Her tipten, her sosyal tabakadan insanların (sakinlerin) oturduğu bir artı bir evimiz vardı.
Apartmanda oturanlara sakin denmesini hep tuhaf bulurum. Acaba sakince, kimsenin etlisine sütlüsüne karışmadan hayatlarını yaşamaları konusunda manipülasyon mu yapmak istenir. İstendik bir hayat sürüp gitmeleri midir istenen bilinmez. Ya da bunu isteyen kimdir?
Sonradan edindiğim tecrübeye göre küçük evlerde yaşayanlar güvensiz ve suça meyilli insanlar oluyordu. Sebebi sanırım küçük evde yaşayacak kadar az sorumluluğu olup içine kapanan insanlar. İçe kapanmalar neyi besliyor acaba. Suçu mu? Bunu sosyologlara veya kriminal uzmanlarına bırakmalı belki. Her neyse bu apartmanda biraz sayko psişik biri vardı. Evden çıkarken ona rastlarsam özellikle selam verirdim. Bana karşı açık olsun diye. Sonradan apartmanı kundaklayarak ateşe verenin o olduğunu öğrendik. Bir köyde yabancı olmak zordur. Ama apartmanlarda yabancılar gizlenebiliyor.
Şimdi daha geniş, etraftan hem araç gürültülerinin hem de baharda akasya kokularının geldiği bir evimiz var. Köy menşeili, genelde yaşlıların oturduğu bir apartman. Hemen herkesin kendi evi. Herkes kendine göre hareket ediyor. Kendi dairesinin dışını boyayanlar bile var. Kışlık hazırlık, tarhana, salça, erişte filan yapılıyor. Apartmandan apartmana bağırarak konuşuyorlar. Köye aşina olduğumdan pek yadırgamıyorum.
Malum aşure ayındayız. Bizim apartmanın aşuresi bir başka çeşit oluyor. Aşuresi de tıpkı sakinlerine benziyor. Birininki tamamen yarma ve nohut diğerininki sırf kuru yemiş... Ben aşurenin hiç bir çeşidini sevemedim. Baklagillerle kuru yemiş ve meyveyi üstelik şekerli tatlı olarak düşünemiyorum. Nuh’un gemisinde olsaydım, tufan filan çıksaydı mecbur son kalan tahıllardan oluşan türlüden yerdim. Ama en azından şimdilik bir sorun görmediğimden yemeği tercih etmiyorum. Sevenlere afiyetler olsun. Bu hafta evde yalnızdım. İkram edilen aşureleri Allah kabul etsin deyip aldım ve bir kapta topladım. Zaten çeşitli olan tatlıyı daha da çeşitlendirdim. Ortaya epey kolektif bir kokteyl çıktı. Tek sorun her bir komşumun aşure yapmadaki bireysel motiflerinin anlaşılamaması. Adettendir diye kapların boşlarını geri verirken bulaşık bir halde geri vermeyi ihmal etmedim. Üstelik bu adeti aşure kabını yıkamaya üşenen bir kadının çıkarmış olabileceğine dair espriler yapıp gelenleri güldürdüm.
Aşure zamanında, dünyanın farklı yerlerinde yaşayıp ayrı diller konuşan çocukların aynı oyunu farklı adlarla oynamasına benzer bir şeyler var. Göçmen kuşların birden göç zamanının geldiğini hissetmesi gibi, aşure zamanının geldiğini hisseden teyzeler var. Üstünün kırmızı boncuktan tesbih taneleri gibi nar taneleriyle süslenmiş aşure kaselerini düşünüyorum da şu sıra nar mevsimi olmadığına göre bu muharrem ayı da tıpkı Ramazan ayı gibi farklı zamanlara tekabül ediyor.
Tatlıyı da, aşureyi de sevmediğim halde insanların kadim hasletlerini birbirlerini arayıp sormaya ve ikramda bulunmaya bahane yapması insanın içini sevinç ve umutla dolduruyor. Aşure soğumuş bile olsa sıcacık bir paylaşım ritüeli.
İkramlaşma ve paylaşma bahaneniz eksik olmasın. Hoşça kalın.
YAZARLAR
Yayınlanma: 22 Temmuz 2023 - 09:00
Aşure Apartmanı
Her tipten, her sosyal tabakadan insanların (sakinlerin) oturduğu bir artı bir evimiz vardı
YAZARLAR
22 Temmuz 2023 - 09:00
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir