Azı karar çoğu zarar gibi birçok deyim var halk arasında. İfrat ve tefritten, bu ikisinin ortasını bulup da yaşamanın gerekliliğinden, bunun da insan sıhhat ve selameti için kaçınılmaz olduğundan söz eden kalın kitaplar vardır. Hem eski dilde hem de kadim yazılarda. Müzikte bile karar sesi vardır. Klasik Türk müziğinde ve Türk halk müziğinde; parçanın tonunu belirleyen notanın adına denir. Uzmanlarca tavsiye edilen beslenme şekli de bütün bunlarla doğru orantılı. Monoteist dinlerin hepsi oburluğu yasaklar. Büyük günahlardan sayanlar bile vardır. Literatür, felsefe ya da ilk kayıtlı bilgiler bile yok iken Söylenceler varmış. Mitolojiyi yaratanlar da bu söylenceler. Hikaye haline getirilmiş ibretlik olaylar dilden dile kültürden kültüre aktarılmış. Bunlardan bir tanesi en az diğerleri kadar ilginç.
Kral soyundan olan Atinalı Daidolos adında heykeltıraş, mimar ve her türlü tasarımda başarılı bir sanatçı vardır. Ölü bir yılanın dişlerinden esinlenerek testereyi icat eden yeğeni ve çırağı olan Tolos’u Akrapol’den aşağı atarak öldürdüğü için Girit kralına sığınır. Haliyle Girit kralı Minos için bir çok tasarımlar yapması gerekmiş. Tasarımlarının biri de inek şeklinde bir düzenektir. Kraliçe Pesiphae istemiştir bu düzeneği. Amacı aşık olduğu boğayla bu yolla çiftleşmektir. Bu birliktelikten yarısı boğa yarısı insan olan yaratık Minotor doğmuştur. Kral Minos Minotor’u kapatmak için Daidolos’tan bir yapı tasarlamasını ister. Daidolos bir labirent tasarlar. Minotor dahil içeriye giren hiç kimse labirentin dışına çıkamayacaktır. Bu canavara her yıl yedi erkek yedi de kadın kurban ediliyormuş. İnsanla beslenen bu yaratıktan usanan Atinalılar kahramanları Thesus’u canavar Minotor’u öldürmesi için seçmişler.
Daidolos kral Minos’un kızı Ariadne’ye Thesus’a bir yumak iplik vermesini, Thesus Minotoru öldürdükten sonra labirentten ancak ipi takip ederek çıkabileceğini söylemiş. Sonunda Minotor öldürülmüş. Minotor’un öldürülmesinde ve labirente girilmesinde Daidolos’un parmağı olduğunu öğrenen kral Minos Daidolos’u ve oğlu İkarus’u yüksek bir kuledeki zindana kapatmış. Daidolos zindanda da kral Minos’a hizmet etmeye devam ederken bir yandan da kaçma planları yapıyormuş. Sonunda hem oğlu hem de kendisi için bal mumu ve kuş tüylerinden kanatlar tasarlamış. Oğlunu uçmadan önce tembihlemiş. “Çok yüksekten güneşe yakın uçma. Kanatlarındaki mumlar erir. Çok alçaktan okyanusa yakın da uçma. Kanatların suya değer ve erir.” Baba oğul zindandan uçarak kaçmışlar. İkarus uçmanın özgürlüğünü ve şehvetini tadınca babasının uyarısını kulak ardı edip çok yükseklere uçmuş ve sonunda kanatları eriyip suya düşmüş. Sonra Daidolos çocuğunun cesedini Girit kıyılarına bir yere gömmüş. İşte eski söylenceler ve mitoloji, uçmanın özgürlüğünü ve güzelliğini tadan İkarus’un orta bir karar tutturamayışını (ifrat ve tefrit çizgisinin arasını bulamayışını) böyle hikayeleştirmiş. İnsan ilişkilerinde de ortayı bulmak adına necip milletimizde bir deyiş vardır. “Keser gibi hep bana hep bana olmaz, rende gibi hep sana hep sana da olmaz. Orta karar testeredir; bir sana bir bana.” Dengeyi ne güzel özetlemişler değil mi? Bu önemli balansı her zaman tutturamasanız da aşırılığa ve azlığa düştüğünüzde farkında olup en iyi çıkar yolu bulabilmeniz dileğiyle…
YAZARLAR
Yayınlanma: 15 Aralık 2018 - 15:05
Ahmet Sayar yazdı... İfrat Ve Tefrit
Azı karar çoğu zarar gibi birçok deyim var halk arasında
YAZARLAR
15 Aralık 2018 - 15:05
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir