İngiliz ve Fransız kuvvetleri tarafından Osmanlı askerlerini durdurmak amacıyla kullanılan bu üç ayaklı sivri uçlu çiviler, Türk askerine büyük zarar verdi.
Topuk patlatanlar, savaş meydanına uçaklardan havadan bırakılarak askerlerin cepheye ulaşmasını engellemek için kullanıldı. Her zaman sivri ucu yukarıda kalacak şekilde tasarlanan bu çiviler, nasıl yere düşerse düşsün üstte kalan keskin uçlarıyla Osmanlı askerlerinin ayaklarına büyük zarar verdi. Bu çiviler, gece karanlığında fark edilmediği için özellikle yürüyüş yollarına atılarak binlerce askerin sakatlanmasına, hatta hayatını kaybetmesine neden oldu.
Balık oltası gibi ters çıkıntılarla donatılan sivri uçlar, askerlerin ayakkabılarını delerek topuk kemiklerine kadar ulaştı. Yaralanan askerler, bu çivilerin ayaklarından ancak cerrahi müdahaleyle kurtulabiliyordu. Ancak cephe şartlarında bu çoğu zaman mümkün olmadığından, yaralanmalar kangren ve uzuv kayıplarıyla sonuçlandı.
Topuk patlatanlar, Çanakkale Savaşı’nın fiziksel değil, psikolojik olarak da yıpratıcı boyutunu ortaya koyuyor. Bugün bu çiviler, Çanakkale'deki müzelerde sergilenerek tarihi bir ibret vesikası olarak yerini alıyor. Her biri, savaşın yalnızca silahlarla değil, hile ve tuzaklarla da nasıl yürütüldüğünün sessiz tanıkları olarak ziyaretçilerin karşısına çıkıyor.
Topuk patlatanlar, Çanakkale Destanı’nın ne kadar zorlu şartlar altında yazıldığını hatırlatan en çarpıcı detaylardan biri olmaya devam ediyor.
MUSTAFA AYDIN GÜL


