Roma döneminde, Bursa’da 40 ve 112 yılları arasında yaşayan Hatip DionKhrysostomos’un,hitabet gücü yüzünden Khrysostomos lakabını aldığını ve bu lakabın manasının “Altın Ağızlı” olduğunu biliyor muydunuz?
BU SOKAKTA KONUŞURKEN DİKKAT
Bu sokakta konuşmanın adabına ilişkin kurallar var. Sokak Samsun’un en eski yerleşim yerlerinden olan Ulugazi Mahallesi’nde Adıgüzel Sokak. Burada yüksek sesle konuşmak, köşe başında sohbet etmek yasak. Mahalle sakinlerinden şikayet gelince, muhtarlık bu önlemi almış. Herhalde bu anlamda bu sokak tektir.
AĞLIYORLARSA, KARARLI KONUŞUN
Birçok çocuk gördüm ki ağlama silahını kullanarak velilerini muma çevirmişler. Psikologlardan edindiğim bilgiler neticesinde birkaç paylaşım yapmak isterim. Evvela çocuğunuz ağlayarak bir şey istediğinde almayın ki, ağlamanın bir işe yaramadığını anlayabilsin. Ağlamaya başladığında kızmak, bağırmak veya cezalandırmak yerine çocuğunuzu sakinleştirin ve ağlamaya devam ederse hiçbir şey almayacağınızı kesin bir dille ifade edin.Emir vererek konuşmaktan vazgeçin. Bu çocuğunuzu daha da kışkırtacak ve daha fazla ağlamasına sebep olacak.Hayır demek yerine başka yollara başvurun. Hayır diyerek, inatlaşmaktan başka birşey yapmamış olursunuz.Çocuklarla yapılan alışverişlerde yanınızda getirdiğiniz obje ya da oyuncaklarla onların ilgisi başka yöne çekmeyi deneyin.Alışveriş yaptığınız süre boyunca sakin ve sabırla beklediği için bu davranışını ödüllendirin.
DİLSİZ TAKLİDİ YAPINCA
Çin'in yerel gazetelerinden Zhejiang Daily'nin haberine göre soyadı Zeng olan adam, 2005'te yaklaşık 76 dolarlık (500 yuan) kira konusunda anlaşamadığı karısının amcasını öldürmüş. Eylemini gizlemek adına 12 yıl boyunca dilsiz taklidi yaparak konuşmadan yaşamış. Enteresandır bu taklit konuşma yetisini yitirmesine sebep olmuş.
EKRANA BAKMAK KONUŞMAYI GECİKTİRİYOR
Nöroloji uzmanlarının araştırmalarına göre en geç üç yaşına kadar konuşma gelişimini tamamlaması gereken çocuklarda dil ve konuşma bozukluklarının en önemli sebepleri arasında, çocukların dijital ekranlara maruz bırakılması geliyor.Televizyon tablet, telefon gibi elektronik cihazların ekranlarındaki hızlı akış, bu dönemdeki çocukların algı ve analiz edebilme kapasitesinin çok üzerinde. Çocuklar gördüklerini algılamaya çalışırken çok fazla çaba sarf eder ve bu durum geri kalan dünyaya algılarını ve duygularını kapatmasına neden olur. Bir çocuğun 18. ayda hiç kelimesi yoksa, iki yaşında iki kelimeli bir cümle kuramıyorsa, üç yaşında normal bir cümle kuramıyor veya hiç konuşmuyorsa, anlaşılmaz konuşuyorsa mutlaka dil problemi ve konuşma gecikmesi açısından incelenmesi gerekiyor. Çözüm çocuğunuzla vakit geçirmenizdir.
İRONİK MESAJ
Oldum olası söylediğim şudur; bir duygu, bir düşünce bilinenden farklı bir şekilde, yaratıcı bir biçimde karşıya aktarıldığı oranda etkili olur. Klasik söylemler sıkıcılıktan başka bir şey vermez. İşte buna bir örnek. Balıkesir’in Ayvalık ilçesine bağlı Cunda Adası’nda seyyar milli piyango satıcısı Resul Halis, üzerine giydiği Milli Piyango yeleğinin arkasına harika bir cümle yazmış. Demiş ki ‘Akrabalarınızı bulamıyor musunuz? Müge Anlı’yı meşgul etmeyiniz. Resul’den bir bilet alın, akrabalarınız sizi bulsun’ İşte budur.
KONUŞURKEN EEE, III DİYORSANIZ
Konuşurken bilinçsizce çıkardığınız sesler, boşlukları doldurmak için kullandığınız gereksiz kelimeler nedeniyle iyi bir konuşmacı olmadığınızı düşünüyorsanız bunlardan kurtulmanın yolları var. Bunlara “dolgu sesler/kelimeler”, “asalak sesler/kelimeler” denir. Çoğunlukla farkında bile olmayız. Bunu engellemek mümkün. Bir arkadaşınızı yanınıza alın. Siz bu sesleri çıkardıkça ellerini çırpsın. Konuşurken kendinizi telefonla videoya çekebilirsiniz. Ne sıklıkta bu tip sesler çıkardığınıza bakın. Bu sesler düşünürken çıkar. O halde düşündüğünüz anda sessiz kalmaya kendinizi alıştırın. Duygularınız üzerine, kelimeleriniz üzerine yoğunlaşın. Stres bu seslerin artmasına sebep olur. O halde dinleyicinize değil söylediklerinize ve faydasına çalışın. Pratik yapın. Lakin az miktar dolgu ses faydalıdır. Sizi doğal gösterir. Ben bu sayede birçok kişide bu tip sesleri yenebildim.
MEKKE VE HİTABET
Mekke, bir hitabet mekanıdır. Araplar arasında, kısa hikâye, atasözleri ve geçmişe ait destansı rivayetler yaygındı. Bunların içerisinde şiir ve hitabet çok gelişmişti. Mekke bunun merkeziydi. Mekkeliler bu hususa çok önem verirdi. Çocuklarını genç yaştan itibaren hitabete alıştırırlardı. Çünkü toplum içinde hatip olan kimse ya şairden hemen sonra veya aynı düzeyde kabul görürdü. Hitabetin konusu şiirde olduğu gibi genelde kahramanlık, cömertlik, düğün, nişan, taziye, kabile hayatı, kabileler arasındaki ikili ilişkiler, övgü ve yergi idi. Birçok bölgeden hac maksadıyla Mekke’ye gelen ve hac mevsiminde kurulan Mina, Mecenne, Zülmecaz ve Ukaz gibi büyük panayırları ziyaret eden insanlar, bu sayede şiir ve hitabet yarışmalarının düzenlendiği ve birinci gelen eserlerin altın suyu ile yazılıp Kâbe duvarına asılarak ödüllendirildiği Arap kültür muhitini teneffüs imkanı bulmuşlardır.
YAZARLAR
Yayınlanma: 07 Ocak 2020 - 10:31
Bunu biliyor muydunuz?
Roma döneminde, Bursa’da 40 ve 112 yılları arasında yaşayan Hatip DionKhrysostomos’un,hitabet gücü yüzünden Khrysostomos lakabını aldığını ve bu lakabın manasının “Altın Ağızlı” olduğunu biliyor muydu
YAZARLAR
07 Ocak 2020 - 10:31
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir