“Çocukluk, aklın karanlık vakti gelmeden önceki sesler, kokular ve görüntülerden ibarettir.”
John Betjeman
Merhaba sevgili okurlar, nasılsınız? Bugün size belki de çoğunuzun bildiği, izlediği hatta kitabını da okuduğu bir filmden bahsedeceğim, Çizgili pijamalı çocuk. Filminden diyorum çünkü ben ne yazık ki kitabını okumadım...
Yönetmen koltuğunda Mark Herman’ın oturduğu bu filmde Bruno adında 8 yaşında bir Alman çocuk var ve annesi, babası ve ablası ile birlikte Berlin’de -onun penceresinden bakınca- mutlu ve normal bir hayat yaşıyor. Bir gün evlerinde büyük bir parti veriliyor Bruno annesine bunun nedenini sorduğunda babasının bir terfi aldığını artık daha rahat yaşayacakları cevabını alıyor. Bruno mutlu oluyor ve babasıyla gurur duyuyor çünkü o başarılı bir asker. Partiye gelen büyükannesi dışında herkes çok mutlu o biraz mutsuz görünüyor Bruno bunu anlamıyor.
Bruno’nun babası Hitler Almanya’sında yüksek rütbeli bir asker oğlunun işinde yükselmesinin ne anlama geldiğinin farkında olan büyükanne bu işe son derece karşı...Bruno’nun babasının terfisi taşınmayı da beraberinde getiriyor ve aile Berlin’den taşınıyor yeni evleri şehirdeki evlerine hiç benzememektedir bu renksiz ev onların yeni yuvaları olabilecek midir?
Çalışma kampı
Yeni eve geldiklerinde çocuklar hemen odalarını seçmeye çıkıyorlar Bruno odasının penceresinden bir yer görüyor ve orasının çiftlik olduğunu düşünüyor peki çiftlikteki insanlar neden pijamalı? Bu soruyu babasına sorduğunda onların insan bile olmadığı yanıtını alıyor ve şaşırıyor. Evlerinde onlara yardımcı olan Pavel adında pijamalı bir adam var Bruno onu hep patates soyarken görüyor ama sonra aslında adamın eskiden doktor olduğunu öğreniyor.
Bruno evde tek başına çok sıkılıyor ablası onunla oynamıyor başka arkadaşı da yok evlerinin arka bahçesinde bir kapı var bir gün ordan çıkıp etrafı keşfe çıkıyor. Ormanlık alanda biraz ilerledikten sonra tel örgülerin ardındaki mutlu çiftliği ve yeni oyun arkadaşlarını gördü yani Bruno öyle sanıyordu. Taa ki renksiz kamp ve çizgili pijamalı çocukla tanışana dek...
Çizgili pijamalı çocuğun adı Shmeul’du. Bruno tel örgünün öbür tarafında olan olanShmeul’u kıskandı yakasındaki numaranın sebebini oradaki oyunlarına bağladı kim bilir çiftlikteki arkadaşlarıyla ne güzel eğleniyordu ama bu haksızlıktı Bruno diğer tarafta tek başınaydı ve çok sıkılıyordu.Bruno annesi ne zaman şehre gitse Shmeul’u görmeye gidiyordu ve onunla sohbet etmeyi, oyun oynamayı çok seviyordu. Sohbet ederlerken Shmeul’a neden hep pijamayla gezdiğini sordu. Shmeul askerlerin bütün kıyafetlerini aldıklarını bunları giymek zorunda olduklarını söyledi. Shmeul askerleri sevmediğini söyledi Bruno buna biraz üzülerek benim babam da asker ama iyi bir asker kimseye zarar vermez dedi. Sonra Shmeul’a babasının ne iş yaptığını sordu. Shmeul babam aslında saatçiydi ama burda hep çizme tamir ediyor dedi. Bunu duyunca aklına Pavel geldi o da patates soymak için doktorluktan vaz geçmişti şu büyükler ne acayipti, bir türlü ne yapacaklarına karar veremiyorlardı...
Bruno bir gün Shmeul’u onlara davet etti Shmeul da ona tel örgüleri göstererek gelemem dedi.
Bruno: O teller hayvanların çıkmasını engellemek için değil mi, sen neden çıkamıyorsun?
Shmeul: Hayır, buradaki insanların çıkmasını engellemek için. Yani benim burdan çıkmam yasak.
Bruno: Neden yoksa kötü bir şey mi yaptın?
Shmeul: Hayır, ben Yahudiyim...
YAZARLAR
Yayınlanma: 23 Eylül 2021 - 09:10
Çizgili pijamalı çocuk
“Çocukluk, aklın karanlık vakti gelmeden önceki sesler, kokular ve görüntülerden ibarettir
YAZARLAR
23 Eylül 2021 - 09:10
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir