Her yerel seçim dönemi en az bir kez yazmışlığım vardır.
Ne mi ?
Sarıçay’ın yaşayan bir yer olmak zorunda olduğunu; köprü altının güvenli hale getirilmesi gerektiğini..
Yazıyorsun da ne oluyor diyeceksin ama biz yazacağız, siyasetçiler ister yapar ister yapmaz. Onların bileceği iş. Bakarsın delinin biri çıkar yahu bu adam ne diyor deyiverir ve aha Sarıçay’ın kenarında fıstık gibi organik yemekler yiyoruz. Hemen oracıkta, senin isteğine göre yapılmış posası çıkmamış taze yemekler..
Az önce denizden çıkmış balıklar..
Köylü teyzenin sabah toplayıp getirdiği otlardan yapılmış salatalar..
Uyan heyhat..
İnsanoğlu iyi, özel ve organik yemek için dünyanın öteki ucuna gidiyor.
Kars’a kaz yemeye gitmiyor musun ?
Van kahvaltısı için uçmuyor musun ?
Hele hele Çanakkale’de hafta sonu kahvaltı alışkanlığı patlama yapmışken; insanlar fellik fellik yeni yerler keşfetme derdine düşmüşken yemek olayını asla pas geçemeyiz.
Yemek seyahat eden herkesin liste başında yer alır..
Peki madem yemek bu kadar önemli, ne diyorum ben Sarıçay aşkına..
Şunu diyorum..
Fotoğrafı yayınladım..
Görüyorsunuz, anlatmama gerek yok. Her şey ortada. Sadece bu işin nasıl yapılması gerektiği üzerinde duracağız. Ne olması gerektiğinin altını çizeceğiz. Hepsi bu. Basit, kendi halinde yeni bir cazibe merkezi..
Şimdi..
Burada yapılacak 100 adet (belki 200) küçük, bungalov tarzındaki restoranlar dul, çocukları Üniversitede okuyan kadınlara 5 yıllığına örneğin aylık 100 lira kiraya verilecek. Su bedava olacak. Tabela vergisi, emlak vergisi olmayacak. Konsepti Belediye belirleyecek. İçinin donatısını Belediye yapacak. Eşini kaybetmiş, bir yerde çalışmayan, emekli olmayan kadınlar titizlikle belirlenecek ve burada işletmeci olmak isteyenlere fırsat tanınacak..
Bir restoran en fazla 6 masa olacak. Her cafe-restoranı iki kadın işletecek ve yanlarında başka birini çalıştırmayacak. Keza Belediye burada ortaklık kuran kadınlara (cafe-restoran başına) atıyorum 10’ar bin lira sermaye verecek. Örneğin 6 yıl sonra işletmeci ortaklık devredilirken kendilerine verilen 10 bin lira faizsiz olarak geri istenecek.
Cafe-restoranlar asla başka birine devredilemeyecek..
Efendim burada belki gondollar yüzdüremeyiz ama yeşil başlı ördek, martı da mı yüzdüremeyiz..
Rakı şişesinde balık da mı olamayız.
Velhasıl, Sarıçay yaşayan bir yer olmadıkça ne yaparsan yap istediğin sonucu alamazsın..
Şarapçısı..
Uğursuzu..
Hırsızı..
Köprü altında olmaya devam edecektir. Pisliğini oraya atmayı sürdürecektir.
Söylediğim şey atla deve değil..
Yol yapmak, inşaat yapmak, onu yapmak bunu yapmak. Keşke arada birkaç tane de istihdam yaratan proje yapsak.
Ha..bu işin birde olmazsa olmazı, heyecan yaratacak canlı renkler..rengarenk yani.
Meraklısına: Bu yazının içinde kullandığım fotoğrafın neresi olduğunu merak edenler için söyleyeyim. Kusura bakma azizim, adres vermeyeceğim. Buraya biraz uzak ama dünyadan izole edilmiş ender yerlerden biri. Hele baharda tadına doyum olmuyor..
YAZARLAR
Yayınlanma: 08 Mart 2019 - 12:42
Ben bu hikayeyi her seçim anlatıyorum..
Her yerel seçim dönemi en az bir kez yazmışlığım vardır
YAZARLAR
08 Mart 2019 - 12:42
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir