Çanakkale’ye kişisel gelişim bundan sekiz yıl önceydi. O zaman geldim. Aslında doğduğum, yakınlarımın yaşadığı yer burası olduğu halde iş için İstanbul'da idim. Bu “kişisel gelişim" konusu hakkında biraz konuşmak isterim. Son zamanlarda sosyal medyada vecizeler, hayat dersleri, kişisel gelişim dip notları gırla... Genelde bu denenlere katılıyorsanız o an sosyal medyada olmamanız gerekiyor. Zihnimizin tam olarak nasıl çalıştığı çözülememiş olsa da kısmen bilinen bir nebze şeyler var. Mesela bilinç altımızın konuştuklarımızı kaydettiğini şakadan ve nükteden anlamadığını biliyoruz.
Benim sevdiğim bir kar kayakçısı örneği vardır. Kayakçı ağaçlara odaklanır ve onlara çarpmamaya çalışırsa ağaçlara tosluyor, oysa yola ve kara odaklanırsa her şey daha rahat ve kolay oluyormuş.
Bir şeyler çok karmaşıksa en kolay olan ve akla ilk gelen yöntemin daha doğru olduğunu söyleyen Occam’ın usturası teorisi var.
Kişiler hayatlarının ilk günlerinde kolay seçimler yapar zorlukları göze alamazlarsa sonrasında zor bir hayatları; öncesinden zorlukları seçip ona göre çalışırlarsa daha kolay bir hayatları oluyormuş. Kolay olan: sıradan şeylere vakit harcamak, eğlenceye, aylaklığa dalmak, herkes gibi tercih yapmak filan... Zor olansa tutkularımıza odaklanmak, değer biriktirmek, sorgulamak, kendini tanımaya çalışmak. Bu seçimin sonrasının daha kolay, keyifli ve yaşamaya değer bir hayat sunduğunu siz de gözlemleyebilirsiniz.
Öncesinde zorluklara göğüs gerdiğinizi bilmeyip sizi son halinizle görenler de oh ne rahat, hayat sana güzel derler. Kötü niyetlilerse haset eder, durup dururken size kin besler, karşı duruş sergilerler. Ben bu durumu bir bilene, psikolog ve sosyal bilimci birine sordum. Dedim ki: Ben itina ile ilişki kurduğum, yardım ettiğim, nezaket gösterdiğim halde saldırıya uğruyorum. Sorun bende mi acaba sebebi ne ola? Diye. Güldü ve dedi ki: Çok basit, insan var olduktan bu yana hiç şaşmayan çok açık bir şey var. Mutlaka sende olup onlarda olmayan bir şey vardır. İyi de kendinde yok diye buna hakkı yok ki diye karşı çıktım. Boşuna bir serzenişti elbette. Kötülük probleminin temelinde olduğunu düşündüğüm bu mesele hep ilgilendirdi beni. Bu yüzden genç dimağlara rastlayınca bunu başka dillerle hep anlatmaya çalıştım.
Bir keresinde orta öğretimde öğretmenlik yaptığım sırada oradan buradan anlatıp lafı sadede getirdim ve şöyle dedim. İlerde yaşamaya değer, manalı bir hayatınız olsun ister misiniz? Elbette isteriz, bunu kim istemez ki sesleri yükselince derin bir nefes alıp duraklayıp hafif gülümseyip başımı dik hale getirip dedim ki. O zaman şimdiden hayatınıza mana katmaya başlayın. Kendi hayatımda da bunu elimden geldiği ölçüde yapmaya çalıştım.
Öğretmenliğim sırasında kendimle gurur duyduğum o konuşmayı yaptığımda kişisel gelişim zırvaları bu denli ayyuka çıkmadığı gibi kişisel gelişim dendiğinde: kendini geliştirmeyi, kitap okumayı, kültürel faaliyetler yapmayı anlıyorduk. Ben şahsen halen bunu anlıyorum. Çünkü kişisel gelişimin para karşılığı paket halinde size bir yaşam koçu tarafından sunulabilecek bir şey olmadığını biliyorum.
Bu sabah atölyeme gelirken uzun kollu bir şeyler giydim. Hatta üstüne de bir yelek geçirdim. Hava yavaştan soğumaya başladı. Dikkatli giyinin. Malum balık mevsimi. Palamut ve sardalye de epey ucuzladı. Bol bol balık yiyin. Şöyle bir de uzun zamandır okumak istediğiniz kitabınız varsa bir an önce alıp tadını çıkarın. Kimi özel buluşların, anlatımların ya altını çizin ya da bir yete not edin. Sonra bir gün bir yerde paylaşmanız gerekecek. Paylaştıkça da kar topu misali çoğalacak. Hayattı, işti, mecburiyetlerdi derken gürültüye gidip kendimizi geliştirmeyi ihmal etmemeli. Hoşça kalın.
Bir şeyler çok karmaşıksa en kolay olan ve akla ilk gelen yöntemin daha doğru olduğunu söyleyen Occam’ın usturası teorisi var.
Kişiler hayatlarının ilk günlerinde kolay seçimler yapar zorlukları göze alamazlarsa sonrasında zor bir hayatları; öncesinden zorlukları seçip ona göre çalışırlarsa daha kolay bir hayatları oluyormuş. Kolay olan: sıradan şeylere vakit harcamak, eğlenceye, aylaklığa dalmak, herkes gibi tercih yapmak filan... Zor olansa tutkularımıza odaklanmak, değer biriktirmek, sorgulamak, kendini tanımaya çalışmak. Bu seçimin sonrasının daha kolay, keyifli ve yaşamaya değer bir hayat sunduğunu siz de gözlemleyebilirsiniz.
Öncesinde zorluklara göğüs gerdiğinizi bilmeyip sizi son halinizle görenler de oh ne rahat, hayat sana güzel derler. Kötü niyetlilerse haset eder, durup dururken size kin besler, karşı duruş sergilerler. Ben bu durumu bir bilene, psikolog ve sosyal bilimci birine sordum. Dedim ki: Ben itina ile ilişki kurduğum, yardım ettiğim, nezaket gösterdiğim halde saldırıya uğruyorum. Sorun bende mi acaba sebebi ne ola? Diye. Güldü ve dedi ki: Çok basit, insan var olduktan bu yana hiç şaşmayan çok açık bir şey var. Mutlaka sende olup onlarda olmayan bir şey vardır. İyi de kendinde yok diye buna hakkı yok ki diye karşı çıktım. Boşuna bir serzenişti elbette. Kötülük probleminin temelinde olduğunu düşündüğüm bu mesele hep ilgilendirdi beni. Bu yüzden genç dimağlara rastlayınca bunu başka dillerle hep anlatmaya çalıştım.
Bir keresinde orta öğretimde öğretmenlik yaptığım sırada oradan buradan anlatıp lafı sadede getirdim ve şöyle dedim. İlerde yaşamaya değer, manalı bir hayatınız olsun ister misiniz? Elbette isteriz, bunu kim istemez ki sesleri yükselince derin bir nefes alıp duraklayıp hafif gülümseyip başımı dik hale getirip dedim ki. O zaman şimdiden hayatınıza mana katmaya başlayın. Kendi hayatımda da bunu elimden geldiği ölçüde yapmaya çalıştım.
Öğretmenliğim sırasında kendimle gurur duyduğum o konuşmayı yaptığımda kişisel gelişim zırvaları bu denli ayyuka çıkmadığı gibi kişisel gelişim dendiğinde: kendini geliştirmeyi, kitap okumayı, kültürel faaliyetler yapmayı anlıyorduk. Ben şahsen halen bunu anlıyorum. Çünkü kişisel gelişimin para karşılığı paket halinde size bir yaşam koçu tarafından sunulabilecek bir şey olmadığını biliyorum.
Bu sabah atölyeme gelirken uzun kollu bir şeyler giydim. Hatta üstüne de bir yelek geçirdim. Hava yavaştan soğumaya başladı. Dikkatli giyinin. Malum balık mevsimi. Palamut ve sardalye de epey ucuzladı. Bol bol balık yiyin. Şöyle bir de uzun zamandır okumak istediğiniz kitabınız varsa bir an önce alıp tadını çıkarın. Kimi özel buluşların, anlatımların ya altını çizin ya da bir yete not edin. Sonra bir gün bir yerde paylaşmanız gerekecek. Paylaştıkça da kar topu misali çoğalacak. Hayattı, işti, mecburiyetlerdi derken gürültüye gidip kendimizi geliştirmeyi ihmal etmemeli. Hoşça kalın.