Bu lafı genelde biz Gayrimenkul Danışmanları çok sık duyarız. Tabi bununla birlikte “Hakkın baki”, “Gerekirse satmam ama sizin hakkınızı yedirtmem”, “Sözüm senet” gibi değişik ifadeleri de vardır. Bense genelde bunları duyduğumda içimden bir kahkaha atasım gelir. Çünkü 16 yıl boyunca öğrendiğim şeylerden biri de bana bu şekilde yaklaşmakta ısrar edenlerin vakti geldiğinde gayrimenkulünden önce beni satacağı gerçeğidir.
Bu sebeple verdiğim eğitimlerde bu işe yeni başlayan meslektaşlarıma ilettiğim ilk tavsiyelerin başında kendilerine bu şekilde yaklaşanlardan özellikle uzak durmalarıdır. Kuzuyu kurda emanet etmenin anlamı yoktur çünkü bu sektörde.
Ancak buna rağmen birçok Gayrimenkul Danışmanı kendilerine söylenen bu palavralara kanıp çalışmaya başlar ve sonucunda beklenen son ile karşı karşıya kalır. Ve her zaman kendisini satıp, aradan çıkartanın bir mazereti olur; “Ne yaptın ki?”, “Müşteri bana geldi ama senden bahsetmedi, ben ne yapayım?”, “Bu seferlik böyle oldu ama ben de çok sıkışmıştım”, “Kıramayacağım birini araya soktu, kusura bakma” vs vs vs…
Bizim işimiz müşterilerimize fayda sağlamaktır. Bunu yaparken de müşterilerimize güvenmek isteriz. Hani o çok korkulan “Emlakçı beni dolandıracak mı?” korkusu vardır ya, biz o çekincenin “Acaba mal sahibi/müşteri beni aradan çıkartır mı?” şeklinde olanını hemen hemen her işimizde yaşarız.
Özellikle yetkisiz çalışan Gayrimenkul Danışmanları için bu risk ciddi anlamda çalışmalarını engelleyici bir unsur haline gelir bir süre sonra. Ve yine bir diğer kaçınılmaz son olan sektörden kopmanın önünü açar. Çünkü gayrimenkul sektörü, muhatap olduğumuz kişilerin gerçek yüzlerini görmemiz için mükemmel fırsatlar sunar bizlere. Ortada bir şey yokken inanılmaz derecede sevecen ve güvenilir bu insanlar zamanı geldiğinde hiç beklemediğimiz asıl yüzlerini birden ortaya koyarlar.
GÜVEN mi? Bu sektörde birilerinin sadece sözüne güvenerek iş yapan bir Gayrimenkul Danışmanının ömrü o kadar kısadır ki kendisi bile ne olduğunu anlamadan sektörden kopar. Sentörün dinamiklerini anlamamış danışmanlar aynı hatayı defalarca yaparlar ta ki günün birinde sektörden kopacağı gün ile yüzleşip gerçekleri kabul edeceği ana kadar. Ve o zaman çoğu danışman için bu sektör hayatlarında hoş ama bir o kadar da acımasız bir anı olarak kalıverir.
Çanakkale, Antalya, Bursa, İstanbul veya başka bir şehir; hiçbir fark yoktur. Çünkü işini düzgün yapmayan, kendi sektörünün dinamiklerini anlamayan ve profesyonel bir şekilde yaptığı işin hakkını vermeyen herkes için çalıştığı sektör ne olursa olsun başarı çok uzak bir hayaldir.
Ama yine de bu sektör güzeldir. Tüm bu karmaşanın içerisinde o kadar değerli insanları tanırız ki bunu başka bir sektörde başarabilmek bence imkansızdır. Maddi getiriyi bir kenara koyarsak, birilerine yardımcı olabilmek ve o kişilerin hayatına dokunabilmek çok farklı bir duygudur.
ELFİ Gayrimenkul’ün Sevgili Brokerı Özkan Aydemir’in yaklaşımıdır “İnsanların Hayatına Dokunmak” ve o kadar doğrudur ki yaptığımız işe bu açıdan bakabilmek. Biz Gayrimenkul Danışmanları yaptığımız işin ticaret olduğunu unutmadan, bize inanıp bizimle çalışmayı seçen insanların hayatına dokunabiliyorsak, bu işi uzun yıllar aynı şevk ve aynı enerji ile yapabiliyoruz.
Ve her gün yeni bir dost kazanıp, onun hayatına dokunabilme ihtimalini gerçekleştirmek için ofislerimize gidiyoruz.
Bu Şehri ve Bu İşi Çok Seviyoruz…
YAZARLAR
Yayınlanma: 26 Nisan 2022 - 10:28
Bana güvenin, sizi aradan çıkartmam
Bu lafı genelde biz Gayrimenkul Danışmanları çok sık duyarız
YAZARLAR
26 Nisan 2022 - 10:28
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir