Çanakkale'nin tek su kaynağı olan Atikhisar Barajı'nın su toplama havzasında sürdürülen metalik madencilik faaliyetlerine karşı başlatılan “Su Nöbeti” her geçen gün büyüyen katılımla devam ediyor. Çanakkale'nin suyuna ve yaşamına sahip çıkmak için başlatılan nöbete Çanakkaleli Belediye Başkanları da destek verdi.
Çanakkaleli STK'ların ve Çanakkale Kent Konseyi Çevre Meclisi'nin başlattığı su nöbetinin 5. Gününde Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Cumhuriyet Halk Partisi Çanakkale Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, Cumhuriyet Halk Partisi Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan, Cumhuriyet Halk Partisi Tokat Milletvekili Kadim Durmaz, İlçe ve Belde Belediye Başkanları, Belediye Başkan Yardımcıları, Çanakkale Belediyesi Cumhuriyet Halk Partili Belediye Meclis Üyeleri ve çok sayıda vatandaş, nöbet yerini ziyaret etti. Nöbet yerinde bir araya gelen heyet, ardından maden alanına giderek incelemelerde bulundu. Belediye Başkan Yardımcısı İrfan Mutluay, alanda yapılan çalışmalar hakkında bilgilendirme yaptı.
“İktidarın Bu Faaliyetleri Durdurma Yetkisi Var”
Maden alanında açıklamada bulunan Cumhuriyet Halk Partisi Çanakkale Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek; “Bizim yıllık tarımsal gelirimiz 2 milyar dolar ve Çanakkale'nin, Balıkesir'in tüm verimli tarım arazilerini Kazdağlarından doğan sular besliyor. Yaşam yalnızca asfalt yol değildir, beton bina değildir. Tabiattır, ağaçtır, çiçektir, böcektir. Doğal dengeyi bozmaya hiç kimsenin hakkı yok. Bizim mücadelemiz haklı ve kutsal bir mücadele çünkü biz suyumuzu koruyoruz. Ağaçları, tabiatı, toprağımızı koruyuz. Bugün dünyada en değerli şey su. Dünyanın temiz su kaynakları tükenmek üzere. Kazdağları, Bin Pınarlı İda dünyanın en zengin temiz su kaynaklarına sahip. Bu ağır metaller, bu siyanür yeraltı ve yer üstü kaynaklarımızı kirletirse bu bölgede yaşam biter. Bu çocuklarımızın geleceği için verilen siyaset üstü bir mücadele. Bu memlekete hizmet etiğini söyleyenler gelsin buraları gezsinler. Biz, Milletvekillerimiz ile birlikte girilmeyen alanlara da girdik. Oradaki ağaç katliamını da gördük ve bu devam ediyor. TEMA Vakfı'ndan uzman bir heyetin tespit ettiği rakam en az 195 bin ağacın kesildiği yönünde. Tarım ve Orman Bakanlığı Çevre Bakanlığı altın şirketleri ile kol kola girmiş onları savunuyorlar. Yalnızca burada değil Çanakkale'nin her tarafında bu şekilde. Burası Kazdağları değil diyenler yalan söylüyorlar. Kazdağları bir ekosistem ve insanlığa binlerce yıl hizmet edecek bir ekosistem. Gözümüzün bebeği gibi korumak zorunda olduğumuz bir coğrafya. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı arama çalışmalarında siyanür kullanılmayacak diyor. Siyanür ayrıştırma aşamasında kullanılacak. Ormanları korumakla sorumlu Bakan 13-14 bin ağaç kesildi diyor. Yalan söylüyor. Biz bu coğrafyayı, tabiatımızı korumakla yükümlüyüz. Onun için buradayız. Bu mücadele büyüyecek. İktidarın bu faaliyetleri durdurma yetkisi var. Şirketler hiç önemli değil, mücadelemiz onlara bu izni verenlerle. İktidar sahipleri derhal bu haksız, hukuksuz, adaletsiz siyanürlü altın madenciliği faaliyetlerini durdurmakla yükümlüdür. Durdurmadığı sürece doğa katliamları devam edecek” dedi. “Dava Açtık ve Bu Dava Sürüyor”
Maden alanın incelenmesinin ardından heyet tekrar nöbet alanına gelerek, burada bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Kirazlı Balaban Mevkiinde yapılan doğa katliamına ilişkin açıklamalarda bulunan Başkan Yardımcısı Mutluay; “2008-2009 yılı Doğu Biga ile Alamos Gold bu bölgeye girdi. Her zaman yaptığı gibi küçük bir alan için başvuru yaptılar ve 40 bin ton cevher işleyeceklerini söylediler. Sonra 2013 yılında 3 ruhsat alanını birleştirdiler. Bu üç ruhsat alanı toplamı 3 bin 442 hektar. Bunun iki tanesini burada kullandılar. Bu da 1997 hektar. ÇED olumlu süreçleri ile ilgili dava süreçleri devam ederken, firma ağaç kesimlerine başladı. Orman Bakanlığı ve güvenlik güçleri bunlara müdahale etmedi. Hızlı bir şekilde ağaç kesimlerine girdiler. ÇED olumlu kararının iptali yönündeki yargı süreci devam ederken, Çanakkale Valiliği İl Özel İdaresi tarafından buraya GSMR verildi. Firmanın deneme faaliyetine geçmesine izin verdi. Bunun iptaline ilişkinde dava açtık ve bu dava sürüyor” dedi. “Suyumuz Risk Altında”
Mutluay'ın ardından açıklamada bulunan Başkan Gökhan, Atikhisar Barajının Çanakkale'nin tek içme ve kullanma suyu olduğunu belirterek, Çanakkale'nin suyunun risk altında olduğunu vurguladı. Başkan Gökhan; “Şu anda bulunduğumuz alan Çanakkale Atikhisar Barajının en son çevre alanıdır. Korunması gereken alanda bulunuyoruz. Bunu DSİ'nin haritasından biliyoruz. Bu alanın korunması bize verilmiştir. Mükellefiyet bizdedir. Biz onun için Atikhisar Barajı risk altında derken, bütün bunları bir veriye dayandırıyoruz. DSİ haritasında birçok kılcal damarların işlendiğini göreceksiniz. Bu alanda siyanür ile altın işlerken, bu alanı risk altına alıyoruz. Ayrıca dereler kapatılıyor. Onun için bu alanda risk var. 2013 yılında bu alanın SİT alanı olması için Bakanlığa müracaat ettik. O konuyu da yine takip edeceğiz” dedi.
Maden alanında açıklamada bulunan Cumhuriyet Halk Partisi Çanakkale Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek; “Bizim yıllık tarımsal gelirimiz 2 milyar dolar ve Çanakkale'nin, Balıkesir'in tüm verimli tarım arazilerini Kazdağlarından doğan sular besliyor. Yaşam yalnızca asfalt yol değildir, beton bina değildir. Tabiattır, ağaçtır, çiçektir, böcektir. Doğal dengeyi bozmaya hiç kimsenin hakkı yok. Bizim mücadelemiz haklı ve kutsal bir mücadele çünkü biz suyumuzu koruyoruz. Ağaçları, tabiatı, toprağımızı koruyuz. Bugün dünyada en değerli şey su. Dünyanın temiz su kaynakları tükenmek üzere. Kazdağları, Bin Pınarlı İda dünyanın en zengin temiz su kaynaklarına sahip. Bu ağır metaller, bu siyanür yeraltı ve yer üstü kaynaklarımızı kirletirse bu bölgede yaşam biter. Bu çocuklarımızın geleceği için verilen siyaset üstü bir mücadele. Bu memlekete hizmet etiğini söyleyenler gelsin buraları gezsinler. Biz, Milletvekillerimiz ile birlikte girilmeyen alanlara da girdik. Oradaki ağaç katliamını da gördük ve bu devam ediyor. TEMA Vakfı'ndan uzman bir heyetin tespit ettiği rakam en az 195 bin ağacın kesildiği yönünde. Tarım ve Orman Bakanlığı Çevre Bakanlığı altın şirketleri ile kol kola girmiş onları savunuyorlar. Yalnızca burada değil Çanakkale'nin her tarafında bu şekilde. Burası Kazdağları değil diyenler yalan söylüyorlar. Kazdağları bir ekosistem ve insanlığa binlerce yıl hizmet edecek bir ekosistem. Gözümüzün bebeği gibi korumak zorunda olduğumuz bir coğrafya. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı arama çalışmalarında siyanür kullanılmayacak diyor. Siyanür ayrıştırma aşamasında kullanılacak. Ormanları korumakla sorumlu Bakan 13-14 bin ağaç kesildi diyor. Yalan söylüyor. Biz bu coğrafyayı, tabiatımızı korumakla yükümlüyüz. Onun için buradayız. Bu mücadele büyüyecek. İktidarın bu faaliyetleri durdurma yetkisi var. Şirketler hiç önemli değil, mücadelemiz onlara bu izni verenlerle. İktidar sahipleri derhal bu haksız, hukuksuz, adaletsiz siyanürlü altın madenciliği faaliyetlerini durdurmakla yükümlüdür. Durdurmadığı sürece doğa katliamları devam edecek” dedi. “Dava Açtık ve Bu Dava Sürüyor”
Maden alanın incelenmesinin ardından heyet tekrar nöbet alanına gelerek, burada bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Kirazlı Balaban Mevkiinde yapılan doğa katliamına ilişkin açıklamalarda bulunan Başkan Yardımcısı Mutluay; “2008-2009 yılı Doğu Biga ile Alamos Gold bu bölgeye girdi. Her zaman yaptığı gibi küçük bir alan için başvuru yaptılar ve 40 bin ton cevher işleyeceklerini söylediler. Sonra 2013 yılında 3 ruhsat alanını birleştirdiler. Bu üç ruhsat alanı toplamı 3 bin 442 hektar. Bunun iki tanesini burada kullandılar. Bu da 1997 hektar. ÇED olumlu süreçleri ile ilgili dava süreçleri devam ederken, firma ağaç kesimlerine başladı. Orman Bakanlığı ve güvenlik güçleri bunlara müdahale etmedi. Hızlı bir şekilde ağaç kesimlerine girdiler. ÇED olumlu kararının iptali yönündeki yargı süreci devam ederken, Çanakkale Valiliği İl Özel İdaresi tarafından buraya GSMR verildi. Firmanın deneme faaliyetine geçmesine izin verdi. Bunun iptaline ilişkinde dava açtık ve bu dava sürüyor” dedi. “Suyumuz Risk Altında”
Mutluay'ın ardından açıklamada bulunan Başkan Gökhan, Atikhisar Barajının Çanakkale'nin tek içme ve kullanma suyu olduğunu belirterek, Çanakkale'nin suyunun risk altında olduğunu vurguladı. Başkan Gökhan; “Şu anda bulunduğumuz alan Çanakkale Atikhisar Barajının en son çevre alanıdır. Korunması gereken alanda bulunuyoruz. Bunu DSİ'nin haritasından biliyoruz. Bu alanın korunması bize verilmiştir. Mükellefiyet bizdedir. Biz onun için Atikhisar Barajı risk altında derken, bütün bunları bir veriye dayandırıyoruz. DSİ haritasında birçok kılcal damarların işlendiğini göreceksiniz. Bu alanda siyanür ile altın işlerken, bu alanı risk altına alıyoruz. Ayrıca dereler kapatılıyor. Onun için bu alanda risk var. 2013 yılında bu alanın SİT alanı olması için Bakanlığa müracaat ettik. O konuyu da yine takip edeceğiz” dedi.