Geçtiğimiz haftalarda yangın çıkan Çanakkale’nin Kemel Köyü’nün merkezinde imara açılacağı söylenen leb-i derya manzaralı villalar yok satıyor. İstanbullu alıcıların çoğunlukta olduğu arsalara, Çanakkale’de ikamet eden kamu çalışanlarının da ilgi gösterdiği belirtiliyor.
Çanakkale ve ilçelerinde imara açılacağı söylenen bölgede denize çok yakın yer kıyı, kenar ve sınır anlamına gelen leb-i derya araziler adeta yok satıyor. Son yıllarda Çanakkale’nin İstanbul ve büyük şehirlerden gelen vatandaşların akınına uğradığını ve en değerli tarım arazilerinin ranta uğrama tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını söyleyen Mimar İsmail Erten, şehrin dinamiklerinin ve siyasilerinin doğru bir politika izlemek zorunda olduğunu söyledi. İsmail Erten Kalem Gazetesi’ne yaptığı açıklamada, “Kemel Köyü’nde yer alan ilanlar eko turizm alanı değil. Bu muhtemelen 2-3 olasılık var, burayı bu adam yapıyorsa yasal bir prosedüre girmiş durumda. Bir tanesi 2016 yılından önce imar planı çizilen bir alan olabilir. Neden 2016? 1/100 bin plan 2016 yılından önce yürürlüğe girdi. O zaman kadar bu tür tarlalar öyle 100’er metrekarelik, 400’er metrekarelik parsel yapılabiliyordu, 2016 yılında çıkan 1/100 bin planından sonra yasaklandı. Ondan önce onaylanan bölgeyse bu yasal olarak, o dönem imarlaştırılmış, şimdi ise parsel ile satılığa çıkarılan bir yer olabilir. İkincisi Kemel Köyü’nde yangın oldu, yangın sonrası böyle bir şey olsa dünya ayağa kalkar. Mümkün değil, burada imarlaştırılma süreci 2,5,3 yıl. Burada imara açılacak ilk bölge ifadesini kullanıyor. Bu ne demek? Köy meskün sahaları 83’ten önce yapılan evlerden 100 metre bir daire çizilir köyün civarına, burası imara açılabilecek köy gelişim alanı diye belirlenir. Mücavir alan. Geçen yıl bu yüz metrelik köy civarındaki yerlerin 300 metreye çıkartılması diye bakanlık genel bir karar aldı. Bu çok kritik bir şey. Bunun üzerine bazı uyanık kişiler 100 metre ile 300 metre kare arasında kalan tarla vasfındaki yerleri kapattılar. Onun için burada ben imara açılan demiyor, imara açılacak ilk bölge deniyor. Buradaki problem bu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 300 metreye çıkartılması kararı almasına rağmen İl Özel İdaresi ve yerel birimler, genelde de Tarım Bakanlığı, tarım alanları başta olmak üzere köylerin civarındaki nitelikli arazilerin yok olabileceği kaygısıyla benim bildiğim kadarıyla Çanakkale’deki 500 köyün hiçbirinde 100 metre, 300 metreye çıkmadı. Yani birisi diyor ki; ‘imarı geliştirelim’, öbürü de diyor ki, bu Tarım Bakanlığı ya da İl Özel İdaresi olabilir, ‘Bu karar köyleri mahvedecektir. 100 metre, 300 metreye çıkartmayalım.’ Bu mesele basına da yansıdı. Böyle başka illerde de bu tür problemler yaşandı. Ortada ilginç bir yorum yapılmış, Tarım Bakanlığı’nın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ikna etti deniyor. 