Bahardan kalma iki günün ardından kara bir bulut, daha sabahtan gelip güneşin önüne durdu. Buluta sığmayıp arkasından taşan güneş ışıkları boğazdan geçen bir geminin pruvasını aydınlatırken gemi, ay ışığında aceleyle uçan aydınlık martılara benziyordu. Yeni kordondan merkeze doğru gelirken deniz öyle puslu, buğulu ve öyle durgundu ki zar zor havalanan bir karabatağın arkasında bıraktığı çırpınış izleri çok uzaktan bile fark ediliyordu. Burada bisiklet sürmeye bayılıyorum. Eski şarap fabrikasının önünden geçtiğimi, fabrikadan geriye kalan devasa bacadan anlıyorum. Birazdan yazdan kalma bir kafe önü iskelesine içtima usulü sıralanmış martılar görülür. Hayatın keşmekeşliği, artan elektrik ve doğal gaz fiyatları, aşırı zamlar ve döviz derken bu güzelliklerden yoksun kaldığımı fark edebildiğim için şükrediyorum.
Meydandaki topun yanında kımıl kımıl yapraklarıyla telli kavakları görmeyeli epey olmuş. Sanki başka bir yerde yaşıyorum. Sonra halk bahçesinin düğün girişi gibi düzenlenmiş kamelyalarının altından geçtim. Apartmanların arasına sıkışıp kalmış, pencere etrafları kırmızı bisküvi tuğlayla bezeli metruk Rum evlerini seyrettim. Ne ziyan ve yalnız halleri vardı. Şehrin şairinin isminin verildiği sokaklar, bestekarının hatırlandığı mekanlar olsa da onların tanık olduğu güzelim evler gözden çıkarılmış. Şehir imgelerini tekrar görüp onlardan malzeme bulmanın ne faydası var ki diye düşünüyorum. Akşam saatlerinde herkesin işten eve döndüğünde alaca karanlıkta çöpten yemek toplayan, anneanneme benzeyen kadına bir faydası yok en azından.
Tezgahlara mevsimlik lüferler dolmuş parıldıyorlar. Fiyatını soranlar korkuyor. Değerini epey kaybeden paramızın bizi modern köle yaptığı köy kahvelerinde bile konuşulmaya başlandığı halde bir şeyler değişmiyor. Gençlerin dilinde bir yurt dışına gitme merakı... Bu ‘yurt dışı’ lafından burası dışında herhangi bir yer kast edilmesi insanı bunaltıyor. Yani spesifik bir Avrupa ülkesi değil kast edilen. Herhangi bir yer. Hoş aslına bakılırsa Avrupa’da birilerinin bizim gençleri ellerinde altın tepsilerle bekledikleri de söylenemez. İnsan saadeti kendi dışında her hangi bir şeye veya yere bağlıysa, iş en başından sorunlu kanımca. Bir yerlerde zenginlik, umut, gönenç, mutluluk her zaman vardır. Görmesini ve bulmasını bilen için. Hoşça kalın.
YAZARLAR
Yayınlanma: 08 Ocak 2022 - 09:39
Bahardan kalma
Bahardan kalma iki günün ardından kara bir bulut, daha sabahtan gelip güneşin önüne durdu
YAZARLAR
08 Ocak 2022 - 09:39
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir