Merhaba sevgili okurlar, nasılsınız? Bugün size Lübnan’lı yönetmen Nadine Labaki’nin "Kefernahum" filminden bahsetmek istiyorum. Kefernahum, Fransızca. İsrail sınırları içerisinde Taberiye Gölü’ne kıyısı bulunan eski, tarihi bir köydür. İncil’de Hz. İsa’nın hasta olan bir adamı kurtarmak için bu köye kadar gittiği anlatılmaktadır. Arapça ise "kaos" anlamına gelmektedir.
Gelelim Kefernahum’un film içinde bize nelerden bahsettiğine: Yoksulluk, çaresizlik, göçmenlik, anne-baba olma, doğmak, hayatta kalmak, iyilik- kötülük ve daha neler neler...
Filmde Zain El Hajj adında 12 yaşında Beyrut’ta ailesiyle birlikte varoş bir yerde yaşayan göçebe bir çocuğun hikayesi anlatılıyor. Filmden çok ayrıntı vermeden daha çok benim üzerimde bıraktığı etki ile ilgili konuşmak istiyorum: Mahvoldum. Zain okula gidemiyor bir markette çalışıp eve yiyecek bir şeyler götürmeye çalışıyor orda işi bitince kardeşleriyle birlikte meyve suyu hazırlayıp satıyor. Aile aynı zamanda hapishanede değişik bir yöntemle uyuşturucu ticareti yapıyor. Yalnız uyuşturucu ticareti dedim diye öyle ünlü baronlar, karteller gelmesin hemen aklınıza. Bu insanlar uyduruk bir reçeteyle eczaneden iki kutu ilaç alıp onları toz haline getirip suya karıştırıp o suyla da çamaşır yıkayarak yıkadıkları çamaşırları görüş gününde hapishaneye sokarak geçiniyorlar neden mi çünkü akrabaları genelde hapishanede.
Filmi çok anlatmayayım dedim ama birkaç sahneye de değinmeden geçemeyeceğimi anladım. Zain bir sabah uyandığında kardeşi Sahar’ın yatağında kan görüyor Sahar ondan önce uyanıp çalışmaya gittiği için hemen kızı buluyor ve ona diyor ki: ‘’ Bunu sakın anneme söyleme.’’ Neden diyorsunuz değil mi? Bir kız regl gördüğünde niye annesine söylememeli, asıl ne yapacağını ona anlatması gereken ebeveynleri değil midir? Orda öyle değil işte Zain, Sahar’ın regl olduğu anlaşılmasın diye öyle çok çaba sarf etti ki gözlerim doldu. Kıza başka kıyafet götürdü, ped yerine kullansın diye üzerinden kendi tişörtünü çıkarıp verdi sonra gitti çalıştığı marketten ped çaldı. Aslında her şeyi Sahar’ı hemen marketçinin oğluna vermesinler diye yapıyordu zaten kaldıkları ev de onlarındı ailesi Sahar’ın adet gördüğünü öğrense genç kız oldu artık deyip Sahar’ı hemen marketçinin oğlu Assad’a verirdi. Assad aile için kurtuluş demekti marketi vardı, evi vardı Sahar Assad’la evlenip onları kurtaracaktı... 11-12 yaşlarındaki kızlarını neden hemen evlendirmek istiyorlardı neden evden gitsin istiyorlardı ailesi sadece cani miydi, cahil miydi? Sahar’ın anne ve babasının buna cevabı oturdukları evde Sahar aç yatacak yeri yok koca evine gitsin karnı doysun, sırtı yatak görsündü...
Zain bir gün eve geldiğinde evin merdivenlerinde tavukları gördü üç tavuk, hemen içeri koştu baktı Sahar makyaj yapmış, süslü giysiler giymiş misafirleri de vardı Assad ile babası. Zain koştu annesine satacaksın di mi üç tavuğa Sahar’ı? diye sordu. Annesi yeminler etti ev için geldiler diye. Zain inanmadı yanlarına gitmeye çalıştı engel oldular kapattılar bir odaya sesi duyulmasın diye. Ne yaptıysa da gizleyememişti, koruyamamıştı bu evlilikten Sahar’ı. Birkaç gün sonra Sahar’ın eşyaları hazırlandı yine izin vermedi Zain tabir-i caizse ortalığı yıktı zorla götürdüler Sahar’ı. Zain de topladı eşyalarını düştü yollara biraz da kovuldu tabii tam bir baş belasıydı hep olay çıkarıyordu. İşte Zain’in maceraları asıl burdan sonra başlıyor diyebiliriz bütün filmi anlatmayayım heyecanı kaçmasın... Kendini oynamak
Zain All Rafeea yani filmdeki başrol aslında biraz kendi hayatını oynamış o da Suriye’li bir mülteci çocuğuymuş yani ilk performansı. Oyunculuğundaki gerçekçiliğin kaynağını da öğrenmiş olduk böylelikle. Film içimizden geçti de sevindiren bir durum da oldu Zain film sayesinde tanındı ve artık bildiğim kadarıyla deniz kenarında kendilerine ait bir evleri var ve Zain artık bir öğrenci. Bu arada film 2018 yılında Cannes Film Festivali’nde jüri ödülü kazanmış. Dileğim bu çocukların her biri kurtulur ve bizim dünyaya getirdiğimiz çocuklar bizden davacı olmazlar...
Daha güzel günlere...
Zain bir gün eve geldiğinde evin merdivenlerinde tavukları gördü üç tavuk, hemen içeri koştu baktı Sahar makyaj yapmış, süslü giysiler giymiş misafirleri de vardı Assad ile babası. Zain koştu annesine satacaksın di mi üç tavuğa Sahar’ı? diye sordu. Annesi yeminler etti ev için geldiler diye. Zain inanmadı yanlarına gitmeye çalıştı engel oldular kapattılar bir odaya sesi duyulmasın diye. Ne yaptıysa da gizleyememişti, koruyamamıştı bu evlilikten Sahar’ı. Birkaç gün sonra Sahar’ın eşyaları hazırlandı yine izin vermedi Zain tabir-i caizse ortalığı yıktı zorla götürdüler Sahar’ı. Zain de topladı eşyalarını düştü yollara biraz da kovuldu tabii tam bir baş belasıydı hep olay çıkarıyordu. İşte Zain’in maceraları asıl burdan sonra başlıyor diyebiliriz bütün filmi anlatmayayım heyecanı kaçmasın... Kendini oynamak
Zain All Rafeea yani filmdeki başrol aslında biraz kendi hayatını oynamış o da Suriye’li bir mülteci çocuğuymuş yani ilk performansı. Oyunculuğundaki gerçekçiliğin kaynağını da öğrenmiş olduk böylelikle. Film içimizden geçti de sevindiren bir durum da oldu Zain film sayesinde tanındı ve artık bildiğim kadarıyla deniz kenarında kendilerine ait bir evleri var ve Zain artık bir öğrenci. Bu arada film 2018 yılında Cannes Film Festivali’nde jüri ödülü kazanmış. Dileğim bu çocukların her biri kurtulur ve bizim dünyaya getirdiğimiz çocuklar bizden davacı olmazlar...
Daha güzel günlere...