Beyin, sinir sisteminin merkezidir. İnsanın tinsel düşünme ve temel (sindirim, solunum vb.) bütün yönetimi beyinde olup biter. Bütün duyumlar beyinde toplanır ve orada işlenir, yorumlanır, birleştirilir. Bütün duyumlar kendisinde toplandığı halde beynin kendisi duygulu değildir, dokunulunca acımaz. Beynin çeşitli noktaları hafif elektrik akımıyla uyarılarak ne işe yaradıkları saptanmıştır. Örneğin belli bir noktanın uyarılması bir anının hatırlanmasını, başka bir noktanın uyarılması bir sesin işitilmesini, daha başka bir noktanın uyarılması bir ışığın görülmesini sağlar. Omurgalı hayvan, beyni gelişerek insanlaşmıştır. Beynin gelişmesi, el-dil diyalektiğiyle gerçekleşmiştir.
Canlı örgenlikte hayvansal yaşam döneminin değişik çevrelere uyarak yaşamı sürdürme zorunluluğundan oluşan beyin, hayvansal yapıda, morfolojik bir evrimle değil, işlevsel yeteneklerin çoğalması ve ilerlemesiyle gelişmiştir. Düşünme ve düşünce insan örgenliğinde gelişen beynin fonksiyonudur.
Demek ki doğa tarihinin belli bir aşamasında meydana gelen ve gene belli bir aşamasında gelişip düşünebilen beyin ikincildir ve doğadan önce bir beyin tasarımlamak metafizik hayalcilikten başka bir şey değildir. Doğanın ve özdeğin birinciliği, beynin ve bilincin ikinciliği felsefenin, iki büyük dünya görüşünü (idealizm ve materyalizm) birbirinden ayıran temel sorunudur.
Düşünme ve düşünce sadece insan örgenliğine özgüdür. Bir ağaç, bir taş düşünemediği gibi, insandan başka hiç bir canlı örgenlikte bilinçsel belirtiler yoktur. İnsan örgenliğinde de beyinden başka hiç bir örgen düşünemez. Ne var ki beyin, bir düşünme örgeni olduğu halde, kendi başına en küçük bir düşünce bile oluşturamaz. Düşünme ve düşünceyi oluşturan, beyinde toplanan sinirler aracılığıyla dış dünyadan gelen ve beyinde yansıyan işlemlerdir. Düşünce, dış dünyanın, özdeksel ve nesnel gerçeğin bir yansısıdır. Beynin yapısı ve işleyişi alanındaki bulgular, metafizik ve idealist ruh tasarımını da kökünden yıkmıştır.
İnsan ölüp özdeksel beden beyin örgeniyle birlikte yok olunca insanın bilinci ve ruhsal yaşamı da yok olur. Ruhun bedensiz yaşayabileceğini söylemek, kara kedinin kara rengini odada bırakarak dışarı çıkabileceğini söylemekten farksızdır. İnsan beyni, sinirler ve omurilik sayesinde merkezî sinir sistemini kontrol eder, çevresel sinir sistemini yönetir ve hemen hemen insanın tüm işlevlerini düzenler. Kalp atışı, soluk alma ve sindirim gibi istemsiz eylemler, otonom sinir sistemi yoluyla farkına varmadan beyin tarafından yönetilir. Düşünce, mantık ve soyutlama gibi daha karmaşık zihinsel eylemler ise bilinçli olarak beyin tarafından yönetilir. İnsan beyni ortalama 1,5 kg ağırlığındadır. İnsan beyninde yaklaşık 86 milyar nöron vardır.
Muhtemelen hiç birimiz gün içerisinde beynimiz ile ilgili bir şey düşünmüyoruz, bunun sebebi çok açık çünkü onu gözümüz ile göremiyoruz. Mesela kilo almaya başladığımızı aynaya baktığımızda anlayabiliyorken veya yüzümüzde kırışıklıkları gözle görebiliyor ve hemen bir çözüm arayabiliyorken konu beynimize geldiğinde sorunu gözle göremediğimizden fark etmemiz çok daha uzun zaman alabiliyor. Beynimiz oldukça yumuşak bir yapıya sahipken kafatasımız bir o kadar sert yapıdadır. Beyin sarsıntıları ve hatta en ufak kafa travmaları bile hayatımızı mahvedebilir. Bu nedenle beynimizi darbelere karşı korumak adına elimizden geleni yapmalıyız.
Vücudumuza toksin yüklü ürünleri almaktan kaçınmalıyız. Bu ürünler beyninizde toksin birikmesine sebep olabilir. Sigara ve alkol gibi beyinde uyuşturucu etki oluşturan ürünleri tüketmekten herkes kaçınmalıdır. Aşırı kafein tüketimi, kimyasal içerikli temizlik ürünlerinin kullanımı, kimyasal içerikli kişisel bakım ürünlerinin kullanımı ve aşırı ilaç tüketimi gibi çeşitli durumlar da beyinde toksin birikimine sebep olur. Hemen hemen bütün vücudumuzu kontrol eden aklımız ve ruhumuz ile sıkı sıkıya bağlı olan beynimizi çok iyi korumalıyız.
YAZARLAR
Yayınlanma: 15 Ekim 2021 - 09:18
Beyin
Beyin, sinir sisteminin merkezidir
YAZARLAR
15 Ekim 2021 - 09:18
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir