[spot]Ağır yıkıcı bir depremin sonuçlarına katlanmak zorunda kalan ülkemiz, felaketin 3’üncü gününe girerken tarifsiz acılar yaşıyor. 10 ili etkileyen iki depremin ardından Türkiyemizin Güneydoğu Anadolu bölgesi yok oldu. 4’üncü seviye alarma geçilmesiyle, dünyanın her yanından profesyonel ekipler deprem bölgesine gitmeye başladı. Kişiler, kurumlar, siyasi partiler ve dernekler; tüm kaynaklarını seferber edip yardım toplayıp, bölgeye göndermeye çalışıyor. Eli ayağı tutan herkes yardıma koşuyor, elinden bir şey gelmeyenler ise çaresizce bekliyor. Ancak hiç kimse, sıcak evinde huzurlu değil. Herkes, çaresizce enkaz altından ailesinin çıkarılmasını buz gibi havada bekleyen insanların acısını taşıyor. Soğuk hava, çaresizlik, bekleyiş, gıda ve su eksikliği, yıkılmış şehirler, kayıp canlar… Bölgeden her gelen haber içimizi sızlatıyor. [/spot]
Afet bölgesindeki muhabirler, ekmek kuyruklarının uzunluğunu, insanların bekleyişini ve durumun vahametini anlatacak kelimeler bulamıyor. 7 Şubat Salı günü saat 15.30’da yazılan bu haber itibariyle, 7 günlük milli yas ilan, deprem bölgesinde ise 3 ay OHAL ilan edildi. Deprem nedeniyle yıkılan binaların altında kalan 3 bin 549 kişi vefat etti,22 bin 168 kişi yaralandı ve 8 bini aşkın insan kurtarıldı. 5 binin üzerinde yıkılan bina olduğu söylenirken, teyit edilemeyen bilgiler ile 11 bine yakın binadan söz ediliyor. 13,5 milyon kişinin ise deprem etkilendiği tahmin ediliyor. Konteynırlar bölgeye yavaş yavaş ulaşırken, zorunlu olmadıkça kimsenin deprem bölgesindeki yolları ve telefon hatlarını kullanmaması gerektiği yönünde uyarılar yapılıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, acil yardım ve destek faaliyetleri için ilk etapta 100 milyar liralık bir kaynağı, kurumların emrine tahsis ettiklerini dile getirdi.
Bir yandan deprem bölgesinde asayiş sağlanmaya çalışılıyor. Bölgeye, arama kurtarma profesyonellerinin dışında askerler, polisler, jandarmalar, madenciler ve sağlık ekipleri de sevk ediliyor. Birçok firma tonlarca insani ihtiyaç gönderiyor. Uzmanlar üzgün, kimsenin zamanında onları dinlemediklerini söylüyor ve 3 yıllık yepyeni binalar yıkılıyor. Depremin olduğu bölgede ne elektrik ne su ne de başka bir şey var, yer yer yangınlar ve artçı depremler ile yıkılan binalarla karşılaşılıyor. Zar zor bilgi aktarabilen herkes, bir kaos yaşandığından bahsediyor. Sonuçta ise, dünyada son yüzyılın en büyük felaketlerinden birisi yaşanıyor.
Kalem Gazetesi olarak; deprem felaketinde hayatını kaybedenlere rahmet, yaralılar için acil şifa diliyoruz.

