Takvimler 2020’nin Mart ayını gösterdiğinde tüm Dünya gibi ülkemiz de yeni bir süreçle tanıştı. Önce uzaktan, sonra ‘’Hibrit’’ ve hali hazırda tekrar uzaktan eğitim…
Bu sürece ne öğretmen, ne idareci, ne öğrenci ne de veli hazırdı. Canlı dersler resmen başlamamış olmasına karşın bazı öğretmen arkadaşlarımız kendi çabalarıyla eğitime başladı. Uzaktan eğitime katılamayacak durumda olanlara ev ziyaretleri gerçekleştirenler, kaynak kitap temin edip ödevlendirmelerde bulunanlar ve daha nicesi. Bunlar ne ek ders kaygısıyla yapıldı, ne de idareci takdiri kazanma amacıyla.
Seyreltilmiş sınıf düzeni ile eğitim bir dönem Hibrit olarak devam etti öğretmenler o zaman da sınıflarda ki yerlerini aldılar hem uzaktan hem yüz yüze eğitimi sürdürmeye gayret ettiler. Salgının yükselişe geçmesiyle eğitim uzaktan devam etti. Öğretmenler memleketlerine dönmeden, okula giderek aynı zamanda canlı derslerini de vererek süreci devam ettiriyorlar.
Her hafta bu köşede eğitimin hiçbir türlüsü yüz yüze eğitimin yerini tutmaz, öğretmen öğrencinin gözünün içine bakmalı, aynı hava solunmalı diye de defalarca dile getirdim, eğitimci arkadaşlarımla birlikte dile getirdik.
Süreci bir kez daha özetlemeye çalıştım yazımın şimdiye kadar olan kısmında. Peki şu ana kadar ‘’A öğretmen yüz yüze eğitim yapmak istemiyor. Sınıfa gelmiyor.’’ Ya da ‘’B öğretmen uzaktan eğitim sürecini 6 ay daha uzattı.’’ Gibisinden bir cümle kurduk mu? Şu ana kadar alınan kararların ne kadarında öğretmenin doğrudan payı var ?
Malumunuz salgın nedeniyle marketler saat 20:00’da kapanıyor. ‘’Market çalışanları da rahata alıştı erkenden evlerine gidiyorlar.’’ Minvalinde bir cümle kurmak ne kadar doğru olur sizce ?
Tanıyanlarınız bilse de tanımayanlar için tekrar ifade edeyim. Mart-Haziran ayları arasında kalan sürecin haricinde özel gereksinimli öğrencilerine yüz yüze eğitim veren bir öğretmen olarak ben uzaktan eğitim yapmıyorum. Yapmıyorum ama ne kadar zor olduğunu da gayet iyi biliyorum.
Öğretmen arkadaşlarım; Nasıl, rahat mıyız? Alıştık mı? Teşekkürler…
Yeni yıla yine bomba gibi girdik hem de ne bomba, pimi çekilmiş... Öğretmenlerin çektikleri zorlukları görüp teşekkürü bir borç bilenler mi (?) dersiniz Çocuk Gelişimi Mezunu, kıymetli uzmanlarımıza yarınların umudu nesillerin yetişmesinde ki emek, öngörü, kararlılık ve dik duruşları için minnettar olanlar mı (?) dersiniz… Neler neler değerli okurlar.
Ortaya koyduğu ürün ‘’Kıymetli bir nesil’’ olan, öğretmenlerimiz acaba sonuç uzun vadede meydana çıktığı için mi bu kadar gündemde acaba?
Her ne olursa olsun öğrenen, öğrendiğini öğreten, işini tutkuyla yapan tüm öğretmenlerimize ben kocaman teşekkür ediyorum.
Yusuf Has Hacib ile veda edelim bu hafta da. ‘’Bütün işini gücünü anlayış yolu ile yap; eline geçen bu zamanı israftan bilgi ile koru.’’
Herkese sağlıklı, huzurlu, mutlu haftalar dilerim.
Kalın sağlıcakla.
Bu sürece ne öğretmen, ne idareci, ne öğrenci ne de veli hazırdı. Canlı dersler resmen başlamamış olmasına karşın bazı öğretmen arkadaşlarımız kendi çabalarıyla eğitime başladı. Uzaktan eğitime katılamayacak durumda olanlara ev ziyaretleri gerçekleştirenler, kaynak kitap temin edip ödevlendirmelerde bulunanlar ve daha nicesi. Bunlar ne ek ders kaygısıyla yapıldı, ne de idareci takdiri kazanma amacıyla.
Seyreltilmiş sınıf düzeni ile eğitim bir dönem Hibrit olarak devam etti öğretmenler o zaman da sınıflarda ki yerlerini aldılar hem uzaktan hem yüz yüze eğitimi sürdürmeye gayret ettiler. Salgının yükselişe geçmesiyle eğitim uzaktan devam etti. Öğretmenler memleketlerine dönmeden, okula giderek aynı zamanda canlı derslerini de vererek süreci devam ettiriyorlar.
Her hafta bu köşede eğitimin hiçbir türlüsü yüz yüze eğitimin yerini tutmaz, öğretmen öğrencinin gözünün içine bakmalı, aynı hava solunmalı diye de defalarca dile getirdim, eğitimci arkadaşlarımla birlikte dile getirdik.
Süreci bir kez daha özetlemeye çalıştım yazımın şimdiye kadar olan kısmında. Peki şu ana kadar ‘’A öğretmen yüz yüze eğitim yapmak istemiyor. Sınıfa gelmiyor.’’ Ya da ‘’B öğretmen uzaktan eğitim sürecini 6 ay daha uzattı.’’ Gibisinden bir cümle kurduk mu? Şu ana kadar alınan kararların ne kadarında öğretmenin doğrudan payı var ?
Malumunuz salgın nedeniyle marketler saat 20:00’da kapanıyor. ‘’Market çalışanları da rahata alıştı erkenden evlerine gidiyorlar.’’ Minvalinde bir cümle kurmak ne kadar doğru olur sizce ?
Tanıyanlarınız bilse de tanımayanlar için tekrar ifade edeyim. Mart-Haziran ayları arasında kalan sürecin haricinde özel gereksinimli öğrencilerine yüz yüze eğitim veren bir öğretmen olarak ben uzaktan eğitim yapmıyorum. Yapmıyorum ama ne kadar zor olduğunu da gayet iyi biliyorum.
Öğretmen arkadaşlarım; Nasıl, rahat mıyız? Alıştık mı? Teşekkürler…
Yeni yıla yine bomba gibi girdik hem de ne bomba, pimi çekilmiş... Öğretmenlerin çektikleri zorlukları görüp teşekkürü bir borç bilenler mi (?) dersiniz Çocuk Gelişimi Mezunu, kıymetli uzmanlarımıza yarınların umudu nesillerin yetişmesinde ki emek, öngörü, kararlılık ve dik duruşları için minnettar olanlar mı (?) dersiniz… Neler neler değerli okurlar.
Ortaya koyduğu ürün ‘’Kıymetli bir nesil’’ olan, öğretmenlerimiz acaba sonuç uzun vadede meydana çıktığı için mi bu kadar gündemde acaba?
Her ne olursa olsun öğrenen, öğrendiğini öğreten, işini tutkuyla yapan tüm öğretmenlerimize ben kocaman teşekkür ediyorum.
Yusuf Has Hacib ile veda edelim bu hafta da. ‘’Bütün işini gücünü anlayış yolu ile yap; eline geçen bu zamanı israftan bilgi ile koru.’’
Herkese sağlıklı, huzurlu, mutlu haftalar dilerim.
Kalın sağlıcakla.