Filibe’de bakınıyoruz; öylesine geziyoruz yani..
Arabayı otelin parkına bıraktık; gitmek istediğimiz yere taksi ile gidiyoruz. Ramada Otel’in önünden (o yıllarda da oetlin adı sanırım başkaydı, neyse oraya takılmayalım) Cuma Camisine doğru yürüdük. Hızımızı alamamış olacağız ki; maşallah köprüyü aşıp şehrin öteki yüzüne geçmişiz..
Hala hatırlarım, güzel ve uzun bi yürüyüştü.
Neyse; geri dönerken taksiye binelim dedik. Bilirsin salına salına yürüyünce insan yoruluyor. Bi taksi çevirdik ve Filibe Antik Roma Tiyatrosunun biraz alt tarafında ana yolun sağında indik..
Ne kadar tuttu dersin..
2 Leva.. Adama 5 leva verdim. Nedense içimden ‘üstü kalsın’ demek istedim ve dedim. Adamın gözlerinden alev fışkırdı. Hemen kartını uzattı. Attık cebe, lazım olur diye. Bu olayı yaşadığımızda takvimler 2002 yılının Martını gösteriyordu. Leva o yıllarda sanırım bugünün parasıyla 50 kuruş falan. Yani anlayacağın, Bulgar Türklerinin buraya gelmek için can attığı yıllar.. Bizim Gayrı Safi Milli Hasılamız 2022’de 900 milyar doları geçmiş, Bulgaristan dersen 90 milyar dolar. Gel gör ki; bugün bir leva 14.50 lira. 6.8 milyon nüfusa sahip Bulgaristan’ın kişi başı geliri yaklaşık 13.500 dolarken bizim 10 bin doların altına düştü. Meraklısı için mola: Üretmeden.. Tüketimi kısmadan zenginleşme olması mümkün mü. Uçan kuşa vergi geçirerek bir ülkenin kalkınması nerede görülmüş.. İktidara kızdık, hızımızı alamadık sıyırdık. Fakirlikten kuruduk diye feryat ettik, iktidardan yine ses yok. Hadi onlar iktidar bizi duymuyor, takmıyor. Muhalefet ne yapıyor; kendi istikbalinin derdinde..
Yani vatandaşın derdi muhalefeti germiyor.. Bir emekli ve aynı zamanda çalışan vatandaş olarak halimiz acınası. Kendimden örnek vereyim. 35 seneden fazladır çalışıyorum ve hala çalışmaya, üretimin içinde olamaya devam ediyorum. Ülkesine 35 yıl hizmet etmiş, üretmiş, istihdam sağlamış bi insana kalkıyorlar üç kuruş emekli maaşını reva görüyorlar. Bunu da marifetmiş gibi anlatıyorlar. 35 yıl çalışan, üreten, vergisini veren bir insan (kim olursa olsun) emeklilik hayatından konfor ve sağlıktan başka ne bekler. Üç kuruş zam alacağız diye bir takım insanların ağzına bakıyoruz. Yazık.. Emeklisini inim inim inleten devlet olmaz..çalışana ayrı zam, asgari ücretliye ayrı zam, emekliye ayrı zam..yok bu böyle olmaz. Bu adaletsizlik, geleceğin geleceğini köreltir. Özel sektör diyeceksin.. O kendi dinamiğini yaratır ama devlet çalışanı ve emeklisi arasında ayrım olmaz.. Biz Bulgaristan konumuza dönersek; düne kadar Bulgaristan’a biz gidip dağlarında kayıyorduk, vakit geçirip tatil yapıyorduk. Başka dünyalar görüp ‘oh ne güzel, suyundan da olsun’ diyorduk.. Şimdi..
Bulgarlar, Romenler bizim ülkemize geliyor istediğini alıyor, istediğini yiyor. Yabancılar için cennet olan ülkemiz kendi vatandaşı için cehennem.. Mesela ben.. Ben gezmezsem, yeni yerlere gitmez ve kafa dağıtmazsam heyecanımı kaybediyorum. Mutsuz oluyorum. Hal böyle ama gezmek, seyahat etmek, yeni tatlar keşfetmek çok pahalı oldu. Bütçemizi aşıyor, zamanımızın kazanımlarını ülkemizin enflasyonist hayatı yutuyor.. Aaaahh ah Ayten..hadi biz marabalar neyse de sen de mi bu günleri görecektin..
Peki ne yapacağız Amca..?
Derdimizi kime söyleyelim..?
İktidar ‘verdik işte, şükredin’ diyor..
Muhalefet koltuk derdinde..
Biz zavallı vatandaşlar, Bakan Mehmet Şimşek şapkadan tavşan çıkarsın diye ağzımız açık bekliyoruz..
2 Leva.. Adama 5 leva verdim. Nedense içimden ‘üstü kalsın’ demek istedim ve dedim. Adamın gözlerinden alev fışkırdı. Hemen kartını uzattı. Attık cebe, lazım olur diye. Bu olayı yaşadığımızda takvimler 2002 yılının Martını gösteriyordu. Leva o yıllarda sanırım bugünün parasıyla 50 kuruş falan. Yani anlayacağın, Bulgar Türklerinin buraya gelmek için can attığı yıllar.. Bizim Gayrı Safi Milli Hasılamız 2022’de 900 milyar doları geçmiş, Bulgaristan dersen 90 milyar dolar. Gel gör ki; bugün bir leva 14.50 lira. 6.8 milyon nüfusa sahip Bulgaristan’ın kişi başı geliri yaklaşık 13.500 dolarken bizim 10 bin doların altına düştü. Meraklısı için mola: Üretmeden.. Tüketimi kısmadan zenginleşme olması mümkün mü. Uçan kuşa vergi geçirerek bir ülkenin kalkınması nerede görülmüş.. İktidara kızdık, hızımızı alamadık sıyırdık. Fakirlikten kuruduk diye feryat ettik, iktidardan yine ses yok. Hadi onlar iktidar bizi duymuyor, takmıyor. Muhalefet ne yapıyor; kendi istikbalinin derdinde..
Yani vatandaşın derdi muhalefeti germiyor.. Bir emekli ve aynı zamanda çalışan vatandaş olarak halimiz acınası. Kendimden örnek vereyim. 35 seneden fazladır çalışıyorum ve hala çalışmaya, üretimin içinde olamaya devam ediyorum. Ülkesine 35 yıl hizmet etmiş, üretmiş, istihdam sağlamış bi insana kalkıyorlar üç kuruş emekli maaşını reva görüyorlar. Bunu da marifetmiş gibi anlatıyorlar. 35 yıl çalışan, üreten, vergisini veren bir insan (kim olursa olsun) emeklilik hayatından konfor ve sağlıktan başka ne bekler. Üç kuruş zam alacağız diye bir takım insanların ağzına bakıyoruz. Yazık.. Emeklisini inim inim inleten devlet olmaz..çalışana ayrı zam, asgari ücretliye ayrı zam, emekliye ayrı zam..yok bu böyle olmaz. Bu adaletsizlik, geleceğin geleceğini köreltir. Özel sektör diyeceksin.. O kendi dinamiğini yaratır ama devlet çalışanı ve emeklisi arasında ayrım olmaz.. Biz Bulgaristan konumuza dönersek; düne kadar Bulgaristan’a biz gidip dağlarında kayıyorduk, vakit geçirip tatil yapıyorduk. Başka dünyalar görüp ‘oh ne güzel, suyundan da olsun’ diyorduk.. Şimdi..
Bulgarlar, Romenler bizim ülkemize geliyor istediğini alıyor, istediğini yiyor. Yabancılar için cennet olan ülkemiz kendi vatandaşı için cehennem.. Mesela ben.. Ben gezmezsem, yeni yerlere gitmez ve kafa dağıtmazsam heyecanımı kaybediyorum. Mutsuz oluyorum. Hal böyle ama gezmek, seyahat etmek, yeni tatlar keşfetmek çok pahalı oldu. Bütçemizi aşıyor, zamanımızın kazanımlarını ülkemizin enflasyonist hayatı yutuyor.. Aaaahh ah Ayten..hadi biz marabalar neyse de sen de mi bu günleri görecektin..
Peki ne yapacağız Amca..?
Derdimizi kime söyleyelim..?
İktidar ‘verdik işte, şükredin’ diyor..
Muhalefet koltuk derdinde..
Biz zavallı vatandaşlar, Bakan Mehmet Şimşek şapkadan tavşan çıkarsın diye ağzımız açık bekliyoruz..