Hep uzak, yüksek tepelerden gelen, soğuğunu hissettiğimiz kar, sonunda yüzünü de gösterdi. Yağarken ne kadar güzeldi. Ufacık tanelerini tipiyle karışık her yana savurdu. Uzaktan bakınca göremediğimiz, oysa her birinin bir birinden güzide, geometrik tasarım harikası olan, sonsuz sayıda kristal tanelerini... Çanakkale Belediyesi, evsiz ve ihtiyaç sahiplerini görürsek, bildirmek için irtibat telefon numarası gönderiyordu. Duyarlılığın en gerektiği anlarda. Alışkın olmadığımız anlarda ne yapacağımızı bilmeyiz biz toplum olarak. Bir birimize bakar, ötekine göre davranırız. Bu yüzden duyarlı kanaat önderleri her zaman gerekli. Bunun için liyakat de şart. Hem temkinliyizdir böyle hallerde hem de şüpheci. Bir felaketle karşılaşıldığında, başkalarının zor durumunu gördüğümüzde “neyse ki biz iyiyiz" deyip dışında olduğumuz sorundan dolayı avunma hali takınırız. Oysa gelişmiş, refah durumu artmış ülkelerde böyle değildir. Her şeyden önce, birinin zor durumundan beslenmek, erdemli insan tavrı olamaz. Kendisine benzemeyen, “anormal ya da şizotipal” birini gördüğümüzde ‘linç' ederiz ki bunun zayıflık olduğu çok açıktır. Bu bir bakıma mutabakat gurupları, dayanışma gurupları oluşturmak isteyen ezik bir davranıştır. Bu yüzden arkamdan iş çeviren, çamur atmak isteyenleri görünce “ne güzel, yakınlık kurup sosyalleşiyorlar sayemde" deyip geçerim.
Kar henüz kalkmadı, on dört şubatta, sevgililer veyahut halen sevgili olanlar, romantik anlar yaşayabilmişler midir acaba? Kanımca biraz yetinmeci olanlar ve biraz da durumu değerlendirmeyi bilenler için her zaman yapılacak bir şey bulunur. İnternetten Moliere’in Cimrisinin provasını, muhteşem bir oyuncu kadrosundan izleyip çayınızı yudumlamak gibi mesela... Ya da akşam yemeğini hazırlarken masaya her zamankinden farklı olarak bir iki çiçek yaprağı serpmek de mümkün. Hiç olmadı o gün sokağa çıkmak yasak olduğundan bir gün sonra birlikte karda dolaşıp fotoğraf çekmek de olabilir. Sonuçta birbirini sevenler için zaten yeteri kadar zenginlik ve mutlu an var demektir. Bu yazımı okumanıza iki gün var ve yağmur çiselemeye başladı hafiften. Sonra durdu. Eriyen karların damlardan aşağı dökülürken çıkardığı şırıltıyı duyuyorum. Bir günlüğüne hayatı durma noktasına getirdiyse de bitti işte. Vaka sayısının azaldığı ve buna bağlı olarak kapalı olan mekanların açılabileceği haberi geldi. Umarım bu, vaka sayısının azalmasını durdurmaz.
Şu pandemili geçen kış günlerinden sonra baharın geleceğini, çiçeklerin ve bitkilerin tekrar uyanacağını, her yanı burcu burcu bahar kokularının kaplayacağını biliyoruz. Şu an uykuda olan bahar tohumları, çiçek açmadı diye çiçeklenme potansiyellerini de yitirmiş değiller elbette. Bahar tohumları canlı kaldığı müddet umut bitmez. Bazen nadas gerekir.
Feridun Düzağaç’ın “nadas" şarkısındaki gibi... / Hiç bir şey diyen bir cümlenin ortasına terk edilmiş bir kelimeyim.../ Birazcık dinlensin büyüsün yeşersin gelmeyişin...
YAZARLAR
Yayınlanma: 20 Şubat 2021 - 09:00
Bahar tohumları
Hep uzak, yüksek tepelerden gelen, soğuğunu hissettiğimiz kar, sonunda yüzünü de gösterdi
YAZARLAR
20 Şubat 2021 - 09:00
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir