Akıllardan asla çıkmayan, kulaklarımızın ilk defa sevgili Zeki Müren tarafından dinlediği bir eser var sıramızda ‘’Bir Demet Yasemen…’’
Zeki Müren, musikide kendine ait bir eda, tavır ile yorumladığı ve bestelediği eserleri birçoğumuz severek dinliyoruz lakin Nihavend makamında bestelenen bu kusursuz eserin arkasında bir hikaye yatmaktadır. Alt satıra geçerek bu hikayeyi biraz benim ağzımdan biraz Zeki Bey’in ağzından okuyalım. Zeki Bey’in çok sevdiği ve her daim fasıllar düzenlediği Yakacık’ta bir yaz günü yasemen çiçeklerinden bir demet toplamış, yorgunluğunu dindirmek için evine dönmüştür. Akşamüstü Kartal’dan arabalı vapur ile Yalova’ya geçerek oradan Bursa’da ikamet ettiği evine gidecektir. Güneş batımı yaklaşırken arabası ile vapura giriş yapmak için sıraya giren Zeki Müren’in sağ tarafında kırmızı bir araba dikkatini çekmiştir. Arabanın şoförü çocukluk aşkı olan hanımefendidir. Arka koltukta çocuklar ve yanında bir beyefendi oturmaktadır. Çocukluk aşkı evlenmiş ve eşi ile başka bir dünyaya ait olduğunu anlamıştır. Zeki Müren, Arslan Mengüç’e verdiği röportajda o anı şu şekilde anlatmıştır: ‘’Bir an onun ile göz göze geldik. İşte o sırada, lise çağlarımda onun için topladığım yasemen çiçekleri geldi aklıma. Onlar ilk aşkımın çiçekleriydi. Yol boyunca hep onu düşündüm. Vapurumuz Yalova’ya vardığında, daha sonra dillerden hiç düşmeyecek olan o meşhur nihavend şarkımı bestelemiştim.’’ Sanatkarlar o kadar duygu dolu insanlar ki anlık yaşanmışlıklarını sayfalarca kağıda güfte ve beste olarak dökebilecek kabiliyettedirler. Ne var ki birçok zenginlik, değer ortadan kaybolduktan sonra kıymete binilmiştir. Bu nadide eserin sözlerini birkez daha hatırlayalım ve bu duygu dolu hikaye ile ruhumuzda birleştirelim. Bir demet yasemen
Aşkının tek hatırası
Bitmiyor ayrılık
Dinmiyor gönlümün hicran yarası
Ağlasam inlesem
Silinmez bahtın karası
Zeki Müren, musikide kendine ait bir eda, tavır ile yorumladığı ve bestelediği eserleri birçoğumuz severek dinliyoruz lakin Nihavend makamında bestelenen bu kusursuz eserin arkasında bir hikaye yatmaktadır. Alt satıra geçerek bu hikayeyi biraz benim ağzımdan biraz Zeki Bey’in ağzından okuyalım. Zeki Bey’in çok sevdiği ve her daim fasıllar düzenlediği Yakacık’ta bir yaz günü yasemen çiçeklerinden bir demet toplamış, yorgunluğunu dindirmek için evine dönmüştür. Akşamüstü Kartal’dan arabalı vapur ile Yalova’ya geçerek oradan Bursa’da ikamet ettiği evine gidecektir. Güneş batımı yaklaşırken arabası ile vapura giriş yapmak için sıraya giren Zeki Müren’in sağ tarafında kırmızı bir araba dikkatini çekmiştir. Arabanın şoförü çocukluk aşkı olan hanımefendidir. Arka koltukta çocuklar ve yanında bir beyefendi oturmaktadır. Çocukluk aşkı evlenmiş ve eşi ile başka bir dünyaya ait olduğunu anlamıştır. Zeki Müren, Arslan Mengüç’e verdiği röportajda o anı şu şekilde anlatmıştır: ‘’Bir an onun ile göz göze geldik. İşte o sırada, lise çağlarımda onun için topladığım yasemen çiçekleri geldi aklıma. Onlar ilk aşkımın çiçekleriydi. Yol boyunca hep onu düşündüm. Vapurumuz Yalova’ya vardığında, daha sonra dillerden hiç düşmeyecek olan o meşhur nihavend şarkımı bestelemiştim.’’ Sanatkarlar o kadar duygu dolu insanlar ki anlık yaşanmışlıklarını sayfalarca kağıda güfte ve beste olarak dökebilecek kabiliyettedirler. Ne var ki birçok zenginlik, değer ortadan kaybolduktan sonra kıymete binilmiştir. Bu nadide eserin sözlerini birkez daha hatırlayalım ve bu duygu dolu hikaye ile ruhumuzda birleştirelim. Bir demet yasemen
Aşkının tek hatırası
Bitmiyor ayrılık
Dinmiyor gönlümün hicran yarası
Ağlasam inlesem
Silinmez bahtın karası