Dedikodunun tarihi belki de, binlerce yıl önce insanoğlunun ilk konuşarak anlaşmaya başlaması kadar eskidir. O kadar eskilere gitmeyeceğim. Dedikodu yüzünden, aileler yıkıldı, sevgililer ayrıldı, cinayetler işlendi, nice krallıklar darmadağın oldu, insanlar arasında kin ve nefret duyguları oluştu.
Dedikodunun Türk Dil Kurumundaki anlamı, “Başkalarını çekiştirmek ve kınamak üzere yapılan konuşma, kov, gıybet, kılükal” sözleriyle açıklanıyor. Wikipedia da dedikodu hakkında ise, "Dedikodu başkalarının kişisel ve özel konuları hakkında yapılan konuşmalardır. Dedikodu bazen gerçek olaylar ve konular hakkında olsa da, genellikle kişiler arasında konuşulduğundan, kişilerin birbirlerine olayı veya haberi iletimi sırasında yanlışlıklar ve çarpıklıklar içermektedir" bilgileri yer almaktadır.
Genellikle dedikodu kızılan kişileri kötü duruma düşürmek, kıskanılan kişilerin başarısız olması için çıkarılır. Sonuçta art niyetli bir söylentidir. Dedikodunun kaynağına ulaşmak çok zordur, zaten ulaşıldığında da hiç hoş şeyler olmaz.
DEDİKODUNUN FAYDALARI OLMUŞ MUDUR?
Bir yerden bir yere ulaşımın aylarca sürdüğü, iletişimin olmadığı, haberleşmenin bile zor olduğu dönemlerde, ticaret kervanlarının konakladığı yerlerde sabahlara kadar sohbet edilirdi. Ticaretle uğraşıp ve sürekli gezen kişilerden, başka yerlerde neler olup bittiği öğrenilirdi. Ama bu ne kadar dedikoduya girer orası tartışılır. Günümüzde siyasi çevreler, bazı şeylere karar vermek için fısıltı şeklinde bir dedikodu ortaya çıkarırlar. Dedikodu bir virüs gibi hızla yayılır. O yayılma süreci evresinde çok eklemeler yapılır, çarpıtılır, başka yönlere çekilir. Böylece halkın nabzı tutularak tepkisi ölçülür. Siyasi çevrelerce çok dedikodu çıkarılırsa toplum yapısında bozulmalar olur.
SARIKIZ DEDİKODUSU
Sarıkız efsanesini hemen hemen herkes bilir. Dedikodunun güzel bir kızın başına neler açtığını bir kez daha hatırlayalım. Çok uzun yıllar önce bu dağda güzelliği dillere destan bir kız yaşarmış. Sarıkız derlermiş onun adına, uzun sarı saçlarından ötürü, tüm köy delikanlıları Sarıkız'a aşıkmış. Fakat onu çekemeyenler onun hakkında bir dedikodu uydurmuşlar. Sözde Sarıkız kötü yola düşmüş, başka başka insanlarla yatıp kalkıyor diyorlarmış.
Sarıkız bu söylentilerin yalan olduğunu biliyor olmasına rağmen babasının bu söylentilerden etkilenmesini gururuna yediremiyormuş. Çareyi dağın zirvesine kaçmakta bulmuş. Bir zaman sonra Sarıkız'ın babası söylentilere dayanamayıp kızını öldürmek için dağa çıkmış. Bir de bakmış Sarıkız orada kazları besliyor ve davranışlarından hiç de kötü yola düşmediği anlaşılıyormuş. Bir baba için evladını öldürmek kolay değil tabii ki, "önce bir namaz kılayım" demiş. Sarıkız'dan abdest alması için su istemiş. Sarıkız ibriği dağın zirvesinden uzandığı gibi denizden doldurmuş ve babasına uzatmış. Babası nereden buldun demeden ağzına aldığı tuzlu su yüzünden oracıkta bayılmış. İşte dedikodunun çok kötü bir davranış olduğuna güzel bir örnektir bu efsane.
DİNİ AÇIDAN DEDİKODU
Kuran-ı Kerim'de dedikodu büyük günahlar arasındadır. Hucurât Suresi, 12’nci ayette şöyle anlatılır. "Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının; çünkü bazı zanlar günahtır. Gizlilikleri araştırmayın, birbirinizin gıybetini yapmayın; herhangi biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Bak bundan tiksindiniz! Allah’a itaatsizlikten de sakının. Allah tövbeleri çokça kabul etmektedir, rahmeti sonsuzdur." Dedikodunun bu kadar günah olmasına rağmen bazı kişiler dedikodu yapmayı asla bırakmazlar.
KADINLAR MI, YOKSA ERKEKLER Mİ, DAHA ÇOK DEDİKODU YAPAR?
Hep kadınların daha çok dedikodu yaptığı söylenir. Ben buna çok da inanmıyorum. Hadi kadınlar kısır partilerinde gıybet ediyorlar, ya erkekler kahvehanelerdeki okey masalarında ne konuşuyor sanıyorsunuz. Bir söz aklımdan hiç çıkmaz. "Dedikoducu erkek dedikoducu bir kadından daha tehlikelidir." Yapmayın.
SON SÖZ
Bir şeyi ne kadar çok tekrar ederseniz insanlar inanır dedikodunun kuralına uygun şekilde ilerleyen bir yapısı vardır. Dedikodunun kaynağını belirlemek genellikle kolay değildir, özellikle de mesaj tekrarlandıkça dönüşme uğradığı için. Kulaktan kulağa yayılma özelliği, dedikoduyu başta olmadığı bir hale dönüştürebilir. Bununla birlikte, beynimiz hipotezlerdense kesinlikleri tercih eder. Yani, başta bir hipotez olarak başlayan şey neredeyse kesin bir bilgi haline dönüşür. Hiçbirimiz dedikodunun gerçekliğini sorgulamayız, çünkü bu zihinsel çabayı göstermek istemeyiz. Öte yandan, bize ısrarla doğru olduğunu söyleyen kişiden şüphe duymak da istemeyiz. Dedikodu bizde merak uyandırır, çünkü ya bir şekilde bizi de ilgilendirir ya da skandal bir olay hakkındadır. Yayılma hızı onu durdurulamaz hale getirir. Onun için. "Ağzından çıkanı kulağın duysun" diye bir söz vardır.
Dedikodu, zayıf karakterli kişiliklerin, kendini iyi ve önemli hissetmek için başvurdukları bir yoldur. Bir zamanlar dedikodunun çok bol olduğu Brezilya dizileri vardı ve çok izleniyordu. Hala ünlülerin hayatları hakkındaki dedikoduları anlatan televizyon programları yayınlanıyor ve de izleniyor. Kısacası neresinden bakarsanız bakın dedikodu yapmak iyi bir alışkanlık değil. Kimsenin arkasından konuşulmamalı, konuşanlar zayıf karakterli kişilerdir.
YAZARLAR
Yayınlanma: 22 Mayıs 2020 - 11:35
Çoğu kişinin "Hiç yapmadım" diyemediği!..
Dedikodunun tarihi belki de, binlerce yıl önce insanoğlunun ilk konuşarak anlaşmaya başlaması kadar eskidir
YAZARLAR
22 Mayıs 2020 - 11:35
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir