Bir salgındır gidiyor. Aksıranlar, öksürenler, ağrılar, sızılar içinde bir kış geçiyor. Bağışıklık sistemi yerle bir. Artık “eski toprak” deyimi geçersiz gibi. Hastanelerin acil servisleri adeta poliklinik olmuş. Herkes acil. Ben de kayın valide mi Devlet Hastanesi’ne götürdüm. İzlenimlerim oldukça ilginç geldi bana.
Doktorlar üzerlerine yüklenen fazla görevlerle yılgınlık içerisindeler. Hastalar ve hasta yakınları ise tahammülsüz. Zaman adeta duruyor bekleyenler için, önemini bir kez daha akıp gidemeyen haliyle ortaya koyuyor.
Bundan otuz yıl önce yoktu böyle bir durum. Hasta olanlar polikliniğe giderdi. Acil bölümü gerçekten acil hastalar için kullanılırdı. Sanki bağışıklık düzeyimiz daha iyi bir durumdaydı. Hani diyorum, yediklerimiz, kullandığımız ilaçlar, hazır ve çabuk yemek üzerine kurgulu beslenme düzenimiz mi bizi bu hale getirdi? Bilemiyorum ama eski kudretimizde olmadığımız da ortada.
Modern bir hastanede güler yüzlü personelin uyumlu çalışması dikkatimden kaçmadı. Devlet Hastanesi için alışılmadık bir durum. Ortalık son derece temiz ve hijyenik görüntüsü ile güven veriyor. Bence bu önemli çünkü hastaneye sadece hastalar değil, hasta yakınları da gelmekte ve hijyenik olmayan bir ortam sağlam insanı da hasta edebilir. Önemli bir tebrik sebebi bence.
Yeterli otoparkı, geniş yolları ile dışarısı da ziyaretçilere rahatlık sağlıyor. Koridorlarında yeterli sayıda bulunan oturma gurupları ile kendinizi özel hastanede hissediyorsunuz. Ulaşım sadece sıkıntılı. Yaklaşık yirmi dakika sürdü iskeleden hastaneye ulaşmamız ama hayatının kırk yılını İstanbul’da geçirmiş olan bir kişi olarak bu süre bana kısa bile geldi.
Ülkemiz halkı böyle modern yapılarda iyi eğitim almış doktorlar ve hemşireler nezdinde, nazik ve güler yüzlü personeller eşliğinde sağlık hizmeti almayı hak ediyor. Böyle yatırımların ivedilikle tüm yurtta artarak devam etmesi temennisi içinde izlenimlerimizi sürdüreceğiz.
Yaklaşan yerel seçimler kent yönetiminin önemine bir kez daha halkımızın vakıf olmasını sağlamakta. Sağlık, eğitim, ulaşım, barınma gibi temel konular kent yöneticilerinin en önemli görevleri iken bir taraftan da kent halkının mutluluğu hedeflerinde olmalıdır. Mutlu insan güçlü toplumun temelidir. Halkını mutlu edebilen yöneticiler aslında kendi siyasi geleceklerini de garanti altına alırlar.
Yani bu seçimler öncesi Çanakkale halkı kendisine sormakta; “ben mutlumuyum bu şehirde” diye. Eğer mutlu ise sandıkta eli yine daha önce seçtiği başkana gidecektir. Aksi halde halk arayış içine girecektir. Yani, bilinçli bir seçmen kitlesi için seçim zamanları tam bir hesap sorma zamanıdır. Yöneticiler bu dönemlerde verecekleri hesaplara hazırlık yaparak çalışacaklardır bilinçli seçmenin varlığında.
Bir kez daha konuya bakacak olursak; şehir halkını mutlu etmenin yolu çocuklarının yaşantısından geçer. Eğitim ve sağlık sorunları aşılmış bir şehirde çocuk büyütmenin ayrıcalığını insanlara verebilen yönetici kendi geleceğini de garanti altına alır. İyi bir yönetici kendisine oy veren yada vermeyen kent halkının tümüne eşit hizmeti götürebilendir. Egolarından sıyrılmış Başkanlar, seçim sandığında her kesimden oy alırlar.
YAZARLAR
Yayınlanma: 25 Ocak 2019 - 12:57
Başkan Ve Halk
Bir salgındır gidiyor
YAZARLAR
25 Ocak 2019 - 12:57
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir