Bugün sizlerle "EMEKLİLER ÇANAKKALE MECLİSİ" Aktivistlerinden Emine PEHLİVAN arkadaşımızın bir yazısını paylaşıyorum...Kendisine teşekkür ediyorum...
Diyorlar ki, "en kötü örgütlenme örgütsüzlükten daha iyidir." Ama bir şeyler yanlış gidiyor. Örgüt, bir başkan ve yönetim kurulundan oluşuyor. Örgüt üyeleri veya temsil ettikleri sınıf hakkında kararlar alıyorlar. Üyelere sadece bunlara uymak kalıyor. Yönetimin yetersiz olduğunu düşünenlerse ayrı bir grup oluşturuyor. İçlerinden birkaç kişi yine kararlar alıp eleştirilere başlıyor. Diğer seçimde yönetime geçip o yanlışları düzeltme adına. Ama bir şeyler yanlış gidiyor. Seçim delege ile oluyor. Delegeler telefonlarla aranıp ikna edilmeye çalışıyor. ""Yönetimdeki arkadaşlar böyle, ama size içyüzünü göstermiyor. Asıl amacı bir siyasi partide yönetime girmek"" deniyor. Amacımıza uygun davranılmıyor deniliyor. Hatta o kadar ileri gidiliyor ki, ""sen bilmiyorsun şurada şunları yaptı. Ailesi böyle" gibi söylemlerle belden aşağı vuruluyor. Aslında ne deniliyor biliyor musunuz? Sen anlamıyorsun o kadar safsın ki değerlendirme yapamıyorsun. Ben senin yerine düşünüp nereye oy vermeni istiyorsam oraya oy verirsin "diyor. Senin ya milliyetçilik duygularına vurgu yapıyor ya da toplumun kabul edemeyeceği davranışları öne sürüp etkilemeye çalışıyor.
Bir şeyler yanlış gidiyor. Aslında sen üye olarak yoksun ve varmış gibi yapıp seni yönlendirmeye çalışıyor. "Beni başına seç ben senin yerine karar veririm "diyor. Evet bir şeyler yanlış gidiyor. Tüzük hazırlanışında üye yok. Belki tüzük üyelerin hoşuna gidecek tarzda yazılıyor ama uygulamada bazı sıkıntılar çıkıyor. Üyenin düzeltme fikri yok. Yönetimce alınan kararlarda fikri yok. Basın açıklaması yapılacak, içeriği konusunda bilgi sahibi değil. Basın açıklamasında ki konuya katkısı yok ama "sen basın açıklamasına gel." diyor. Diyelim gittin orada da gruplaşmalar olmuş. Kim kimin yanında bir güç gösterisi. Bir şeyler yanlış gidiyor.
Delege sistemini ve orada oynanan oyunları biliyoruz. Yönetimden memnun değilsek bekliyoruz ki yeni biri gelsin ona sarılalım. Bazen geliyor, hemen ona koşuyoruz sonunda hayal kırıklığı. Bir şeyler yanlış gidiyor.
Birileri bir şeyler anlatıyor. Doğrudan demokrasi diye heyecanlanıyoruz. Delege yok, başkan yok, yönetim yok. Diğer sistemden rahatsız olanlar etrafına gelip öğrenmeye çalışıyor. "Nasıl meclis mi karar verecek. Ya kargaşa olmaz mı" gibi sorular.
Neden olmasın? Yaşadığımız sistem de sen yoksun. Birileri karar veriyor, beğenmediğinde yine birileri gelsin düzeltsin diyoruz. Oysa sistem iyi niyetlileri bile bozuyor. Bu sitemi yıkıp her üyesinin karar alma, öneri getirme, her gittiği yerde kendi inisiyatifini kullanıp arkadaşlarına bu örgütü anlatsa. Yönetim yerine yürütme olmasa. Üyelerin kararlarını uygulamada yürütme görevli olsa. Yürütme de de sınırlar olmayıp her “bende çalışırım" diyen yürütme de olsa. Yürütme de ki arkadaşların koltuğu ısınmadan iki yılda bir değişse. Her çıkan sorunda o konu ile ilgili çalışma grupları oluşsa ve ben varım diyen arkadaşlar görev alsa. Sizce iktidar kavgası çıkar mı? Çıkmaz. Çünkü iktidar yok. Daha doğrusu iktidar her üye.
Aaaa nasıl olacak gibi sözler duyar gibiyim. Neden olmasın? Her mahalle ve köyde yürütmeler kurulsa, her yürütmeden bir kadın bir erkek koordinasyona girse, kişiler geleceği için kendi kararlarını verse…NEDEN OLMASIN Emekliler Türkiye Meclisi'ne gelseniz orada düşüncelerinizi anlatsanız. Belki bir başka üyemiz kafanıza takılana cevap verecektir. Burada çözüm yürütme değil, yine siz olacaksınız. GELİN BERABER ÇALIŞALIM. DÜŞÜNÜN BAŞARILI OLDUK. ÖRNEK OLUR DİĞER ÖRGÜTLERİ DEĞİŞTİRİRİZ. BELKİ DE DÜNYAYI DEĞİŞTİRİRİZ.
YAZARLAR
Yayınlanma: 18 Kasım 2022 - 08:51
Bir şeyler yanlış gidiyor ve çözüm biziz
Bugün sizlerle "EMEKLİLER ÇANAKKALE MECLİSİ" Aktivistlerinden Emine PEHLİVAN arkadaşımızın bir yazısını paylaşıyorum
YAZARLAR
18 Kasım 2022 - 08:51
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir