Çalıştığım gazete deprem vardı.
Ben de o depremin altında kalanlardandım..
Ben emekli oldum, yırttım..
Oysa, 5 yıldan bu yana;
Emekliliği gelmiş,
Acar bir fener bekçiydim..
/Şeflerim, müdürlerim öyle söylüyordu/
Ama bürosuna kendi yerine ‘vekalet’ edecek adamı bulamamış bir şeftim..
Deprem oldu, yapı çöktü.
İşsiz ve parasız kalmıştım..
Ama kendime olan güvenim tamdı…
Daha önceden çeşitli haber ajanlarında ve gazetelerde editör,şef ve müdür olarak çalışan abilerin kurdukları ajanslarda freelans olarak çalışırım;
Yine ekmek paramı kurtarım diye düşündüm..
600 tane haber fotoğrafı geçtim..
Hepsine de tek tek ‘ resimaltı’ yazarak…
Bir ‘resim altı’ en az 50-60 vuruş tutuyordu..
Fotoğraflarım muhalefet ayarındaki gazetelerde yayınlanıyordu.
İki ayın sonunda baktım ki,
Benim hesabıma 55 lira düşmüş..
Vaz geçtim, bize burada bile ekmek yoktu…
Sonra, gazetelerdeki, televizyonlardaki fotoğraflara/ görüntülere bir bakın..
Anlarsınız…
Neyse…
Sonra sosyal medya çıktı..
Sosyal medya gazeteleri yönlendirmeye başladı..
Yerelde de ulusalda da bu iş böyle…
Önce foto muhabirlerinin işine son verildi.
Sonra kameramanların…
Sonra da muhabirlerin…
Aykırı köşe yazarları ise çoktan ‘oksi’ olmuştu…
Gele gele bu güne…
Herkeste cep telefonu var ya
Herkes fotoğraf sanatçısı,
Herkes muhabir..
Bu işin üstadı da Tekin Uğurlu..
Günü böyle kurtardık da,
Nereye varacak bakalım bu işin sonu… Bazen bizim gazete de bile görüyoruz..
Kolu, bacağı kesik, d ötünü objektife dönmüş insanları..
Ve bizlerse:
en kısa zamanda sokakta ağlayan masum çocuk,
saksıların arasındaki yavru kedi ,
gülümseyen köylü yaşlı teyze resimleri de çekerek,
tamamlayacağız ömrümüzü… BU ARADA,
Ay başında ‘Vira bismillah’ diyerek denizlere açıldı teknelerimiz...
Palamut 25 cm.den küçükse...
Lüfer 20 cm.den küçükse...
Barbun 13 cm.den küçükse...
İstavrit 13 cm.den küçükse...
Sardalya 11 cm.den küçükse...
Tekir 11 cm.den küçükse...
Hamsi 9 cm.den küçükse...
Alıp yemeyelim... Satmalarına da müsaade etmeyelim...
Ben de o depremin altında kalanlardandım..
Ben emekli oldum, yırttım..
Oysa, 5 yıldan bu yana;
Emekliliği gelmiş,
Acar bir fener bekçiydim..
/Şeflerim, müdürlerim öyle söylüyordu/
Ama bürosuna kendi yerine ‘vekalet’ edecek adamı bulamamış bir şeftim..
Deprem oldu, yapı çöktü.
İşsiz ve parasız kalmıştım..
Ama kendime olan güvenim tamdı…
Daha önceden çeşitli haber ajanlarında ve gazetelerde editör,şef ve müdür olarak çalışan abilerin kurdukları ajanslarda freelans olarak çalışırım;
Yine ekmek paramı kurtarım diye düşündüm..
600 tane haber fotoğrafı geçtim..
Hepsine de tek tek ‘ resimaltı’ yazarak…
Bir ‘resim altı’ en az 50-60 vuruş tutuyordu..
Fotoğraflarım muhalefet ayarındaki gazetelerde yayınlanıyordu.
İki ayın sonunda baktım ki,
Benim hesabıma 55 lira düşmüş..
Vaz geçtim, bize burada bile ekmek yoktu…
Sonra, gazetelerdeki, televizyonlardaki fotoğraflara/ görüntülere bir bakın..
Anlarsınız…
Neyse…
Sonra sosyal medya çıktı..
Sosyal medya gazeteleri yönlendirmeye başladı..
Yerelde de ulusalda da bu iş böyle…
Önce foto muhabirlerinin işine son verildi.
Sonra kameramanların…
Sonra da muhabirlerin…
Aykırı köşe yazarları ise çoktan ‘oksi’ olmuştu…
Gele gele bu güne…
Herkeste cep telefonu var ya
Herkes fotoğraf sanatçısı,
Herkes muhabir..
Bu işin üstadı da Tekin Uğurlu..
Günü böyle kurtardık da,
Nereye varacak bakalım bu işin sonu… Bazen bizim gazete de bile görüyoruz..
Kolu, bacağı kesik, d ötünü objektife dönmüş insanları..
Ve bizlerse:
en kısa zamanda sokakta ağlayan masum çocuk,
saksıların arasındaki yavru kedi ,
gülümseyen köylü yaşlı teyze resimleri de çekerek,
tamamlayacağız ömrümüzü… BU ARADA,
Ay başında ‘Vira bismillah’ diyerek denizlere açıldı teknelerimiz...
Palamut 25 cm.den küçükse...
Lüfer 20 cm.den küçükse...
Barbun 13 cm.den küçükse...
İstavrit 13 cm.den küçükse...
Sardalya 11 cm.den küçükse...
Tekir 11 cm.den küçükse...
Hamsi 9 cm.den küçükse...
Alıp yemeyelim... Satmalarına da müsaade etmeyelim...