Bölgesel, ulusal hatta global felaket dönemlerinde toplum kenetlenir. Ülke sınırlarınız içinde olsun ya da olmasın duyarlı insanlar gözlerini kapatmaz, elinden geleni yapmaktan çekinmez. İmkanlarını seferber eder. Bazen bu gittiğin bir konserin kapısında toplanan yardımlardır, bazense etkinlikten elde edilen gelirlerdir.
Müzik, ‘sadece eller havaya hadi göbek atalım ortamı’ yaratmaz. Kimi zaman acıyı paylaşmak, yardımlar için bir ortak nokta oluşturur.
Güzel ülkemizin başına gelen yangın felaketlerinin peşi sıra artması da benzer bir durumu ortaya çıkardı. Müzisyenler/şarkıcılar belki eliyle toprak atmıyor, yangını söndürmüyordu ama oradaydılar. Destek istediler, destek topladılar, destek oldular.
Benimle yaşıt olan Live Aid festivalinde olduğu gibi müzik tabanlı yardım etkinlikleri dünyanın her yerinde yapılıyor.
Hatırlayın, 2011’de Van depreminden sonra ‘Van için Rock’ diye bir festival yapıldı İstanbul’da. Kapısında yardımlar için ayrı alan vardı.
Elde edilen gelir, mağdurların ihtiyaçları için kullanıldı. İnsanlar şarkıları dinledi, arada süreç hakkında bilgilendirildi.
Kimileri festivale bizzat katılmadı, sadece bilet aldı.
Özetle katılımcılar depremin yaralarını sararken müziğini dinledi, kendileri gibi yardım etmek isteyenlerle birlikte.
Günümüze gelindiğinde ise genel kanı hemen “konser iptali” yönünde. Diyeceksiniz ki bu ortamda konserler neden durmuyor? Her faturayı da müziğe kesmemek lazım...
Elbette ki afet bölgesi ilan edilen yerlerde sahneye çıkmak çok hoş görünmüyor. Ama iptal etmek kadar etkinliğin gelirini bağışlamak da bir çözüm yolu. Yani konserini iptal eden kadar etmeyen de aynı amaca hizmet ediyor aslında.
İptal edeni de anlamak lazım, geliriyle destek olmak isteyeni de. Sonuca giderken yola çok takılıyoruz bazen.
Birden fazla yol, birden fazla anlayış ve tek amaç var.
Bu bölgelerde mücadele devam ederken eğleniyoruz hissini yaşatmamak ve sıkıntılarını yürekten paylaşmak, yanlarında olduğumuzu hissettirmek birinci önceliğimiz olmalı.
Müzisyeni ve müzikseveriyle felaket dönemlerinde yangını müzikle söndürmek de mümkün. Belki pandemi şartlarında böyle bir dayanışma örneği daha gösterilir kim bilir. Yeter ki yardımını etmek isteyeni küstürmeyelim.
Güzel ülkemizin başına gelen yangın felaketlerinin peşi sıra artması da benzer bir durumu ortaya çıkardı. Müzisyenler/şarkıcılar belki eliyle toprak atmıyor, yangını söndürmüyordu ama oradaydılar. Destek istediler, destek topladılar, destek oldular.
Benimle yaşıt olan Live Aid festivalinde olduğu gibi müzik tabanlı yardım etkinlikleri dünyanın her yerinde yapılıyor.
Hatırlayın, 2011’de Van depreminden sonra ‘Van için Rock’ diye bir festival yapıldı İstanbul’da. Kapısında yardımlar için ayrı alan vardı.
Elde edilen gelir, mağdurların ihtiyaçları için kullanıldı. İnsanlar şarkıları dinledi, arada süreç hakkında bilgilendirildi.
Kimileri festivale bizzat katılmadı, sadece bilet aldı.
Özetle katılımcılar depremin yaralarını sararken müziğini dinledi, kendileri gibi yardım etmek isteyenlerle birlikte.
Günümüze gelindiğinde ise genel kanı hemen “konser iptali” yönünde. Diyeceksiniz ki bu ortamda konserler neden durmuyor? Her faturayı da müziğe kesmemek lazım...
Elbette ki afet bölgesi ilan edilen yerlerde sahneye çıkmak çok hoş görünmüyor. Ama iptal etmek kadar etkinliğin gelirini bağışlamak da bir çözüm yolu. Yani konserini iptal eden kadar etmeyen de aynı amaca hizmet ediyor aslında.
İptal edeni de anlamak lazım, geliriyle destek olmak isteyeni de. Sonuca giderken yola çok takılıyoruz bazen.
Birden fazla yol, birden fazla anlayış ve tek amaç var.
Bu bölgelerde mücadele devam ederken eğleniyoruz hissini yaşatmamak ve sıkıntılarını yürekten paylaşmak, yanlarında olduğumuzu hissettirmek birinci önceliğimiz olmalı.
Müzisyeni ve müzikseveriyle felaket dönemlerinde yangını müzikle söndürmek de mümkün. Belki pandemi şartlarında böyle bir dayanışma örneği daha gösterilir kim bilir. Yeter ki yardımını etmek isteyeni küstürmeyelim.