Çanakkale Tabip Odası, Marmara Denizi’nden sonra Ege’de de görülmeye başlanan ve sonuçları endişeyle takip edile müsilaj sorunuyla ilgili basın açıklaması yaptı. Açıklamada, yaşanan problemin onlarca yıldır denizi kirletmenin, hor kullanmanın, kâr hırsına kurban etmenin bir sonucu olduğu ifade edilerek “10 maddelik acil eylem planı” önerisinde bulunuldu.
[video width="640" height="352" mp4="https://www.canakkalekalem.com/wp-content/uploads/2021/06/Çanakkale-Tabip-Odası-müsilaj-sorunu-için-çağrıda-bulundu-1.mp4"][/video]
Çanakkale Tabip Odası, Mehmet Akif Ersoy Devlet Hastanesi önünde gerçekleştirdiği basın açıklamasıyla müsilaj sorunu için yetkilileri acil göreve çağırdı. Konuyla ilgili yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Bugüne kadar Çanakkale Tabip Odası bünyesinde görev yapmış yönetim kurulları ve Çevre Komisyonları olarak, ilimizdeki, ülkemizdeki ya da dünyanın herhangi bir yerinde yaşanılan tüm çevre sorunlarına taraf olmaya çalıştık. İşte tam da bu sebepten dolayı; suyumuz, toprağımız, havamız böyle iğrenç maddelerle dolmasın, bizi ve nesillerimizin yaşantısını tehlikeye atmasın istedik. Yaptığımız tam manasıyla koruyucu sağlık hizmetiydi, doğa hastalanmasın, insanlar sağlıklı kalsın istedik… Uzmanların açıklamalarından anlamaya çalışıyoruz ki, bu sorun bugünün sorunu değil. Onlarca yıldır denizi kirletmenin, hor kullanmanın, kâr hırsına kurban etmenin bir sonucu. Şimdi de bindiğimiz dalı kestik ve düşüyoruz… Bu yüzden hiç zaman kaybetmeden çok acil olarak hayatımızı, tercihlerimizi ve davranışlarımızı gözden geçirmeliyiz. Çanakkale Tabip Odası olarak müsilaj başta olmak üzere mücadele etmek için 10 maddelik acil eylem planı öneriyoruz:
10 MADDEDE ÇÖZÜM ÖNERİSİ
1. Her konuda olduğu gibi bu konuda da sorunun araştırılması ve çözüm önerileri geliştirilmesi için işin uzmanlarına başvurulmalıdır. Devlet uzmanların ve akademisyenlerin sorunu özgürce inceleyebileceği ve sonuçlarını toplumla sansürsüz bir şekilde paylaşabileceği akademik ortamı anayasal koruma altına almalıdır.
2. Marmara Denizi’nin kirlenmesi sorununu yıllardır uzmanların dile getirdiği; ancak toplumun ve devlet görevlilerinin ısrarla duymazdan geldiği artık herkesin malumudur. Denize karşı sağır kalmanın bedeli musilaj olmuştur. Onlarca yıldır, Türkiye’nin tüm kirli sanayileri ve en büyük şehirlerinin atıkları bu denize boşalmaktadır. Acilen bu deşarj durdurulmalıdır.
3. Bu sorunu daha da büyüteceği görülen İstanbul Kanalı projesi derhal iptal edilmelidir.
4. Marmara Denizi civarındaki tüm şehir ve sanayi tesislerinin atıklarının arıtılmadan denize boşaltılması engellenmelidir. Yeterli arıtma tesisleri çalışmaya başlayasıya kadar üretim faaliyetleri durdurulmalıdır.
5. Toplum denizin yaşadığı bu görüntüye karşı deniz kenarlarında ağıtlar yakmalıdır ki yarattığımız acı görüntü hafızlardan yüzlerce yıl silinmesin.
6. Anayasamız öncelikle içinde bulunduğumuz ekosistemi koruyacak şekilde güncellenmelidir. Çevreye kirletmeye yönelik suçlar, ağır ceza kapsamına alınmalıdır.
