AAAH Çanakkale AAAH !
Dün ormanlarınla, doğallığınla anılırken bugün gözümüze sokulan Rüzgar Tribünleriyle, Güneş Enerjisi tarlalarıyla ve ormanlarımızı en çok tehdit eden taş ocakları, altın madenleri, bakır madenleriyle anılıyor. Siyanür ile zehirlenmeye, suyumuzun tehdit altında olmasına aldırmayan gözü dönmüş şirketler geleceğimizin altını oyuyor.
Çanakkale ormanları, tarım arazileri, dağları, meraları ve temiz havası aç gözlü şirketlerin eliyle yok ediliyor ve gelecekte orman fakiri bir il olma yolunda hızla ilerliyoruz.
Yeraltı zenginliklerimiz talann edilirken aslında talan edilen yalnızca onlar değil; vahşi madencilik ile yer üstü zenginliğimiz ormanlar, doğal yapı ve tarım arazileri de yok ediliyor.
Burası talan edilen, Kaz Dağlarının eteğinde, Çanakkale'nin içme suyu kaynağının hemen üstünde Kirazlı Maden sahası. Destansı mücadele ile kurtarılsa da kazınan toprak kendini yenilemekte çok zorlanıyor.
MADEN OCAKLARI VE ORMAN KATLİAMLARI
Çanakkale’de özellikle Kaz Dağları ve çevresinde açılan altın, bakır ve diğer maden ocakları, orman varlığını büyük ölçüde tahrip ediyor; hatta peç ko noktada etti denilebilir.
Bencil maden şirketlerinin patronları tarafından gerçekleştirilen ağaç kesimleri, yüzlerce hektarlık alanı çıplak bir çöle dönüştürüyor. Özellikle Kaz Dağlarında yapılan madencilik faaliyetleri, yüzbinlerce ağacın kesilmesine ve ekosistemin ciddi zarar görmesine neden oluyor.
Bu tür faaliyetler sadece ağaç kaybına neden olmuyor, aynı zamanda toprağın yapısını bozarak su kaynaklarını kirletiyor ve erozyon riskini artırıyor. Çanakkale'nin zengin biyoçeşitliliği ise bu tahribat karşısında her geçen gün biraz daha yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor.
Canlı popülasyonu yerinden yurdundan edilerek nesli tükenmek üzere olan hayvan türleri geleceğe taşınamıyor. Kötülük içinde yalnızca para kazanma hırsıyla geleceğimiz yok ediliyor.
Bu görsel 2013 yılından Talan edilen, vahşice yok edilen Kirazlı Maden sahası. Yemyeşil ormanlarla kaplı ve ceylanların otlağı. Şimdi canlılar da yerinden yürdundan edilmiş durumda.
TAŞ OCAKLARI VE DAĞLARIN YOK OLUŞU
Bir diğer tehdit unsuru ise kontrolsüz şekilde açılan taş ocakları. Yol ve inşaat projeleri için açılan bu ocaklar, özellikle Gelibolu Yarımadası ve Lapseki civarında yaygınlaşmış durumda. Patlatmalar nedeniyle doğal yaşam alanları yok olurken, bölgede yaşayan birçok hayvan türü de göç etmek zorunda kalıyor. Kaldı ki; göç etmeye zorlanan yalnızca hayvanlar değil; köylüler de meralarını ve topraklarını kaybediyor.
Taş ocaklarından çıkan toz ve atıklar, yalnızca çevreyi kirletmiyorr, aynı zamanda yer altı su kaynaklarını da olumsuz etkiliyor. Çanakkale'nin verimli toprakları ve tarım alanları bu vahşi madencilikten nasibini alan illerin başında geliyor.
Kirazlı Maden sahasının ruhsatlandırma hikayesini anlatan belge. Aslında Çanakkale geçmişten bu güne vahşi ve hırs yüküyle kudurmuş madencilerin gözünü diktiği en önemli yerlerin başında geliyor.
RÜZGAR ENERJİ SANTRALLERİ VE ORMAN KATLİAMI
Temiz enerji kaynağı olarak bilinen rüzgar enerji santralleri (RES), ne yazık ki Çanakkale ormanlarının başka bir düşmanı haline geldi. Son yıllarda artan Res projeleri, geniş orman ve zeytin alanlarının tükenmesine yol açıyor. Özellikle bir yeri işaret etmeye gerek yok: Çanakkale’nin her ilçesinde, beldesinde; turizmde önemli yer tutan adalarda kurulan bu santraller, doğanın dengesi üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor.
Orman içlerine kurulan türbinler, ekosistemi bozarak bölgede yaşayan kuş türleri başta olmak üzere pek çok canlının yaşam alanını ortadan kaldırıyor. Rüzgar enerjisinin temiz bir kaynak olması, çevreye zarar vermeyeceği anlamına gelmiyor. Ağaç kesimi olmadan ve doğaya zarar vermeden enerji üretimi mümkünken, yanlış planlamalar nedeniyle Çanakkale ormanları bu durumdan zarar görüyor ve şehir insanı bu durumdan çok rahatsız.
Sanko Holdingin, Bayramiç - Çan arasında kalan ve Düz Çam olarak anılan ormanları yok ederek rüzgar tribünlerini dikerek bölgede çorak bir yer yarattı. Yüzlerce hektar orman kıyıma uğradı. Orman yerine şimdilerde yeller eserken rüzgar güllerinin pervanesi dönüyor.
Öyle ki; geçmişte destansı Kaz Dağları direnişi ile dünya gündemine giren Çanakkale’nin çevrecileri, ormanlarını ve tarım arazilerini korumak için mücadele edenler çok yoruldu.
GÜNEŞ ENERJİ SANTRALLERİ VE TARIM ARAZİLERİNİN KAYBI
Son yıllarda artan güneş enerji santralleri (GES) projeleri de Çanakkale’deki tarım alanlarını tehdit etmeye başladı. Verimli tarım arazilerine kurulan büyük ölçekli güneş panelleri, toprağın doğal yapısını bozarak bölgenin tarımsal üretim kapasitesini düşürüyor.
Henüz bu konuda bir mücadele olmamasına karşın pek çok tarım arazisi üzerinde gerek kiralama, gerekse satın alma yöntemiyle kurulan Güneş Enerji Santralleri (GES) ekim alanlarını giderek daraltıyor.
Çanakkale - Çan arasında kalan araziler Rüzgar Enerji Santralleriyle kuşatılırken bir yandan da Güneş Enerji Santralleriyle tarım arazileri etkisiz hale getiriliyor. Meralar bir bir köylünen elinden kayıp gidiyor.
Yanlış planlanan GES projeleri, enerji üretimi adına verimli tarım topraklarının yok olmasına yol açıyor. Güneş enerjisi, çevre dostu bir kaynak olsa da, plansız yatırımlar nedeniyle tarım arazilerinin kaybı geleceğimiz açısından büyük bir sorun haline gelmiş durumda.
ÇANAKKALE ORMANLARI VE TARIM ARAZİLERİ TEHLİKE ALTINDA
Çanakkale, geçmişte orman ve tarım bakımından zengin bir il olarak anılırken, bu hızla devam ederse kısa sürede orman ve tarım fakiri bir bölgeye dönüşecek. Ağaç kesimleri, kontrolsüz madencilik ve enerji projeleri doğayı her geçen gün biraz daha geri dönülmez şekilde yok ediyor.
Yetkililerin bu duruma dur demesi, sürdürülebilir projeler geliştirmesi ve orman alanlarını ve tarım arazilerini koruyucu önlemler alması artık bir zorunluluk. Çanakkale'nin eşsiz doğasını ve verimli topraklarını korumak, hem şehrin ekolojik dengesini sağlamak hem de gelecek nesillere sağlıklı bir çevre ve tarım alanı bırakmak adına kritik bir önem taşıyor.
Bu görüntü de çok trajik. Bir altın madeninin neler yapabileceğini göstermesi açısından Fatsa Altın Madeninin doğayı nasıl çoraklaştırdığına dikkat çekmek istedik. Bu görüntü Fatsa Altın Madeninden. Yarı çapı 1.6 km. Ormanın derinliklerinde yaratılan bir çöl.
Çanakkale il olarak hem turizmden, tarımdan önemli bir bay alıyor. Özellikle coğrafi işarete sahip pek çok ürün markası var. Bunlar yıllar içinde kirletilir, zehirlenirse markalarımız anlamsızlaşacak.
BU SEBEPLE
Ormanları ve tarım arazilerini korumazsak, bir gün sadece fotoğraflarda görebileceğimiz bir doğa ve tarım geçmişi ile baş başa kalabiliriz !
Bu habere bir ek daha yapmak gerekirse Çanakkale il olarak yıllardır orman yangınlarının tehdidi altında. Binlerce hektar ormanlık alan yıllar içinde yanarak kül oldu.
Temsili bir görsel; aslında yeşil ile grinin zıtlaşmasını göstermesi açısından önemli. Bir yanda çölleşmiş toprak, bir yandan yeşilin bütün tonları.
Keza Termik Santraller; bizi zehirlerken ormanlarımızı, havamızı ve yediğimiz her şeyi kirletiyor, öldürüyor. Kanser vakaları, hastalıklar hava kalitesinin düşmesiyle tetiklenirken, Çanakkale'nin geleceği karanlık bir sayfa gibi duruyor.
HANiFE ÇETiN






