Kişinin büyüdüğünü, yaşlandığını anlaması ne zamandır? Belki de derdimiz sadece akıl sağlığımızı ve cebimizi koruyarak sağlıklı beslenmek istemektir. Evet, kışlık yiyecek hazırlıklarımız tam gaz devam ediyor. Sizin evde durumlar nasıl?
Bir zamanlar annelerimizin hazırlayıp getirdiklerini veya gönderdiklerini ne kadar da gereksiz buluyorduk. İlerleyen yaşımızla beraber alışkanlık haline geldi beklemeye başlamak. "Anne fasulye bulabildin mi?" diye sıkıştırmak, sonrasında anneye kıyamayıp bizzat hazırlamak.
Nesilden nesile peşimizi bırakmayan kış hazırlığı, ağustos böceği ile karınca arasındaki kadim davayı hatırlatıyor ve her yıl yaz sonunda ironik gülümsemelerle sahneye çıkarıyor bu hikayeyi ve mecburi hesaplar sonucunda karıncanın cephesini tutmamızla son buluyor.
Lezzetli olmayan domatesleri kışın pahalıya alıyoruz. İkna olamadığımız bir durumda mevsimsel beslenmenin sağlık ve ekonomik açıdan daha iyi olmasıdır. Yaz meyve ve sebzelerini kurutmak, konserve yapmak ya da dondurmak; lezzetli, taze ve ucuz yiyecek yeme imkanı sunuyor. Bu durumda da kışa hazırlık mantıksız bir eylem olarak gelmiyor.
O hazırlıkları kendimizden çok ani misafir gelir diye yapıyoruz. İşte orası biraz ironik ama tedbir kuldan takdir Allah' tan tabi.
Yaz domatesini, biberini, taze fasulyesini, bezelyesini, barbunyasını bir dizi işlemden geçirip mutlu olmak ve kışın bunların yemeğini yiyenleri hayal etmek yaz mevsimi sonunun motivasyonu olsa gerek.
Diğer yandan durmak bilmeyen gıda zamları, acı ama gerçek modumuz. Sürekli artan fiyatlara alıştık mı gerçekten? Normalleştikçe ya da normalmiş gibi davrandıkça kış için olan gıdalar (çoğu ev hazırlık yapamıyor) Eylül ayında bitecek. Sonu yok gibi görünen bu durumu ne zaman kabullendik? Temel ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanırken, üstüne bir de ağacımızı, suyumuzu, havamızı korumaya çalışıyoruz. Kime karşı?
Gündem de olan uranyum yataklarından örnek verelim bulunduğu nehir, dere, çay ve yeraltı suları ile tarım yapılan alanlara kadar radyasyonun taşınmasına sebep olabiliyorlar. Yerleşim merkezleri arasında yetişen tarım ürünlerine ve dolayısıyla insanlara transferi de kaçınılmaz oluyor. Dolayısıyla buradaki radyasyon o yörede yaşayan insanları ve yerleşik bulunan tarım alanlarını da etkileyecek. Yani tüm canlıları. Uzun zamandır bilinen tehlike hala önemsenmiyor. Uranyum yataklarının, tarım arazilerine ve üretilen tarım ürünlerine olan olumsuz etkileri, üretilen tarım bitkilerinin toprak vasıtası ile ne miktarda radyasyon tuttuğu, tüketilmesinin insan sağlığı üzerinde yarattığı riskler hala belirsiz. Toprağımız, bitkimiz, ağacımız, suyumuz en değerli madenimiz.
İyi haftalar.
Nesilden nesile peşimizi bırakmayan kış hazırlığı, ağustos böceği ile karınca arasındaki kadim davayı hatırlatıyor ve her yıl yaz sonunda ironik gülümsemelerle sahneye çıkarıyor bu hikayeyi ve mecburi hesaplar sonucunda karıncanın cephesini tutmamızla son buluyor.
Lezzetli olmayan domatesleri kışın pahalıya alıyoruz. İkna olamadığımız bir durumda mevsimsel beslenmenin sağlık ve ekonomik açıdan daha iyi olmasıdır. Yaz meyve ve sebzelerini kurutmak, konserve yapmak ya da dondurmak; lezzetli, taze ve ucuz yiyecek yeme imkanı sunuyor. Bu durumda da kışa hazırlık mantıksız bir eylem olarak gelmiyor.
O hazırlıkları kendimizden çok ani misafir gelir diye yapıyoruz. İşte orası biraz ironik ama tedbir kuldan takdir Allah' tan tabi.
Yaz domatesini, biberini, taze fasulyesini, bezelyesini, barbunyasını bir dizi işlemden geçirip mutlu olmak ve kışın bunların yemeğini yiyenleri hayal etmek yaz mevsimi sonunun motivasyonu olsa gerek.
Diğer yandan durmak bilmeyen gıda zamları, acı ama gerçek modumuz. Sürekli artan fiyatlara alıştık mı gerçekten? Normalleştikçe ya da normalmiş gibi davrandıkça kış için olan gıdalar (çoğu ev hazırlık yapamıyor) Eylül ayında bitecek. Sonu yok gibi görünen bu durumu ne zaman kabullendik? Temel ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanırken, üstüne bir de ağacımızı, suyumuzu, havamızı korumaya çalışıyoruz. Kime karşı?
Gündem de olan uranyum yataklarından örnek verelim bulunduğu nehir, dere, çay ve yeraltı suları ile tarım yapılan alanlara kadar radyasyonun taşınmasına sebep olabiliyorlar. Yerleşim merkezleri arasında yetişen tarım ürünlerine ve dolayısıyla insanlara transferi de kaçınılmaz oluyor. Dolayısıyla buradaki radyasyon o yörede yaşayan insanları ve yerleşik bulunan tarım alanlarını da etkileyecek. Yani tüm canlıları. Uzun zamandır bilinen tehlike hala önemsenmiyor. Uranyum yataklarının, tarım arazilerine ve üretilen tarım ürünlerine olan olumsuz etkileri, üretilen tarım bitkilerinin toprak vasıtası ile ne miktarda radyasyon tuttuğu, tüketilmesinin insan sağlığı üzerinde yarattığı riskler hala belirsiz. Toprağımız, bitkimiz, ağacımız, suyumuz en değerli madenimiz.
İyi haftalar.