Çanakkale Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürü Göksel Koyuncu, Çanakkale Belediyesinin Youtube kanalında yayınlanan Tohumdan Toprağa programının konuğu oldu. Burada Tohum Sandığı ile Park ve Bahçeler Müdürlüğünün faaliyetleri hakkında açıklamalarda bulunan Koyuncu, üretilen atalık tohumların Çanakkale toprağını tanıdığını, vücudumuzun ise o buğdayı tanıdığını vurguladı.
Çanakkale Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürü Göksel Koyuncu, Çanakkale Belediyesinin Youtube kanalında yayınlanan Tohumdan Toprağa programına konuk oldu. Burada açıklamalarda bulunan Koyuncu, “Bizim en büyük amaçlarımızdan biri pasif yeşil alanları zaman içinde aktif yeşil alana çevirmek. Bunun örneği Sigorta Hastanesinin orada bir ağalandırma sahamız vardı. 1994-1995 yıllarında dikmiştik. Şimdi ağaçlar büyüdü, hatta ciddi bir yangın tehlikesi geçirdi. Onları da yaşattık. Şimdi orada güzel bir parkımız oluştu. Amacımız hep dediğimiz gibi kişi başına düşen yeşil alanı 10 metrekarenin üzerine çıkarmak. Avrupa şehirlerinde görüyoruz, duyuyoruz, kişibaşına 30-40 metrekare yeşil alanlar var. Yapabildiğimiz kadar kaliteli, sürdürülebilir yeşil alanları arttırmak.” dedi.
Pek çok yerel tohumun üretimlerini yaptıklarını belirten Koyuncu; “Karakılçık, Akbaşak ve sarı buğday çeşitlerinin dikimine devam ediyoruz. 93 bin metrekare bir alanda bunların dikimlerini yaptık. Bunlar bizim aslında arsalarımız veya henüz işlem yapmadığımız yeşil alanlarımız. Boşta bırakmayıp hem ekonomiye kazandırmaya çalışıyoruz hem de bu atalık çeşitlerimizi tohumunu canlı tutup, performansını yüksek tutmaya çalışıyoruz. Gübre ve ilaç fiyatlarının ne kadar yükseldiğini, tarım yapmanın ne kadar zor olduğunu görüyorsunuz, arkadaşlarımız bu atalık çeşitlerden belli gübre ve ilaçlama denemeleri yaparak, en ekonomik nasıl üretilebilir araştırıyorlar. Geçen yıl 40 üreticiye tohumluk buğday verdik. Onlar da çevrelerindeki tarlalarda bunları ekerek değerlendirdiler. Hem Karakılçık hem Sarı Buğday aranan tohumlarımızdan oldu. Bunların tüketimdeki payını arttırmaya çalışıyoruz açıkçası. Binlerce yıldır bizim toprağımızda yetişen, bizim genlerimize uygun ürünler bunlar. Dolayısıyla insan vücuduna daha yararlı olduğunu düşünüyoruz. Buğday bizim toprağımızı tanıyor, vücudumuz o buğdayı tanıyor.” şeklinde konuştu. “KARASAKIZ BAKLASI CİDDİ BİR İHRACAT ÜRÜNÜYDÜ”
Buğdayların yanında en önemli ürünlerin arasında Sarı Nohut ile Karasakız Baklasını sayan Koyuncu; “Buğdayların yanında çok aranan bir bakliyat çeşidimiz var bizim: Sarı Nohut. 15 dekarda bu sene onun dikimini yaptık. Geçen seneden aldığımız tohumluğu ürettik. Bunu da isteyen çiftçilerimize dağıtacağız. Bu da çok önemli bir çeşit. Tohum Sandığı birimimizle beraber yaptığımız bir şey daha var. Bizim esas çeşidimiz olan Karasakız Bakla ve Sarı Susam. Bunlar Çanakkale’nin ekonomisinde yeri olan türlerdi. Bunlar içinde Coğrafi İşaret almak için çalışmalar başlatıldı. Bu sene onlarla ilgili deneme ekimleri de yapılacak. Eskiden Çanakkale’nin Karasakız Baklası ciddi bir ihracat ürünüydü. Zamanla bu kalktı, pek tercih edilmemeye başladı. Biz hala piyasasının olduğuna inanıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Çanakkale Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürü Göksel Koyuncu, Çanakkale Belediyesinin Youtube kanalında yayınlanan Tohumdan Toprağa programına konuk oldu. Burada açıklamalarda bulunan Koyuncu, “Bizim en büyük amaçlarımızdan biri pasif yeşil alanları zaman içinde aktif yeşil alana çevirmek. Bunun örneği Sigorta Hastanesinin orada bir ağalandırma sahamız vardı. 1994-1995 yıllarında dikmiştik. Şimdi ağaçlar büyüdü, hatta ciddi bir yangın tehlikesi geçirdi. Onları da yaşattık. Şimdi orada güzel bir parkımız oluştu. Amacımız hep dediğimiz gibi kişi başına düşen yeşil alanı 10 metrekarenin üzerine çıkarmak. Avrupa şehirlerinde görüyoruz, duyuyoruz, kişibaşına 30-40 metrekare yeşil alanlar var. Yapabildiğimiz kadar kaliteli, sürdürülebilir yeşil alanları arttırmak.” dedi.
Pek çok yerel tohumun üretimlerini yaptıklarını belirten Koyuncu; “Karakılçık, Akbaşak ve sarı buğday çeşitlerinin dikimine devam ediyoruz. 93 bin metrekare bir alanda bunların dikimlerini yaptık. Bunlar bizim aslında arsalarımız veya henüz işlem yapmadığımız yeşil alanlarımız. Boşta bırakmayıp hem ekonomiye kazandırmaya çalışıyoruz hem de bu atalık çeşitlerimizi tohumunu canlı tutup, performansını yüksek tutmaya çalışıyoruz. Gübre ve ilaç fiyatlarının ne kadar yükseldiğini, tarım yapmanın ne kadar zor olduğunu görüyorsunuz, arkadaşlarımız bu atalık çeşitlerden belli gübre ve ilaçlama denemeleri yaparak, en ekonomik nasıl üretilebilir araştırıyorlar. Geçen yıl 40 üreticiye tohumluk buğday verdik. Onlar da çevrelerindeki tarlalarda bunları ekerek değerlendirdiler. Hem Karakılçık hem Sarı Buğday aranan tohumlarımızdan oldu. Bunların tüketimdeki payını arttırmaya çalışıyoruz açıkçası. Binlerce yıldır bizim toprağımızda yetişen, bizim genlerimize uygun ürünler bunlar. Dolayısıyla insan vücuduna daha yararlı olduğunu düşünüyoruz. Buğday bizim toprağımızı tanıyor, vücudumuz o buğdayı tanıyor.” şeklinde konuştu. “KARASAKIZ BAKLASI CİDDİ BİR İHRACAT ÜRÜNÜYDÜ”
Buğdayların yanında en önemli ürünlerin arasında Sarı Nohut ile Karasakız Baklasını sayan Koyuncu; “Buğdayların yanında çok aranan bir bakliyat çeşidimiz var bizim: Sarı Nohut. 15 dekarda bu sene onun dikimini yaptık. Geçen seneden aldığımız tohumluğu ürettik. Bunu da isteyen çiftçilerimize dağıtacağız. Bu da çok önemli bir çeşit. Tohum Sandığı birimimizle beraber yaptığımız bir şey daha var. Bizim esas çeşidimiz olan Karasakız Bakla ve Sarı Susam. Bunlar Çanakkale’nin ekonomisinde yeri olan türlerdi. Bunlar içinde Coğrafi İşaret almak için çalışmalar başlatıldı. Bu sene onlarla ilgili deneme ekimleri de yapılacak. Eskiden Çanakkale’nin Karasakız Baklası ciddi bir ihracat ürünüydü. Zamanla bu kalktı, pek tercih edilmemeye başladı. Biz hala piyasasının olduğuna inanıyoruz.” ifadelerini kullandı.