Çanakkale’nin tanınan simalarından, Mimar İsmail Erten, son günlerde gündem olan Bozcaada’da ev kiralarının yüksekliği ve tarımsal faaliyetin yok edilmesi üzerine sosyal medya hesabından bir açıklama yaparak bunların sebebinin her şeyi yok eden vahşi turizm olduğunu söyledi.
Geçtiğimiz gün sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Bozcaada’da hakim olan turizm anlayışını eleştiren, Çanakkale’nin sevilen isimlerinden İsmail Erten, “Son yıllarda yerel medya, ulusal medya ve sosyal medyada Bozcaada meselesi gündeme düştü... Ev kiralarının yüksekliği, kışları boş kent, günlük gel git e bağlı niteliksiz kamu hizmetleri, metalaşan mekanlar, tarım alanlarını önce 2. konut olarak tüketen şimdi de pansiyonculuğa öykünen "bağ evi" yapılaşması, şarapçılık ve tarımsal faaliyetlerin yok oluşu, esnaf kültürünün, çarşının yok oluşu, marka kent teranesiyle pompalanan arsa spekülasyonu, yapı rantı ve her şeyi yok eden vahşi turizm... Tüm bu durum yaşanırken, Bozcaada'nın yaşayanları, yerlileri, yağmaya katılarak buraya sonradan gelip biz buranın sahibiyiz havasındakiler, siyasetçiler, yöneticiler, yapıları arsaları pazarlayan, uygulayan, tasarlayan rant ve spekülasyon kurgulayanlar, kurumlar, kurullar, korumacılar, koruma karşıtları, turizmin bilgisiz yüzleri, sermayenin "marka" iş görücü pazarlamacıları... Hepiniz bu yarattığınız canavarın oluşum sürecinin baş aktörleri olduğunuzu unutarak laf söylemeye kalkıyorsunuz, yapmayın etmeyin suçu başkasında aramayın... Şimdi de diyeceksiniz ki, boş ver eleştirmeyi, sorunu çözelim... tamam da sen önce 1990’dan beri hızlanan ve 32 yılda yarattığın bu ucubenin sorumlusu olduğunu bir kabul et... bir özür dile, güncel deyimle hata, eksik, yanlış ve suçlarınla bir helalleş, gerisi kolay...” ifadelerini kullandı.
Geçtiğimiz gün sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Bozcaada’da hakim olan turizm anlayışını eleştiren, Çanakkale’nin sevilen isimlerinden İsmail Erten, “Son yıllarda yerel medya, ulusal medya ve sosyal medyada Bozcaada meselesi gündeme düştü... Ev kiralarının yüksekliği, kışları boş kent, günlük gel git e bağlı niteliksiz kamu hizmetleri, metalaşan mekanlar, tarım alanlarını önce 2. konut olarak tüketen şimdi de pansiyonculuğa öykünen "bağ evi" yapılaşması, şarapçılık ve tarımsal faaliyetlerin yok oluşu, esnaf kültürünün, çarşının yok oluşu, marka kent teranesiyle pompalanan arsa spekülasyonu, yapı rantı ve her şeyi yok eden vahşi turizm... Tüm bu durum yaşanırken, Bozcaada'nın yaşayanları, yerlileri, yağmaya katılarak buraya sonradan gelip biz buranın sahibiyiz havasındakiler, siyasetçiler, yöneticiler, yapıları arsaları pazarlayan, uygulayan, tasarlayan rant ve spekülasyon kurgulayanlar, kurumlar, kurullar, korumacılar, koruma karşıtları, turizmin bilgisiz yüzleri, sermayenin "marka" iş görücü pazarlamacıları... Hepiniz bu yarattığınız canavarın oluşum sürecinin baş aktörleri olduğunuzu unutarak laf söylemeye kalkıyorsunuz, yapmayın etmeyin suçu başkasında aramayın... Şimdi de diyeceksiniz ki, boş ver eleştirmeyi, sorunu çözelim... tamam da sen önce 1990’dan beri hızlanan ve 32 yılda yarattığın bu ucubenin sorumlusu olduğunu bir kabul et... bir özür dile, güncel deyimle hata, eksik, yanlış ve suçlarınla bir helalleş, gerisi kolay...” ifadelerini kullandı.