300 metreye olur verilecek. Bu aslında bu tür reklam veren emlakçılara el altından bir mesajdı. Bu yapılıyor, para yok, para kaynağı da emlak sektörü olunca. Temel problem şudur. Henüz 100 metreden, 300 metreye çıkma kararı netleşmeyen bir köy alanında hayal satılıyor. İmara açılacak ilk bölge diyerek, hayal satıyorlar” ifadelerini kullandı. “İki yönlü göç Çanakkale’de tarım arazileri üzerinde baskı oluşturuyor” Çanakkale’ye göç tehlikesine de dikkat çeken Mimar Erten, “Çanakkale kırsalına olan devamlı kalma ihtimali olan insanların göçü, bu iki yönlü göç yaz ve devamlı kalma şeklinde olan mesele çok ciddi tarım arazileri üzerinde baskı oluşturuyor. Bu baskı sonucunda spekülasyonlar ve rant oluşuyor, belki de Türkiye’nin en değerli tarım zenginliğine sahip olan tarım alanlarımız, tarlalarımız ve ovalarımız yok olacak. İl Özel İdaresi’nin başta olmak üzere, ben açıkçası Çanakkale siyasetinin, organlarının, meslek örgütlerinin, gerçekten hayıflanır bir şekilde suskun kalmalarına hayret ediyorum. Lütfen bir plan yapılsın. Bir politika belirlensin diye düşünüyorum, işte bunun bir versiyonudur bu hayal satan, köylerin, mücavir alanlar 300 metre olacakmış da, o zaman biz burasını satalım, olmazsa ne olacak? O zaman 300 metre hayali yerine, doğal sit alanı olursa, verilen para nereye gidecek?" dedi. Bor-Max Gayrimenkul Yetkilisi Oğuzhan Bora: “İmara açılacak Kemel Köyü’ndeki satışlar çok iyi gidiyor. İmara açılacak ilk bölge, sarı bölge demek. Yani Devlet nezdinde 1/1000-10000-5000 ölçekler var. En kısa zamanda bu alanlar imara açılacak, bizim öngörümüz bu. 155 metre mesafesi var köye çok yakın. Çanakkale’nin diğer köylerinde de satış yapıyoruz. Kooperatif şeklinde yapıların satışları gayet iyi gidiyor. Satın alanların çoğu İstanbul’dan zaten, Çanakkale’den pek yok, Çanakkale’den Mehmet Akif Ersoy Devlet Hastanesi’nde çalışan doktorlar var. En çok satılan Kemel Köyü, bizim evlerimiz yangına yaklaşık 7 kilometre uzaklıkta, köy merkezinde kalıyor. Manzarası güzel, Çanakkale ayaklarınızın altında” ifadelerini kullandı.
Çanakkale ve ilçelerinde imara açılacağı söylenen bölgede denize çok yakın yer kıyı, kenar ve sınır anlamına gelen leb-i derya araziler adeta yok satıyor. Son yıllarda Çanakkale’nin İstanbul ve büyük şehirlerden gelen vatandaşların akınına uğradığını ve en değerli tarım arazilerinin ranta uğrama tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını söyleyen Mimar İsmail Erten, şehrin dinamiklerinin ve siyasilerinin doğru bir politika izlemek zorunda olduğunu söyledi. İsmail Erten Kalem Gazetesi’ne yaptığı açıklamada, “Kemel Köyü’nde yer alan ilanlar eko turizm alanı değil. Bu muhtemelen 2-3 olasılık var, burayı bu adam yapıyorsa yasal bir prosedüre girmiş durumda. Bir tanesi 2016 yılından önce imar planı çizilen bir alan olabilir. Neden 2016? 1/100 bin plan 2016 yılından önce yürürlüğe girdi. O zaman kadar bu tür tarlalar öyle 100’er metrekarelik, 400’er metrekarelik parsel yapılabiliyordu, 2016 yılında çıkan 1/100 bin planından sonra yasaklandı. Ondan önce onaylanan bölgeyse bu yasal olarak, o dönem imarlaştırılmış, şimdi ise parsel ile satılığa çıkarılan bir yer olabilir. İkincisi Kemel Köyü’nde yangın oldu, yangın sonrası böyle bir şey olsa dünya ayağa kalkar. Mümkün değil, burada imarlaştırılma süreci 2,5,3 yıl. Burada imara açılacak ilk bölge ifadesini kullanıyor. Bu ne demek? Köy meskün sahaları 83’ten önce yapılan evlerden 100 metre bir daire çizilir köyün civarına, burası imara açılabilecek köy gelişim alanı diye belirlenir. Mücavir alan. Geçen yıl bu yüz metrelik köy civarındaki yerlerin 300 metreye çıkartılması diye bakanlık genel bir karar aldı. Bu çok kritik bir şey. Bunun üzerine bazı uyanık kişiler 100 metre ile 300 metre kare arasında kalan tarla vasfındaki yerleri kapattılar. Onun için burada ben imara açılan demiyor, imara açılacak ilk bölge deniyor. Buradaki problem bu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 300 metreye çıkartılması kararı almasına rağmen İl Özel İdaresi ve yerel birimler, genelde de Tarım Bakanlığı, tarım alanları başta olmak üzere köylerin civarındaki nitelikli arazilerin yok olabileceği kaygısıyla benim bildiğim kadarıyla Çanakkale’deki 500 köyün hiçbirinde 100 metre, 300 metreye çıkmadı. Yani birisi diyor ki; ‘imarı geliştirelim’, öbürü de diyor ki, bu Tarım Bakanlığı ya da İl Özel İdaresi olabilir, ‘Bu karar köyleri mahvedecektir. 100 metre, 300 metreye çıkartmayalım.’ Bu mesele basına da yansıdı. Böyle başka illerde de bu tür problemler yaşandı. Ortada ilginç bir yorum yapılmış, Tarım Bakanlığı’nın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ikna etti deniyor. 300 metreye olur verilecek. Bu aslında bu tür reklam veren emlakçılara el altından bir mesajdı. Bu yapılıyor, para yok, para kaynağı da emlak sektörü olunca. Temel problem şudur. Henüz 100 metreden, 300 metreye çıkma kararı netleşmeyen bir köy alanında hayal satılıyor. İmara açılacak ilk bölge diyerek, hayal satıyorlar” ifadelerini kullandı. “İki yönlü göç Çanakkale’de tarım arazileri üzerinde baskı oluşturuyor” Çanakkale’ye göç tehlikesine de dikkat çeken Mimar Erten, “Çanakkale kırsalına olan devamlı kalma ihtimali olan insanların göçü, bu iki yönlü göç yaz ve devamlı kalma şeklinde olan mesele çok ciddi tarım arazileri üzerinde baskı oluşturuyor. Bu baskı sonucunda spekülasyonlar ve rant oluşuyor, belki de Türkiye’nin en değerli tarım zenginliğine sahip olan tarım alanlarımız, tarlalarımız ve ovalarımız yok olacak. İl Özel İdaresi’nin başta olmak üzere, ben açıkçası Çanakkale siyasetinin, organlarının, meslek örgütlerinin, gerçekten hayıflanır bir şekilde suskun kalmalarına hayret ediyorum. Lütfen bir plan yapılsın. Bir politika belirlensin diye düşünüyorum, işte bunun bir versiyonudur bu hayal satan, köylerin, mücavir alanlar 300 metre olacakmış da, o zaman biz burasını satalım, olmazsa ne olacak? O zaman 300 metre hayali yerine, doğal sit alanı olursa, verilen para nereye gidecek?" dedi. Bor-Max Gayrimenkul Yetkilisi Oğuzhan Bora: “İmara açılacak Kemel Köyü’ndeki satışlar çok iyi gidiyor. İmara açılacak ilk bölge, sarı bölge demek. Yani Devlet nezdinde 1/1000-10000-5000 ölçekler var. En kısa zamanda bu alanlar imara açılacak, bizim öngörümüz bu. 155 metre mesafesi var köye çok yakın. Çanakkale’nin diğer köylerinde de satış yapıyoruz. Kooperatif şeklinde yapıların satışları gayet iyi gidiyor. Satın alanların çoğu İstanbul’dan zaten, Çanakkale’den pek yok, Çanakkale’den Mehmet Akif Ersoy Devlet Hastanesi’nde çalışan doktorlar var. En çok satılan Kemel Köyü, bizim evlerimiz yangına yaklaşık 7 kilometre uzaklıkta, köy merkezinde kalıyor. Manzarası güzel, Çanakkale ayaklarınızın altında” ifadelerini kullandı.