Kimi sıcak havayı sever, kimi kara bayılır. Soğuktan şikayet eder bazıları. Aslında her şey bir algı meselesi. Sonbaharın rengarenk yapraklardan oluşturduğu “güz halısı”nı temizlemeye, süpürmeye çalışanlar olur. Bazılarına ise insan tarafından hazırlanması imkansız bir sonbahar sahnesi gibidir Shakespeare’den.
Entropinin en çok göründüğü, neredeyse elle tutulur hale geldiği mevsimdeyiz bence. Bundan; kurumuş ağaçların aralarına eşya kalıntılarını, düzensizliğin kendine has düzeniyle serpiştiren güz rüzgarları sorumlu galiba. Mitologyalı kardeşler çevreden eksik olmaz bu sıralar.
Notos, herkese baş ağrısı, romatizma, mafsal ağrıları verip depresyona sokarken, dalgaların üstünde gezinti yapıp ağaç dalları arasında usulca fısıldarken, bütün bu yaptıklarından haberi bile yok gibi. Lodos diye bilinen güney ya da güneybatıdan esen bu huysuz ılık rüzgarın, annesinin gül kurusu parmaklı Eos olması, babasının sabah yıldızı soylu güzel huylu Astros olması enteresan bir çelişki.
Bir de soğuk kuzeyli rüzgarlar getiren sakallı, kanatlı, yaşlı adam Boreas var. Poyraz diye bilinir. Eğer bir denizci olsaydım ve ikizlerim olsaydı adlarını Poyraz ve Bora koyardım herhalde. Hem Astros’un hem de onun babası Poseidon’un sempatisini kazanırdım böylelikle de; denizdeyken olası bir aksiliğe karşı önlem almış olurdum.
Bir de Zephyrus (batı rüzgarı) var. Batıdan doğuya ılıkça eser. Eskiler buna zemheri der. Gemilerini kolay bir şekilde götüren rüzgarı çok severmiş batılılar. Birden patlayıp her şeyi allak bullak yapan lodosu sevmemişler. Çocuklarına da hiç bu ismi vermemişler. Astros bütün rüzgarların babası. Onun babası da deniz tanrısı Poseidon. Bütün bu tanrılar Yunan mitolojisinde ilginç olaylara karışırlar. Kimisi huysuzdur, kimisi fevri, kimisi de gider fütursuzca bir ölümlüye aşık olur. Gönül bu ne de olsa. Tanrıydı, ölümlüydü ayırmıyor. Ferman dinlemiyor yani. Biri tutar bu tanrı çocuklarına bir şey yapar. Tabi aynı bizim mahalledeki gibi işe büyükler karışır. Poseidon ya da Astros müdahale eder duruma.
Beni en çok şaşırtan, ilginç gelen kadim antik Yunan’dan bu yana bazı isimlerin hiç değişmeden, ülke, millet, dil, lehçe tanımadan günümüze kadar gelmesi. Astroid denir ya göktaşlarına, adının Astros’dan geldiğini anlamışsınızdır. Rüzgar isimlerinin de Yunan mitolojisindeki tanrı isimlerinden günümüze kadar hiç değişmeden aktarıldığına şahit olmak çok garip.
Bu rüzgarların ya da mevsimlerin sevimli ve çekici yanları var. Farkında olursanız çok iyi geçiniyorsunuz. Aksi halde ya başınız ağrıyor ya da bademcikleriniz şişiyor. Yazımın başında dediğim gibi her şey algı meselesi.
Rüzgarlarla iyi geçinme deyince kardeşim Ufuk geldi aklıma. Astronomiye ve havacılığa meraklıdır önceden beri. Yıllar önce Eskişehir’e yamaç paraşütü yapmaya gitmişti. Beni arayıp rüzgar tanrılarının adlarını sordu. Neden, şimdi nereden çıktı bu dedim. Meğer havadayken işler ters giderse, kötü bir rüzgar eser, zor durunda kalırsa kime küfür edeceğini bilmek istiyormuş. Sorumlu olan tanrıyı bilmekmiş niyeti. Bu asi paraşütçü halen uçuyorsa umarım her şey yolunda gider de küfür etmesine de gerek kalmaz.
Mevsimlerle, rüzgarlarla barış, uyum ve huzur içinde kalın. Hoşçakalın.
YAZARLAR
Yayınlanma: 01 Aralık 2018 - 14:35
Ahmet Sayar yazdı... Mitologyanın Yaramazları
Kimi sıcak havayı sever, kimi kara bayılır
YAZARLAR
01 Aralık 2018 - 14:35
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir