[spot]Asgari ücrete, kamu çalışanlarına ve emeklilere yapılan zamların yetersiz olduğu gerekçesiyle Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ülkenin dört bir yanında basın açıklamalarına devam ediyor. Her iki çalışandan birinin asgari ücretli olduğunun altını çizen Çanakkale Şube Başkanı Ayşegül Sandıkçıoğlu, “Bu kadar geniş bir kesime reva görülen asgari ücret ise son artışa rağmen daha ceplere bile girmeden açlık sınırı altında kalmıştır” ifadelerini kullandı. Sandıkçıoğlu iktidar yanlısı olarak nitelendirdiği sarı sendikaları işaret ederek, “İbretlik bir iktidar ve yandaş sendikacılık ile karşı karşıyayız. 6,5 milyon kamu emekçisi ve emekli, yandaş konfederasyonların ve iktidarın sahte enflasyon rakamlarını bir kuruş aşmayan TİS mutabakatlarının bedelini yıllardır ödemeye devam etmektedir” dedi.[/spot]
Kamu çalışanları ve emeklilerin maaşına yapılan yüzde 30 oranındaki zammın akabinde, sendikalardan gelen tepkiler çığ gibi büyümeye devam ediyor. 12 Ocak’ta Birleşik Kamu İş Konfederasyonu’na bağlı sendikaların 1 günlük iş bırakma eyleminin ardından KESK’e bağlı sendikalar da açıklamada bulundu. Geçtiğimiz gün saat 12.30’da İskele Meydanı’nda bir araya gelen KESK üyeleri, iktidar yandaşlığı yapmakla ve emekçinin lehine davranmamakla suçladığı sarı sendikalara sitemde bulundu. KESK Çanakkale Şube Başkanı Ayşegül Sandıkçıoğlu’nun açıklamaya, “Kamu emekçileri ve emeklileri adeta Bermuda Şeytan Üçgeni ile karşı karşıyadır. İktidar, TÜİK ve yandaş konfederasyonun yarattığı girdap yüzünden emekçiler karın tokluğu dahi diyemeyeceğimiz bir sefalet ücreti ile yaşamaya çalışmaktadır. Yıllardır bu üçlü aynı oyunu oynuyor. Yandaş Konfederasyon enflasyon altındaki oranların altına imza atıyor, TÜİK her altı ayda bir iktidarın ekonomi politikalarına uygun oranlar açıklayarak gerçek enflasyonu gizliyor. Oysa her zaman altını çizdiğimiz üzere enflasyona göre maaş zammı ‘sıfır’ zam demektir” ifadeleriyle başladı.
Sandıkçıoğlu açıklamaya şu ifadelerle devam etti: “Sahte rakamlardan ibaret TÜİK verilerine göre maaş zammı ise reel gelirimizin erimesi, yoksulluğumuzun artması demektir. Buna rağmen yandaş Konfederasyonun yetkilileri avuçlarını patlatırcasına iktidarı alkışlıyor, en ufak bir ahlaki duyarlılık göstermeden ‘başardık’ diye ortalıkta geziyor! Soruyoruz; başardıysanız kamu emekçileri AKP iktidarı döneminde neden sürekli kaybetti, neden alım gücü yıldan yıla biraz daha eridi? Neden kamu emeklileri 20 yıl önce emekli ikramiyesi ile ev alabiliyor iken bugün hayalini bile kuramıyor?
İbretlik bir iktidar ve yandaş sendikacılık ile karşı karşıyayız
20 yıl önce asgari ücretin 2 katını geçen en düşük kamu emekçisi maaşı bugün geldiğimiz noktada asgari ücretin altına inmiştir. Asgari ücretin 3 katını aşan ortalama kamu emekçisi maaşı ise bugün asgari ücretin sadece 500 TL üzerindedir. Sadece bir yıl önce yoksulluk sınırının yaklaşık yarısına denk gelen en düşük kamu emekçisi maaşı bugün yoksulluk sınırının üçte birine kadar inmiştir. 3 Ocak'ta enflasyon rakamları açıklandı. TÜİK'e göre enflasyon; aylık yüzde 1.18, altı aylık yüzde 15,4, yıllık yüzde 64,27 olmuştur. Yine TÜIK verilerine göre emekçilerin ve halkın temel harcama kalemi olan gıdada resmi enflasyon yıllık yüzde 77.87'ye, kira-konut enflasyonu ise yüzde 79.83'e ulaşmıştır. İktidar büyük bir gürültüyle kamu emekçilerinin ve emeklilerin 2023 Ocak maaşlarının yüzde 25 artırılacağını açıkladı. Büyük tepki üzerine daha 24 saat geçmeden artış yüzde 30 olarak revize edildi.
Sanki yüzde 25'i söyleyen muhalefetmiş gibi kendileri çalıp kendileri oynadı. İbretlik bir iktidar ve yandaş sendikacılık ile karşı karşıyayız. 6,5 milyon kamu emekçisi ve emekli, yandaş konfederasyonların ve iktidarın sahte enflasyon rakamlarını bir kuruş aşmayan TİS mutabakatlarının bedelini yıllardır ödemeye devam etmektedir. Hayat pahalılığını iliklerimize kadar yaşıyoruz
Yıllardır emeği ile geçim mücadelesi veren bizler gittikçe artan hayat pahalılığını iliklerimize kadar yaşamaya devam ediyoruz. Geldiğimiz noktada yıllardır sahnelenen bu oyunların sonuçlarını gizlemek artık mümkün değildir. Yandaş medya ne kadar yalan bombardımanına tutarsa tutsun halkın yüzde 99'u kendi yaşadıklarından yola çıkarak gerçeğin öyle olmadığının farkındadır. Tüm kamu emekçileri ve emeklileri yüzde 30'luk artışın yaşanan hayat pahalılığının sürdüğü koşullarda kısa sürede eriyeceğini bugüne kadar defalarca tecrübe etmiştir. Bugün ülkedeki her beş kişiden biri açlık sınırı altında bir gelirle yaşamaya çalışmaktadır. Kamu emekçilerine ve emeklilerine yapılacak artışın açıklandığı 4 Ocak'tan bu yana, bir hafta geçmeden A'dan Z'ye her şeye fahiş oranlarda zamlar yapıldı. Elektrikten doğalgaza, gıda ürünlerinden geçen yıla göre en az iki kat artan kiralara kadar uzanan zam kasırgası hız kesmeden devam ediyor. Her iki çalışandan biri asgari ücretlidir. Bu kadar geniş bir kesime reva görülen asgari ücret ise son artışa rağmen daha ceplere bile girmeden açlık sınırı altında kalmıştır. Talepleri sıraladı
Geldiğimiz noktada nüfusun yüzde 1'ini oluşturan tuzu kuru olanların, rantçı çevrelerin, sermayenin dışındaki tüm halkın daha fazla dayanacak gücü kalmadı. Biz kamu emekçileri ve emeklileri olarak; Öncelikle yaşanan kayıpların bir nebze de olsa azaltılması için kamu emekçilerinin ve tüm emeklilerin maaşlarına en az asgari ücret artış oranı kadar zam almasını, insanca yaşamaya yetecek bir ücret için en düşük kamu emekçisinin maaşına eş yardımı, çocuk yardımı, kira yardımı, ulaşım yardımı gibi sosyal ödemelerde yapılacak artışlarla yoksulluk sınırı üzerine çıkarılmasını, tüm vergi yükünü ücretlilerin omuzlarına yıkan, her yıl daha da büyüyen gelir vergisi adaletsizliğine derhal son verilmesini, gelir vergisi birinci dilim oranının yüzde 15’te yüzde 10'a düşürülerek yoksulluk sınırına kadar olan maaşların-ücretlerin birinci vergi diliminde sabitlenmesini talep ediyoruz. Eylemlerimize devam edeceğiz
Bu asgari ve en temel taleplerimiz sağlanıncaya kadar fiili ve meşru mücadelemizi farklı eylem ve etkinliklerle sürdürmeye devam edeceğiz. Bu gidişatı ya durduracağız ya durduracağız! İktidarın sermayeden yana politikalarının ağır sonuçlarını yaşayan tüm kesimlerle birlikte mücadele ederek insan onuruna yaraşır bir yaşamı inşa edeceğiz. KESK olarak, iktidarlardan icazet beklemek yerine her zaman olduğu gibi tüm kamu emekçilerini ve emeklilerini bugünün acil talebi olan en az asgari ücret artışı talebine olduğu kadar, en temel talebimiz olan insanca yaşamaya yetecek yoksulluk sınırı üzerinde ücret talebine sahip çıkmak için omuz omuza vermeye çağırıyoruz.”
20 yıl önce asgari ücretin 2 katını geçen en düşük kamu emekçisi maaşı bugün geldiğimiz noktada asgari ücretin altına inmiştir. Asgari ücretin 3 katını aşan ortalama kamu emekçisi maaşı ise bugün asgari ücretin sadece 500 TL üzerindedir. Sadece bir yıl önce yoksulluk sınırının yaklaşık yarısına denk gelen en düşük kamu emekçisi maaşı bugün yoksulluk sınırının üçte birine kadar inmiştir. 3 Ocak'ta enflasyon rakamları açıklandı. TÜİK'e göre enflasyon; aylık yüzde 1.18, altı aylık yüzde 15,4, yıllık yüzde 64,27 olmuştur. Yine TÜIK verilerine göre emekçilerin ve halkın temel harcama kalemi olan gıdada resmi enflasyon yıllık yüzde 77.87'ye, kira-konut enflasyonu ise yüzde 79.83'e ulaşmıştır. İktidar büyük bir gürültüyle kamu emekçilerinin ve emeklilerin 2023 Ocak maaşlarının yüzde 25 artırılacağını açıkladı. Büyük tepki üzerine daha 24 saat geçmeden artış yüzde 30 olarak revize edildi.
Sanki yüzde 25'i söyleyen muhalefetmiş gibi kendileri çalıp kendileri oynadı. İbretlik bir iktidar ve yandaş sendikacılık ile karşı karşıyayız. 6,5 milyon kamu emekçisi ve emekli, yandaş konfederasyonların ve iktidarın sahte enflasyon rakamlarını bir kuruş aşmayan TİS mutabakatlarının bedelini yıllardır ödemeye devam etmektedir. Hayat pahalılığını iliklerimize kadar yaşıyoruz
Yıllardır emeği ile geçim mücadelesi veren bizler gittikçe artan hayat pahalılığını iliklerimize kadar yaşamaya devam ediyoruz. Geldiğimiz noktada yıllardır sahnelenen bu oyunların sonuçlarını gizlemek artık mümkün değildir. Yandaş medya ne kadar yalan bombardımanına tutarsa tutsun halkın yüzde 99'u kendi yaşadıklarından yola çıkarak gerçeğin öyle olmadığının farkındadır. Tüm kamu emekçileri ve emeklileri yüzde 30'luk artışın yaşanan hayat pahalılığının sürdüğü koşullarda kısa sürede eriyeceğini bugüne kadar defalarca tecrübe etmiştir. Bugün ülkedeki her beş kişiden biri açlık sınırı altında bir gelirle yaşamaya çalışmaktadır. Kamu emekçilerine ve emeklilerine yapılacak artışın açıklandığı 4 Ocak'tan bu yana, bir hafta geçmeden A'dan Z'ye her şeye fahiş oranlarda zamlar yapıldı. Elektrikten doğalgaza, gıda ürünlerinden geçen yıla göre en az iki kat artan kiralara kadar uzanan zam kasırgası hız kesmeden devam ediyor. Her iki çalışandan biri asgari ücretlidir. Bu kadar geniş bir kesime reva görülen asgari ücret ise son artışa rağmen daha ceplere bile girmeden açlık sınırı altında kalmıştır. Talepleri sıraladı
Geldiğimiz noktada nüfusun yüzde 1'ini oluşturan tuzu kuru olanların, rantçı çevrelerin, sermayenin dışındaki tüm halkın daha fazla dayanacak gücü kalmadı. Biz kamu emekçileri ve emeklileri olarak; Öncelikle yaşanan kayıpların bir nebze de olsa azaltılması için kamu emekçilerinin ve tüm emeklilerin maaşlarına en az asgari ücret artış oranı kadar zam almasını, insanca yaşamaya yetecek bir ücret için en düşük kamu emekçisinin maaşına eş yardımı, çocuk yardımı, kira yardımı, ulaşım yardımı gibi sosyal ödemelerde yapılacak artışlarla yoksulluk sınırı üzerine çıkarılmasını, tüm vergi yükünü ücretlilerin omuzlarına yıkan, her yıl daha da büyüyen gelir vergisi adaletsizliğine derhal son verilmesini, gelir vergisi birinci dilim oranının yüzde 15’te yüzde 10'a düşürülerek yoksulluk sınırına kadar olan maaşların-ücretlerin birinci vergi diliminde sabitlenmesini talep ediyoruz. Eylemlerimize devam edeceğiz
Bu asgari ve en temel taleplerimiz sağlanıncaya kadar fiili ve meşru mücadelemizi farklı eylem ve etkinliklerle sürdürmeye devam edeceğiz. Bu gidişatı ya durduracağız ya durduracağız! İktidarın sermayeden yana politikalarının ağır sonuçlarını yaşayan tüm kesimlerle birlikte mücadele ederek insan onuruna yaraşır bir yaşamı inşa edeceğiz. KESK olarak, iktidarlardan icazet beklemek yerine her zaman olduğu gibi tüm kamu emekçilerini ve emeklilerini bugünün acil talebi olan en az asgari ücret artışı talebine olduğu kadar, en temel talebimiz olan insanca yaşamaya yetecek yoksulluk sınırı üzerinde ücret talebine sahip çıkmak için omuz omuza vermeye çağırıyoruz.”