7. Ülkemiz küresel çevre sorunlarıyla ilgili tüm uluslararası düzenlemelere taraf olmalıdır.
8. Toplum ve insanlar çevreyi kirletmemeli, gereksiz enerji ve su talebinde bulunmamalı, atıklarını ayrıştırmayı başarabilmelidir.
9. Toplum yerelde ve ulusalda çevreye karşı duyarlı olmayan hiçbir siyasetçiye yönetme yetkisi vermemelidir.
10. Okullarda ilkokuldan itibaren sınav için değil yaşamı öğrenmek amacıyla doğa bilimleri, doğa tarihi ve felsefe dersleri verilmelidir. Doğayı tanımayan, denizin ne olduğunu anlayamayan hiçbir nesil onu korumayı başaramaz. Unutmayın bu deniz, toprak ve hava biz yaşayalım diye yaratılmadı. Böyle bir doğal ortam olabildiği için memeliler ve biz var olabildik. Bu şartları ortadan kaldırırsak yok olmamız kaçınılmazdır…”
10 MADDEDE ÇÖZÜM ÖNERİSİ
1. Her konuda olduğu gibi bu konuda da sorunun araştırılması ve çözüm önerileri geliştirilmesi için işin uzmanlarına başvurulmalıdır. Devlet uzmanların ve akademisyenlerin sorunu özgürce inceleyebileceği ve sonuçlarını toplumla sansürsüz bir şekilde paylaşabileceği akademik ortamı anayasal koruma altına almalıdır.
2. Marmara Denizi’nin kirlenmesi sorununu yıllardır uzmanların dile getirdiği; ancak toplumun ve devlet görevlilerinin ısrarla duymazdan geldiği artık herkesin malumudur. Denize karşı sağır kalmanın bedeli musilaj olmuştur. Onlarca yıldır, Türkiye’nin tüm kirli sanayileri ve en büyük şehirlerinin atıkları bu denize boşalmaktadır. Acilen bu deşarj durdurulmalıdır.
3. Bu sorunu daha da büyüteceği görülen İstanbul Kanalı projesi derhal iptal edilmelidir.
4. Marmara Denizi civarındaki tüm şehir ve sanayi tesislerinin atıklarının arıtılmadan denize boşaltılması engellenmelidir. Yeterli arıtma tesisleri çalışmaya başlayasıya kadar üretim faaliyetleri durdurulmalıdır.
5. Toplum denizin yaşadığı bu görüntüye karşı deniz kenarlarında ağıtlar yakmalıdır ki yarattığımız acı görüntü hafızlardan yüzlerce yıl silinmesin.
6. Anayasamız öncelikle içinde bulunduğumuz ekosistemi koruyacak şekilde güncellenmelidir. Çevreye kirletmeye yönelik suçlar, ağır ceza kapsamına alınmalıdır.
7. Ülkemiz küresel çevre sorunlarıyla ilgili tüm uluslararası düzenlemelere taraf olmalıdır.
8. Toplum ve insanlar çevreyi kirletmemeli, gereksiz enerji ve su talebinde bulunmamalı, atıklarını ayrıştırmayı başarabilmelidir.
9. Toplum yerelde ve ulusalda çevreye karşı duyarlı olmayan hiçbir siyasetçiye yönetme yetkisi vermemelidir.
10. Okullarda ilkokuldan itibaren sınav için değil yaşamı öğrenmek amacıyla doğa bilimleri, doğa tarihi ve felsefe dersleri verilmelidir. Doğayı tanımayan, denizin ne olduğunu anlayamayan hiçbir nesil onu korumayı başaramaz. Unutmayın bu deniz, toprak ve hava biz yaşayalım diye yaratılmadı. Böyle bir doğal ortam olabildiği için memeliler ve biz var olabildik. Bu şartları ortadan kaldırırsak yok olmamız kaçınılmazdır…”