Sigara içiyor musunuz? Ben içiyorum. Aslında, tam olarak ifade etmek gerekirse sanırım sigara beni içiyor. Bazen sorarlar cemiyet halindeyken, birisi cebinden bir sigara paketi çıkarır ve uzatır bana; “sigara kullanıyor musunuz?”. Cevabım hep aynıdır; “hayır, hiç beceremedim, hep o beni kullanıyor”.
Bazı tuhaf alışkanlıklarımız var hayatta. Hiçbir faydası olmayan, hatta zararı bulunan alışkanlıklar. Sigara tüketimi de bunlardan biri. Aslında tarihçesini birkaç kez bu satırlarda yazmıştım, saçma sapan bir gelenek ama ne gelenekse artık, toplumların sebepsiz alışkanlığı haline gelmiş.
Birkaç kez denedim bırakmayı. Hatta bir keresinde tam iki yıl içmedim, bir kez de altı ay… Nafile, gel gör aynı dert başta. İmreniyorum içmeyenlere, sigara ile işi olmayanlara, bırakmayı becerebilmişlere. Ben başaramadım.
Bazen böyle oluyor, her türlü zararını bilmenize rağmen birçok şeyden uzak duramıyorsunuz. İlla ki hayatınızın bir ucundan yakalıyor sizi ve sarmalı içerisinde yoğrulup gidiyorsunuz akan zamanla beraber malum kadere.
Aslında Hintliler bu işi bir nebze çözmüşler. Bölmüşler vücudu yedi tekerleğe. O tekerleklerin dönmesini sağlayan madenleri, renkleri, iklimsel olayları, tabiatın dokunuşlarını falan belirlemişler ve vücutlarında var olduğunu saptadıkları o tekerleklerin dönmesini sağlayarak tüm dünya halklarından daha farklı bir hayat sürmeyi başarmışlar. Günümüzde de o durumdalar. O tekerleklere de Sanskritçe tekerlek demek olan ÇAKRA diyerek adlandırmışlar. Hayatın saçmalıklarından arınmanın basit yöntemlerle olabileceğini düşünüp uyguluyorlar.
Gerçekten bu kadar basit mi? Yani, gün içerisinde yapılan bir takım kısa ve basit egzersizler, şarkı söylemeler, doğa içerinde zaman geçirmeler falan… Bunlar insanın hayatını kolaylaştırabilir mi? Eğer öyle ise bu para denen illet değiş tokuş aracı sorunu nasıl aşılacak? Hindistan halkı bu sorunu aşabilmiş mi? Kök çakrayı açmak için kırmızı düşünerek günde on dakika gözleri kapatmak insana para kazandırır mı? Çoluk çocuğun karnı bu yöntemler ya da gidip bir gürgen ağacının gölgesini kucaklayarak, duşta şarkı söyleyip vücuda değen her su damlasında arındığını düşünerek insan ailesinin sofrasına leziz yiyecekler getirebilir mi her gün birkaç kez?
Belki! Ama Hint halkının yaşantısını gördükçe, bunun mümkün olmadığını fark ediyor insan. Ancak Hintliler hep gözüme mutlu insanlar olarak görünmüşlerdir. Yani, sanırım bu çakra açma dedikleri işi günlük hayatlarında uygulayarak en azından zamanın tadına varabilecek enerjiyi yakalıyorlar gibi geliyor bana. Nefes aldıkları için mutlular, yemek yiyebildikleri için mutlular, aile olabildikleri için mutlular, sevebildikleri için ve sevgiyi yaşayabildikleri için mutlular. Birçoğu para için hayatını harcamıyor, eterik bedenlerinde ki tekerleklerin dönmesi, hayatın gerçek manası onlar için. Bu sayede de hayatı doya doya, AN’ların tadına vara vara ve olabildiğince uzun yaşıyorlar.
Bunları niye yazdım? Malumunuz, uzatmalı seçim de bitti ve tıpkı birkaç yıl önce Galatasaray’ın da saçma sapan bir uygulama neticesinde bir sezonda iki kez lig şampiyonu olduğu gibi, Ekrem İMAMOĞLU’da aynı seçimi ikinci kez kazanarak koltuğu bir defa daha hak etti. Ancak, ülkemizin asıl sorunu bu seçim değildi. Özellikle tüketim toplumu haline gelmemizden kaynaklı olarak ekonomimizin neredeyse sıfır noktasına gelmesi bizim sorunumuz. Ancak, bu sorunu yaratan ne yazık ki bizleriz. On yedi senelik bir tek başına iktidarın yanlış politikaları ile üreten toplum yapımız tamamen tüketen toplum yapısına büründü ve bizler aynı yazımın başında belirttiğim gibi, sigaradan uzaklaşamayan ben gibi bu iktidardan uzaklaşamıyoruz.
Ben de kendimce bir öneride bulunmak istedim. Madem ki ülke olarak bu iktidarla yaşamaktan kendimizi alamıyoruz ve madem ki bu iktidar ekonomik sorunlarımıza çözüm bulamıyor, o halde halkımıza devlet olarak ÇAKRA blokajlarını kaldırma seansları düzenlensin. Ekonomi çarkının tekerleğini döndüremiyorsak, bari vücudumuzda ki tekerlekleri döndürelim. Yani bakın, bu kadar Hintli o sefalete rağmen mutluysa, hani biz de neden mutlu olmayalım? Devletin kanalları olur, yandaş medya olur, top yekun hepsi beraber olur… Her gün birkaç seans, değişik çakraların blokajlarını kaldırma çalışmaları…
Ben sadece önermek istedim. Bu satırlarda defalarca ekonomik tedbirler üzerine yazdım, televizyon programlarında söyledim ekonomimizin nasıl düzlüğe çıkacağını ama pek ciddiye alınmadı sözlerim. Hep, doğrusunu ve iyisini onlar bildiler. Bizler bir şeyden anlamaz kişiler olarak kaldık AN’ların içerisinde.
Üretmeden tüketen toplumun ekonomik olarak rahatlaması mümkün değildir, bari efsunla uyuması lüksünü çok görmeyin.
YAZARLAR
Yayınlanma: 26 Haziran 2019 - 11:23
Çakra
Sigara içiyor musunuz? Ben içiyorum
YAZARLAR
26 Haziran 2019 - 11:23
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir