Özel telefonunuzda kulaklıkla bir şeyler dinlerken apayrı bir evreniniz oluyor. Sanki zaman da olduğu gibi algınız da kişisel göreceliğe bürünüyor. Hep yaptığım bir şey değil de genç kuşağı anlamak istedim belki. Her şeye arkada bırakıp yeknesaklığa sırt dönmek istiyor olabilirler. Bu kez de izole oldukları gibi dışında kaldıkları dünyaya savunmasız da kalıyorlar. Hayatta bir kültür çöküşü (dekadans) yaşıyor gibiyiz. Hemen her şeyin görece algılandığı bir ortamda ortak bir nokta, herkes için mutabık olunacak bir yol yok gibi. Kişiler de ‘bana göre öyle’ deyip işin içinden çıkabiliyor. Herkesin şartları, yaşantı içeriği hatta semiyosferi farklı olduğundan şartlar tamamen apayrı. Bu yüzden anlaşmak uzlaşmak da neredeyse imkansız hale geldi. Sanatta hatta bilim de bile bu hale gelen durum insanları hem kendine hem ötekilere yabancılaştırmaya başlayalı epey oldu. Bize tamamen kaybolmamak, ortak bir kılavuz bulmak için bir çıpa lazım. En hakiki mürşit ve çıpa hali hazırda bilim. Bundan başka bir şansımız da yok. Son zamanlar da o da soyutlaştı.
Bu çıpa meselesini özellikle gençlere anlatabilmenin bir metaforunu buldum. Son zamanlarda kafelerde hamburger servis edilirken ortasına bir çubuk batırılıyor. Bunun amacı ekmeğin arasındakilerin bir arada kalmasını ve hamburgerin dağılıp gitmemesini sağlamak. Ne kadar basit ve açık.
Yakın zamanda hem aklımı anlama kavuşturan hem de içimi rahatlatan güzel bir şey öğrendim. ‘Epigenetik’ bu bilim dalının keşfine göre insanı tanımlayan şey sadece genler değilmiş. Kirlilik, beslenme şeklimiz, olumlu olumsuz deneyimlerimiz, genlerimizde değişiklikler yaratıyormuş. Yani, yeni nesle sadece genlerimizi değil kişisel yaşamlarımızı da aktarıyoruz. Damga gibi bir şey. “sürekli şiddet gördüğü halde her defasında kocasına dönen kadınlar bunu belki de epigenomlarının etkisi altında yapıyorlardır diye düşünenler var. Bu buluşun beni neden rahatlattığına gelirsek olay epey çetrefilli. Kabaca şöyle anlatabilirim. Sevdiğini bildiğim halde terk eden birini, ve bir çok emek verdiğiniz halde tüm bilgi ve öğretileri elinin tersiyle itip hiç sevmediği ve istemediği o kişinin kopyasına dönüşen başka birini tanıyorum. “Meğer tüm bütün bunların etkisinde yapmış hepsini” diye düşünüp rahatlıyor ve onları af ediyorum.
Görüyorsunuz ya insan her zaman zorlukla bir başa çıkma yöntemi bulduğu gibi. Kendini rahatlatmak için yeni günah keçileri buluyor.
Şu günah keçisi meselesi eski ve hatta mitik bir konu.
Bir inançta yanlış hatırlamıyorsam Yahudilik’te bir keçi buluyorlar, Tüm günahlarını o keçiye yükleyip çöle salıyorlarmış. Keçi kaybolup gittiğinde günahlar da silinip gidiyormuş. Ne kadar yaratıcı. Hem insan kurban etmekten kurtuluyorlar hem de omuzlarındaki o korkunç ağırlıktan kurtuluyorlar. Keçinin suçu neyse artık...Görünüşe gire insanlık her defasında yaptıklarından kurtulma ve suçlayacak birini bulma yolunu her zaman bulacak gibi.
Güney Amerika yerlileri çok önceden insan kurban edermiş bu kurbanları yakıp kül hale getirirler sonrada nehre dökerlermiş. Sonra günlerden bir gün o nehrin belli yerinde yıkanan çamaşırların diğer tarafında yıkanan çamaşırlardan daha temiz olduğu anlaşılmış. Yağ ile külün temizleyici özelliğini öğrenmişler. Ninem çamaşır yıkarken leğene kül eklerdi. Zeytin yağı fabrikalarının derelere boşalttığı atıklardan, zeytin posalarından aldığı yağlı atıktan sabun yapardı. Delinmiş testiyi betonla tıkar, kullanılamayacak hale gelenleri de çivi ile yarısından keser ve içine şerham şerham boy salan karanfiller ekerdi. Her şey kötü gitse bile o karanfiller mevsimi geldiğinde açmayı unutmazlardı. Ninemin hayata tutunduğu yer, çıpa o çiçeklerdi. O çiçeklerin ninem için anlamını güvez bir karanfilini koparınca öğrendiğimde epey küçüktüm. Ne çok şey görüp ne kadar şey öğrenmişim ondan. Zamana yabancılaştığım her an onları düşünüp neden savrulmadığımı biliyorum. Tıpkı orta yerinde çubuk geçen hamburger gibi.
YAZARLAR
Yayınlanma: 05 Kasım 2022 - 09:21
Çıpa ve dekadans
Özel telefonunuzda kulaklıkla bir şeyler dinlerken apayrı bir evreniniz oluyor
YAZARLAR
05 Kasım 2022 - 09:21
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir