Çanakkale ağaçlarını kaybetti ama içme suyuna sahip çıkmak istiyor. Kirazlı’da nöbetler başladı. İçme suyuma dokunma diyor kentin duyarlı sakinleri. Öncüleri de kendilerini doğaya adamış çevre gönüllüleri. Kent Konseyi Çevre Meclisi Başkanı Pınar BİLİR ile başlayan hareket büyüyerek etkin olma yolunda ilerliyor. Çanakkale halkının içme suyu altın madenlerinde ki altın çıkartma yöntemleri yüzünden tehdit altına girdiğinden beri Belediye Başkanı Ülgür GÖKHAN başta olmak üzere CHP milletvekilleri ve Çanakkale halkı bu işin üzerine gittiler ve özellikle de Atik Hisar önünde yaptıkları basın açıklamaları ile konuyu gündemde tutmaya çalıştılar.
Bir iddia var ki, çok vahim. Türkiye’nin altın rezervlerini Kanada’da düzenlenen bir fuarda tüm dünyaya pazarlamışız. Anlamak mümkün değil. Ülkemizin maden yataklarını yurt dışı işletmelere ihale etmek nasıl bir kafa yapısı algılayamıyorum. Madenleri toprak üzerine çıkarmak ve işlemek ya da ham haliyle satışını yaparak ülkenin zenginleşmesini sağlamak varken nasıl olur da bu büyük fırsat yabancıların eline verilir? Nasıl olur da bu savunulur?
Bir de ÇED var ki, akıllara zarar. Çevresel Etki Değerlendirmesi adı altında bölge ile ilgili bir rapor hazırlayarak maden için uygunluk belgesi veriyor. Ben ÇED raporuna göre Türkiye’nin her yerinin madencilik ve enerji üretimi alanında uygun olduğunu görmekteyim sürekli olarak. Türkiye’nin en güzel koyları, tek fiyortumuz… Termik santral ve nükleer santral tehdidi ile karşı karşıyalar. Üstelik ÇED raporları ile. Bu Çevresel Etki Değerlendirmesi nasıl yapılıyor merak etmekteyim. Sanki raporlar; “parayı veren düdüğü çalar” prensibi ile düzenleniyor gibi diyeceğim ama bu da ağır kaçar ispatlanamayacağı için. Ancak bu raporları düzenleyenler bilmeliler ki halk yavaş yavaş ÇED raporlarından iğrenmeye başladı.
Bir de bu yabancıların Türk ortakları var. Onlar da bu kirli oyunun içinde yer alıyorlar. Hiç yakışmıyor vatan evladına halkın karşısında yer almak. Halk istemiyor, tehdit altında yaşamak istemiyor halk. Üstelik ülke ekonomisine hiçbir katkısı olmayan yöntemlerle ihale edilmiş bu madencilik sektöründen kurtulmak istiyor halk. Çanakkale’nin Atik Hisar’dan başka içme suyu havzası var mı? Ben mi bilmiyorum var da? Niçin bu ısrar? Halk korku ile yaşamak istemiyor. Onkoloji servisleri tıklım tıklım. Yaş ortalaması kentimizde atmışlara indi. Kentimizi seksenli yaşlarında dipedinç vaziyette turistik ziyarete gelenler bizim ellili ya da atmışlı yaşlarında ki halkımızdan çok çok iyi durumdalar sağlık açısından. Niye?
Geçen bir Çin’li turist ile sohbet ettik. Yetmiş iki yaşında ama karşımda öğle saati dört bira yuvarladı. Hem de koca bir hamburgerle. Emekli olmuş ülkesinde ve diyor ki; “bizde devlet emeklilerine senede bir kez turistik gezi için ödeme yapar, biz de o parayla çeşitli ülkeleri gezeriz ve gördüklerimizi döndüğümüzde yetişen nesillerimize anlatırız. Bizim kültürümüz ile değişik kültürleri karşılaştırırız ve çocuklarımızın kültürlerine sahip çıkmalarını sağlamaya çalışırız”.
Bize bu şansı vermeyen devlet büyüklerimiz, ülkenin kaymağını yabancılara yedirmekten bıkmadılar.
YAZARLAR
Yayınlanma: 30 Temmuz 2019 - 11:30
Bıkmadılar
Çanakkale ağaçlarını kaybetti ama içme suyuna sahip çıkmak istiyor
YAZARLAR
30 Temmuz 2019 - 11:30
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir