Stres, uyumsuzluk, boşluk, hiçlik, kaygı, endişe, dışlanmış hissi, hedefsizlik, ölüm, korku, saklanma isteği, güvensizlik, iştahsızlık, mide krampları, geleceksizlik, karamsarlık, sevgisizlik, intihar etme isteği, ruhun karanlık bir kuyuya düşmesi, akıl ve mantığın içgüdülere teslim oluşu, hiçbir şeyden keyif alamamak, kişilik bozukluğu, üzüntü, geçim sıkıntısı, ekonomik kaygılar… Bütün bu kavramların bazılarının belirtileri varsa buhrana (bunalım) doğru yolculuk başlamış demektir. İnsanlar kendilerini kaptırdıkları buhrandan kurtulmak için psikologlara koşarlar. Aylarca ya da yıllarca hap kullanmak zorunda kalırlar. Bunalımdan sağ salim çıkmayı çok az kişi başarabilir. Güzel ve anlamlı bir hayat sürmek istiyorsak buhran girdabına hiç kapılmamalıyız. Aklı, mantığı karakteri güçlü gerçekçi kişiler kolay kolay bunalıma girmezler. Tabi birde dünya umurunda olmayan, cahil, hiçbir şeyi sorgulamayan kişilikler de kendilerini buhrana kaptırmazlar. Daha doğrusu onlar buhranın ne olduğunu bile bilmezler.
Dünya bir yıldır pandemi ile mücadele ediyor. Ülke olarak aşılama konusunda biraz gerilerde olsak da hala psikolojimiz tam olarak dibe vurmuş değil. Tabi ki de bir yıldır işsiz olanlar, esnaflar ve daha birçok sektör çok zor durumda. Bu insanların hala nasıl ayakta kalabildiklerini anlamış değilim. Hazır bitti, krediler çekilip kullanıldı. Ödemeler aksıyor, her şeyin fiyatı neredeyse iki katına çıktı. Aslında buhran kapımıza gelip dayandı. Bizim pandemi ile mücadelemiz, hani eskilerden bir reklam vardı, aç-kapa, aç-kapa… gibi oldu. Tam kapanamıyoruz paramız yok, tam açılamıyoruz vakalar çok. O kadar açılıp saçıldık ki, günlük vaka sayıları 40 binin üzerine çıkarken günlük hayatını kaybedenlerin sayıları da iki yüzlere yaklaştı. Risk haritası kıpkırmızı oldu. Bazı kararların alınması için valiliklere yetki verildi ama valilikler vaka sayıları artan köyleri karantinaya almaktan başka bir şey yapmıyorlar. Çanakkale’deki hastanelerin yoğun bakım üniteleri dolmuş durumda ve yakın zamanda hekimler hasta seçmek zorunda kalacak. Özellikle sağlıkçılar çok endişeli, kaygılı ve stres altında. Çalışmak zorunda olanlar işlerine korkarak gidip geliyor. BU YAZ NASIL GEÇECEK?
Aslında bu yaz öyle kolay kolay geçmeyecek. Bu yaz bitmeyecek. Eve kapananlar stresten tırnaklarını yiyecek. Korona herkesin hayatından bir yılı çaldı ve ne zaman sona ereceği de tam olarak belli değil. Bazı ülkeler vaka sayılarını sıfırladı ya da çok az günlük vaka çıkıyor. Bizimde acilen en az 15 gün tam kapanıp sonrasında tedbirleri daha da sıkılaştırmamız gerekiyor. Aşılanma daha da hızlandırılmalı. Yoksa insanlar hastane bahçelerinde hayatlarını kaybedecekler. Bu bahar aylarında akıllıca önlemler alınmaz ise yazın kendimizi ekonomik buhranın içinde bulacağız. BÜYÜK BUHRAN
Bu yazımın başlığı tarihte yaşanan büyük buhrandan alınmıştır. Tabi o dönemde dünya ekonomisi bugün ki gibi çok güçlü değildi. Ama yine de pandemi dünya ekonomisi çok olumsuz yönde etkiledi. Asıl etkileri ise bu yılın sonlarına doğru olacaktır. Her alanda üretim çok aksadı. Bu tür olumsuzlukların etkisi kendini hemen hissettirmez yıllara yayılarak hissedilir. Bu haftaki yazımı büyük buhrana değinerek bitirmek istiyorum.
Büyük Buhran, 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı veya pek bilinmeyen ismiyle Büyük Depresyon, 1929'da başlayan, etkilerini ancak 1930 yılının sonlarında tam anlamıyla hissettiren ve 1930'lu yıllar boyunca devam eden ekonomik buhrana verilen addır. Büyük Bunalım en çok sanayileşmiş şehirleri vurmuş, bu kentlerde bir işsizler ve evsizler ordusu yaratmıştır. Bunalımdan etkilenen birçok ülkede inşaat faaliyetleri durmuş, tarım ürünü fiyatlarındaki %40-60'lık düşüş, çiftçileri ve kırsal bölge nüfusunu kötü etkilemiştir. Talebin beklenmedik düzeyde düşmesi nedeniyle madencilik alanı buhranın en fazla etkilendiği sektörlerden biri oldu. Büyük Buhran farklı ülkelerde farklı tarihlerde sona erdi. Bunalım dünyada 50 milyon insanın işsiz kalmasına, yeryüzündeki toplam üretimin %42 oranında ve dünya ticaretinin de %65 oranında azalmasına neden oldu. 1929 yılına kadar dünyada oluşan diğer krizlere bakıldığında dünya ticaretinin en fazla %7 oranında düştüğü düşünülürse 1929 bunalımının ne derece etkili olduğu tahmin edilebilir.
Dünya bir yıldır pandemi ile mücadele ediyor. Ülke olarak aşılama konusunda biraz gerilerde olsak da hala psikolojimiz tam olarak dibe vurmuş değil. Tabi ki de bir yıldır işsiz olanlar, esnaflar ve daha birçok sektör çok zor durumda. Bu insanların hala nasıl ayakta kalabildiklerini anlamış değilim. Hazır bitti, krediler çekilip kullanıldı. Ödemeler aksıyor, her şeyin fiyatı neredeyse iki katına çıktı. Aslında buhran kapımıza gelip dayandı. Bizim pandemi ile mücadelemiz, hani eskilerden bir reklam vardı, aç-kapa, aç-kapa… gibi oldu. Tam kapanamıyoruz paramız yok, tam açılamıyoruz vakalar çok. O kadar açılıp saçıldık ki, günlük vaka sayıları 40 binin üzerine çıkarken günlük hayatını kaybedenlerin sayıları da iki yüzlere yaklaştı. Risk haritası kıpkırmızı oldu. Bazı kararların alınması için valiliklere yetki verildi ama valilikler vaka sayıları artan köyleri karantinaya almaktan başka bir şey yapmıyorlar. Çanakkale’deki hastanelerin yoğun bakım üniteleri dolmuş durumda ve yakın zamanda hekimler hasta seçmek zorunda kalacak. Özellikle sağlıkçılar çok endişeli, kaygılı ve stres altında. Çalışmak zorunda olanlar işlerine korkarak gidip geliyor. BU YAZ NASIL GEÇECEK?
Aslında bu yaz öyle kolay kolay geçmeyecek. Bu yaz bitmeyecek. Eve kapananlar stresten tırnaklarını yiyecek. Korona herkesin hayatından bir yılı çaldı ve ne zaman sona ereceği de tam olarak belli değil. Bazı ülkeler vaka sayılarını sıfırladı ya da çok az günlük vaka çıkıyor. Bizimde acilen en az 15 gün tam kapanıp sonrasında tedbirleri daha da sıkılaştırmamız gerekiyor. Aşılanma daha da hızlandırılmalı. Yoksa insanlar hastane bahçelerinde hayatlarını kaybedecekler. Bu bahar aylarında akıllıca önlemler alınmaz ise yazın kendimizi ekonomik buhranın içinde bulacağız. BÜYÜK BUHRAN
Bu yazımın başlığı tarihte yaşanan büyük buhrandan alınmıştır. Tabi o dönemde dünya ekonomisi bugün ki gibi çok güçlü değildi. Ama yine de pandemi dünya ekonomisi çok olumsuz yönde etkiledi. Asıl etkileri ise bu yılın sonlarına doğru olacaktır. Her alanda üretim çok aksadı. Bu tür olumsuzlukların etkisi kendini hemen hissettirmez yıllara yayılarak hissedilir. Bu haftaki yazımı büyük buhrana değinerek bitirmek istiyorum.
Büyük Buhran, 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı veya pek bilinmeyen ismiyle Büyük Depresyon, 1929'da başlayan, etkilerini ancak 1930 yılının sonlarında tam anlamıyla hissettiren ve 1930'lu yıllar boyunca devam eden ekonomik buhrana verilen addır. Büyük Bunalım en çok sanayileşmiş şehirleri vurmuş, bu kentlerde bir işsizler ve evsizler ordusu yaratmıştır. Bunalımdan etkilenen birçok ülkede inşaat faaliyetleri durmuş, tarım ürünü fiyatlarındaki %40-60'lık düşüş, çiftçileri ve kırsal bölge nüfusunu kötü etkilemiştir. Talebin beklenmedik düzeyde düşmesi nedeniyle madencilik alanı buhranın en fazla etkilendiği sektörlerden biri oldu. Büyük Buhran farklı ülkelerde farklı tarihlerde sona erdi. Bunalım dünyada 50 milyon insanın işsiz kalmasına, yeryüzündeki toplam üretimin %42 oranında ve dünya ticaretinin de %65 oranında azalmasına neden oldu. 1929 yılına kadar dünyada oluşan diğer krizlere bakıldığında dünya ticaretinin en fazla %7 oranında düştüğü düşünülürse 1929 bunalımının ne derece etkili olduğu tahmin edilebilir.