameraların arasından süzülüp geçtiğini izlemiştir..kesintelefonuyla oynuyordu diyemem..
Bak tarih verdim..saat verdim, plaka verdim..
Devletin yöneticisinin içinde olduğu araç hız limitlerini takmıyor arkadaş..
Hadi iyimser olayım. Bizim hızımız 65 olsun, muhterem devlet büyüğümüzün de 70. Her şey belli değil mi.. Plaka kırmızı olunca kameralar kendi arasında konuşup hiiişt devlet büyüğümüz geliyor, kapat gözlerini mi diyor..
Neyse efendim; devlet büyüğü olabilirsin, devletin imkanlarını kullanabilirsin ama bunu yaparken devletin gücüyle kuralları çiğneyemezsin..
500 cc su kaç lira
Şimdi eminim sen de pek çok kere yarım litrelik su almışsındır..
Fiyat mı..kafana göre; ne tutturursan o..
50 kuruş diyen var..
Bir lira, bir buçuk lira deyin var..
2.5 TL diyen var..
Peki nasıl oluyor da şehir merkezinde 500 cc suyun fiyatı bu kadar farklı olabiliyor.
Orasını bilmem; bilen varsa dinlemeye hazırım.
Adliye’de 500 cc suyun fiyatı 50 kuruş..
Doğan Pastanesinde aynı suyun fiyatı 2.5 TL..
Atış serbest böyle bir şey olsa gerek.
Elini vicdanına koy ve çakabildiğin kadar çak nasılsa bu şehir kaldırıyor.
Eh bir şey diyen yok, memlekette işler de tıkırında olunca 2.5 lira para mı ?
YAZARLAR
Yayınlanma: 04 Temmuz 2019 - 11:41
21 Haziran Saat 11:05 17 AA 109
21 Haziran Cuma
YAZARLAR
04 Temmuz 2019 - 11:41
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir