Barajlardaki oranlar su tehlikesini işaret ediyor.
Sadece yağmurdan medet ummakla,
su sarfiyatının her geçen yıl nasıl artması arasında tehlikeli sinyaller var.
Sadece su kıtlığı değil ruh kıtlığı da caba..
Bu şehri gelecek zamanlarda daha nasıl bir tehlikeler bekliyor acaba?.
‘Bin pınarlı Kazdağları’nın dibinde oturup da su kıtlığı yaşamak da neyin nesi?.
Burada bir dakika durup, düşünmek lazım…
Su yok abi su yok.
Bölge çiftçisi yağmur bekliyor zeytin yağmur bekliyor.
Susuzluk kuraklık büyük tehlike..
15 günlük hava tahmin sayfasına girdim yağmur göstermiyor.
Susuzluk zeytin üreticisini kara kara düşündürüyor.
Zeytinin şişmesi yağlanması lazım
bunun için de ağacın şiddetle yağmura suya ihtiyacı var.
Evlerimizde suyu elimizden geldiğince tasarruflu kullanmaya bakalım.
Meyve sebze yıkarken akan suyu bir kabın içinde toplayalım çiçeklerimizi o suyla sulayalım.
Yıkanırken eşiniz ile birlikte yıkanın,biriniz sabunlanırken diğeriniz durulansın duştaki su boşa akmasın.
Bahçenizi gece güneş battıktan sonra yada sabah erken güneş çıkmadan sulayın.
Güneşte sulama yapıldığında buharlaşan su israfa sebep olur.
Ne bileyim işte..
Elimizden geldiğince suyun kıymetini bilelim..
Benim diyeceğim budur… ***** Gençken, birçok şeyin ters gittiği zamanlarda karamsarlığa kapılır
ve hayatı balta girmemiş bir ormana benzetirdim.
Ancak zamanla ben yaş aldım,
kapitalist sistem de öyle..
Ben yaşlanırken, sanırım biraz akıllandım, kapitalizm ise delirdi.
Ve kendisiyle birlikte hayatı da delirtti..
Düşündüm ki, eski teorim hayatın karanlık yanını izaha yetmiyor artık.
Yeni bir teori şart.
Buldum da...
Hayat artık balta girmemiş bir orman bile değil, daha da ötesi...
Zira, balta girmemiş ormanda,
kendimden başka insan denen yaratığa rastlama olasılığım sıfıra yakın.
Başıma ne gelirse gelsin, doğal olacaktır doğal olarak o ormanda.
Oysa şu sıralarda yaşadığımız hayatın karanlık yanında balta girmemiş ormanın ürkütücü doğallığı, insansızlığı yok.
Aksine çok sayıda insan var..
Ve bu dünyada yaşayan en tehlikeli ve sapkın canlı olarak insan,
o balta girmemiş ormana baltalarla daldı..
Bunca baltalı yaratığın kol gezdiği bir orman da artık o eski masumiyetini kaybetmiştir.
Bunca baltayla bir arada yaşamaya çalışan aklı başında her insanın başına gelenler ise artık doğal değil, organize işlerdir..
Tanrı hepimizi korusun...
Sadece yağmurdan medet ummakla,
su sarfiyatının her geçen yıl nasıl artması arasında tehlikeli sinyaller var.
Sadece su kıtlığı değil ruh kıtlığı da caba..
Bu şehri gelecek zamanlarda daha nasıl bir tehlikeler bekliyor acaba?.
‘Bin pınarlı Kazdağları’nın dibinde oturup da su kıtlığı yaşamak da neyin nesi?.
Burada bir dakika durup, düşünmek lazım…
Su yok abi su yok.
Bölge çiftçisi yağmur bekliyor zeytin yağmur bekliyor.
Susuzluk kuraklık büyük tehlike..
15 günlük hava tahmin sayfasına girdim yağmur göstermiyor.
Susuzluk zeytin üreticisini kara kara düşündürüyor.
Zeytinin şişmesi yağlanması lazım
bunun için de ağacın şiddetle yağmura suya ihtiyacı var.
Evlerimizde suyu elimizden geldiğince tasarruflu kullanmaya bakalım.
Meyve sebze yıkarken akan suyu bir kabın içinde toplayalım çiçeklerimizi o suyla sulayalım.
Yıkanırken eşiniz ile birlikte yıkanın,biriniz sabunlanırken diğeriniz durulansın duştaki su boşa akmasın.
Bahçenizi gece güneş battıktan sonra yada sabah erken güneş çıkmadan sulayın.
Güneşte sulama yapıldığında buharlaşan su israfa sebep olur.
Ne bileyim işte..
Elimizden geldiğince suyun kıymetini bilelim..
Benim diyeceğim budur… ***** Gençken, birçok şeyin ters gittiği zamanlarda karamsarlığa kapılır
ve hayatı balta girmemiş bir ormana benzetirdim.
Ancak zamanla ben yaş aldım,
kapitalist sistem de öyle..
Ben yaşlanırken, sanırım biraz akıllandım, kapitalizm ise delirdi.
Ve kendisiyle birlikte hayatı da delirtti..
Düşündüm ki, eski teorim hayatın karanlık yanını izaha yetmiyor artık.
Yeni bir teori şart.
Buldum da...
Hayat artık balta girmemiş bir orman bile değil, daha da ötesi...
Zira, balta girmemiş ormanda,
kendimden başka insan denen yaratığa rastlama olasılığım sıfıra yakın.
Başıma ne gelirse gelsin, doğal olacaktır doğal olarak o ormanda.
Oysa şu sıralarda yaşadığımız hayatın karanlık yanında balta girmemiş ormanın ürkütücü doğallığı, insansızlığı yok.
Aksine çok sayıda insan var..
Ve bu dünyada yaşayan en tehlikeli ve sapkın canlı olarak insan,
o balta girmemiş ormana baltalarla daldı..
Bunca baltalı yaratığın kol gezdiği bir orman da artık o eski masumiyetini kaybetmiştir.
Bunca baltayla bir arada yaşamaya çalışan aklı başında her insanın başına gelenler ise artık doğal değil, organize işlerdir..
Tanrı hepimizi korusun...