Küçükkuyu’dan çıktım yola selam verdim sağa sola. Aklımda Assos tarafından tüm sahil şeridinden geze göre Çanakkale'ye dönmek vardı. Ama önce Yeşilyurt'a bir uğrasam nasıl olur? Şahane olur. İnsanlar dağ tepe dememişler. Muhteşem oteller yapmışlar. Köy halkı yok denecek kadar az kalmış. Bizim evlere temizliğe giden Elif’e bahsettim Yeşilyurt'a gittim şahaneydi diye. Ne yapacaksın orda abi “taşın içi” dedi. Haksız da sayılmaz hani. Ama kendine has dokusuna asil karakterini veren de o taş yollar. Hele dere dibinde kocaman inanılmaz heybetli asırlık bir çınar vardı ki gölgesinde oturmaya doyamadık. Hele bu aralar sıcaktan başımız sıcaktan pişerken çok makbule geçti. İçimden şükran duydum güzelim çınar ağacına. Anlatılmaz yaşanır denir ya hah işte ondan... Oradan ayrılıp Assos’a doğru yola koyulduk. Aristo karşıladı bizi ama o da ne adım başı ücretli park. Bizim her dem gittiğimiz köy olmuş sana açık hava gişesi. Yakında bölge girişine bir askeri nizamiye usulü gişe yapılıp para kesilmezse şaşırmam. Tabi ki orada fazla kalmadık. Bu arada bir birinci tekil bir çoğul kullanıyorum. Eşimle gittik tüm bu yerlere. Bir süre sonra tek oluyorsunuz ya o sebepten olsa gerek. Sonunda çocukluğumdan beri gitmediğim o harika kenar şeridinden gidiyorum. Apollon tapınağı... Gülpınar’dayız. Tabi buraya varana kadar ne biçim taşlardan örülmüş evlerin olduğu köylerden geçtik ki, onlar da ancak yaşanılınca anlaşılacak cinsten. Sementheus tapınağı. Bu Apollon tanrının diğer ismi. Devasa bir tapınaktayız. Ayakta kalmış sütunlar öylesine heybetli ki. Tapınağın tamamını hayal etmekte zorlanıyorum. Bu sıcakta serin müze mekanı ve kazı alanındaki yerlere değen salkım söğütün gölgesi paha biçilmez. Ne kadar güzel bir kertenkele seğirtti oradaki taşların üzerinden. Buradan ayrılma zamanı geldi. Ne güzel müze kartlarımızın süresi halen geçmemiş. Adlarını denize ulaşan derelerden alan köylerde sırasıyla geçtik. Babadere, Tuzla, Kösedere, domates mi alsam tam yeri. Neyse Pazar günü Çetmili öğrencilerimden yerli kıvırcık köy güzeli domatesi alırım. Bir süre sonra Tavaklı’dayız. Küçükken gittiğim desenli kumu olan sahili unutabilir miyim? Tekçam’ı da öyle... Tam buralarda Tekçam olacak. Kumu şahanedir. Evet geldik. Tekçam yazısını gördüm. Burasını adı gibi tek geçerim. Neyse bir an önce Dalyan’a varalım. Her zaman kaldığımız Ütopya kampta mola verelim. Çamla karışmış iyot kokusunu çekelim içimize. Bak eve gelmişiz gibi oldu. Gaza basmam ondan. Bir an önce ulaşalım diye. Güvenli bildik yere ulaşma psikoloji olmalı. Deniz şahane. Meltem de öyle... arayı fazla uzatmayalım. Bunu daha sık yapalım.
YAZARLAR
Yayınlanma: 05 Ağustos 2023 - 09:00
APOLLON SAHİL YOLU
Küçükkuyu’dan çıktım yola selam verdim sağa sola
YAZARLAR
05 Ağustos 2023 - 09:00
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir