Birkaç gün önceydi; Çomü’nün yeni patronu Prof. Sedat Murat’ı ziyaret ettim. Dereden tepeden, çobandan, memleketten konuştuk. Hoca birikimli, kendi tarzını yaratmış..
Mesela..diyor ki arabaları sevmem, futbolu sevmem..
Futbol konusunda hem fikirim ama arabalar benim ilgi alanıma giriyor.
Meraklısına:
Futbol oynayanları ve futbolu sevenleri yadırgamadığını, aksine insanların tercihlerini özgürce seçebilmesinden mutlu olduğunu dile getiriyor ve ama ben arabalara ve futbola mesafeliyim diyor..bunu da açık açık dile getiriyor.
Ehliyetini zorlamayla; yahu al cebinde dursun bir gün lazım olur telkinlerine dayanamayarak 50’sinden sonra alan hoca haliyle İlker bey, araba kullanmayı bilmiyorum, ehliyeti aldım ama hiç araba kullanmadım diyor..
Açık sözlü..
Bu şartlarda araba kullanmayı nasıl sevsin, arabalara nasıl ilgi duysun..
Hocanın hayatının özetini çıkarmak gerekirse; hangi düşüncede olursan ol..ne iş yapıyor olursan ol, ister çoban ol ister sükseli iş insanı..hoca için çok bir şey fark etmiyor çünkü o liyakat ve adalete önem veriyor; insan olmak hocanın nazarında değer bulmaya yetiyor.
Bu düşüncesini destekleyen bir örnek de veriyor..
Mesela diyor..
Üniversitemizin eski Rektörlerinden Prof. Ali Akdemir arkadaşımdır, aile dostumuzdur, evimize gelip gideriz, fırsat buldukça bir araya geliriz; hatta son olarak kızımın düğününe katıldı..
İki hoca ayrı dünyaların, düşüncenin insanı ama bu iyi anlaşmanın, arkadaş olmanın önünde bir engel değil..
Demek ki; hoşgörü, insanların tercihlerine saygılı olmak yetiyor da artıyor bile..
Nayif bir yapıya sahip Prof. Sedat Murat..
Çoktan bir insanın hırçın dönemlerini geride bırakmış..birikimiyle, ülkesinin her zerresini tanıyan yapısıyla her konuda konuşabilen, her noktaya değinebilen cesur bir tavrı var..
Tabi Biga damadı olduğunu söylemeden geçemem..
Meraklısına:
Hocanın bir özelliği var. Bunu şimdiye kadar hayatımda ne duydum, ne gördüm. Böyle bir tavra ilk kez tanık oluyorum ve şaşırıyorum. Şimdi sen de merak ettin değil mi. Anlatıp anlatmama konusunda kararsızım. Şimdi burada yazıya bir nokta koyuyorum ve bir saat ara veriyorum..
Bazen insan yazıya ara verip döndüğünde daha iyi ilerleyebiliyor.
Şimdilik bana müsaade, bir saate döneceğim..
Şairin dediği gibi nerede kalmıştık oradan ağlayalım halimize..
Benimkisi de o misal, kaldığımız yerden devam edelim yazmaya..
Yazsam mı yazmasam mı dediğim kısım; hoca diyor ki; beni arayan herkesin telefonuna çıkarım; ister kayıtlı olsun ister olmasın, açamadıysam da sonra mutlaka geri ararım..
Dur daha bitmedi..
Hoca kendisine atılan her mesaja da yanıt veriyormuş..
Mesela asla toplu mesaj atmıyormuş. Mutlaka isme hitap ediyormuş.
Şimdi bir yutkun ve dur. 50 bin nüfusa sahip bir Üniversitenin Rektörüsün.
An oluyor gün yetmiyor.
Şimdi elini vicdanına koy ve yanıt ver; seni tanımadığın bir numara arıyor, kim olduğu belli değil ya açıp konuşuyorsun ya sonra geri arıyorsun..
Bunu kaçımız yapabilir..
Şaşırtıcı değil mi ?
Telefon ve mesaj meselesi beni çok şaşırttı; hatta hayret ettim..
YAZARLAR
Yayınlanma: 01 Temmuz 2019 - 15:08
Benim kırmızı çizgim Adalet ve liyakat diyor
Birkaç gün önceydi; Çomü’nün yeni patronu Prof
YAZARLAR
01 Temmuz 2019 - 15:08
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir