Elazığ depreminin ardından bizlerde Çanakkale halkı olarak şapkamızı önümüze koyarak düşünmeye başladık. Böyle bir yıkım, Allah göstermesin Çanakkale’de olursa kentimiz ve kentlimiz bu duruma ne kadar hazır.
Belediye Başkanımız Ülgür Gökhan bu konuda açıklamalarda bulunarak 1999 sonrası yapılan yapılanlarda sorun olmadığını belirtti. Umarım haklıdır ama ya öncesinde… Hem sadece yapıların sağlamlığı değil ki konu. Çanakkale’de toplanma alanları tam bir komedi. Sokak aralarında öylesine konulmuş komedi tabelalar o mevkiin toplanma alanı olduğunu işaret etmekteler. Tam bir komedi, akıl almaz bir durum. Yine bir başka konu hastane sorunu, hepsi aynı bölgede toplanmış durumda. Halkın kolayca ulaşabileceği bir pozisyonda değiller. Sağlık konusunu es geçen bir yapımız var ama doğal afetlerde en büyük sorunu teşkil ediyor sağlık sorunu.
Bir de tabi ki kentsel dönüşüm sorunu var, Çanakkale’nin bir türlü aşamadığı. Bir sosyal konutlar meselesi var ki, evlere şenlik. Çanakkale Belediyesi bu konuyu yapmak için yola çıktı ama seneler geçmesine rağmen bir türlü sonuç alınamıyor. Şimdi top hükümette ama oradan da uzun zaman geçmesine rağmen beklenen yasal düzenleme gelmedi bir türlü.
Başkan Gökhan, Çevre Şehircilik ile işbirliği içerisinde kentsel dönüşüm konusunda adım atmak ve kenti depreme her konuda hazırlamak isteğinde, bunu defalarca ez ortaya koydu ve artık çözüm bekliyor. Çanakkale halkıda aynı şekilde çözüm arayışında ve yetkililerin bir an önce konuya değerince eğilmelerini bekliyor. Halkın deprem anında yanında olunması güzel ve değerli ama halkın depremden an az zararla çıkması da bir o kadar değerli. Depremde can kayıplarına sadece dua edebiliyoruz ve geride kalanlara yardım edebiliyoruz. Aslında deprem öncesi alınan tedbirlerle dua edecek ölümlerin olmamasını sağlamamız daha önemli. Bunun için çalışmalıyız, bu konuya ağırlık vermeliyiz, tedbirlerimizi bu yönde almalıyız. Olayların sonrasında ancak yaraları sarabiliyoruz, yara almadan olayların içerisinden çıkmayı başaramıyoruz.
Çanakkale için sahipsiz kent diyebiliriz aslında. Sorsanız herkes bir şeyler anlatır yapılanlarla ilgili ama ya fiiliyatta. Durum hiç de yaşamsal anlamda iç açıcı değil aslında. Yağmurda taşan mazgallar, şehrin içerisinde kalan havaalanı, aşılamayan GESTAŞ sorunu, ıslah edilemeyen Sarıçay, Barbaros ile Kolin Otel arasında kalan alanın halk erişimine adeta imkansız olması, trafikte artış gösteren araç sayısına göre ihtiyacı karşılayamayan yollar, kent merkezinde tek yeşil alanın Halk Bahçesi olması gibi bir dolu sorunla yaşamaya alıştık hepimiz ve bu yüzden de sanki sorun yokmuş gibi davranıyoruz. Bu da yetkililerin rahat davranmasına sebep oluyor. Oy zamanı geldiğinde her parti payına düşeni alıyor ve muhafazakar bir anlayış ile herkes payına razı oluyor. Düzenin bozulmaması siyasilerin işine geldiği için de biz alışmış halk kitlesine uyarıcı etkisi yapan yaklaşımları hiç bir siyasi güç göstermiyor.
YAZARLAR
Yayınlanma: 01 Şubat 2020 - 11:05
Çanakkale ve deprem
Elazığ depreminin ardından bizlerde Çanakkale halkı olarak şapkamızı önümüze koyarak düşünmeye başladık
YAZARLAR
01 Şubat 2020 - 11:05
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir