Cumhuriyetin Divası Müzeyyen Senar… Türk Musikisinde yeni bir devir açmış, yorumu ile herkesi kendine hayran bırakmış, aşık etmiş, birçok sanatçıyı kendi yolunda yürütmüş bir isim. Anlatmaya kelime haznemin yetmeyeceğini düşünüyorum ama elimden geldiğince sizlere bugün Ulu Önder Mustafa Kemal ile olan bir anısını paylaşmak istiyorum.
16 Temmuz 1918 yılında Bursa’nın Gökköz ilçesinde doğan Senar, küçük yaşlarında yeteneğini hem fark etmiş hem de fark ettirmiştir. Eşsiz sesinin tazeliğini kaybetmemiş Cumhuriyet zamanlarında tarih verecek olursak 1936 yılı Aralık ayında Maestrom Nubar Tekyay Bey bir gün küçük Müzeyyen’in evine ziyarete gitmiştir. Kapıdan girer girmez ‘’ Hadi kızım, çabuk hazırlan saraya gidiyoruz’’ diyerek hane içerisinde bir şaşkınlık yaratmıştır. Müzeyyen saray nedir bilmemektedir. Bu şaşkınlığını az da olsa dindirerek olabildiğince güzel giyinip eşi Ali Bey’i de yanına alarak DolmaBahçe Sarayı’na yola çıkmışlardır. Saraya varıldığında kendilerini bir yaver karşılayarak büyük salona götürmüştür. İlk defa böyle büyük bir salon gören Müzeyyen şaşkınlığını Atamızın huzurunda gizleyememiştir. Yaver vakit kaybetmeden "Müzeyyen Senar Hanım huzurlarınızda" dedi. "Beyefendi de kocası" diye ekleyerek salona sundu. Atatürk ‘’Öyle mi? Pek güzel. Gel bakalım hanım kızım. Otur şöyle yanıma.’’ diyerek ileride Cumhuriyetin Divası olacak Müzeyyen’i çağırır. Müzeyyen o kadar korkmuş ki eli ayağına dolamış, sandalyenin ucuna ilişmiştir. Mustafa Kemal küçük kızın heyecanını anlamış olmalı ki, ‘’Otur Çekinme. Eğer böyle yaparsan o güzel sesini nasıl dinleriz" diyerek bir abi edası ile konuşarak Senar’ı bir nebze de olsa rahatlatmıştır.
Bu kısımdan sonrasını değerli Müzeyyen Senar’dan dinleyelim mi?
Müzeyyen Senar: ‘’ Yüzüme dönüp baktığında "Aaa! Bu saçlarının hali ne?" deyip yavere işaret etti. Kulağına fısıldadı. Yaver "Lütfen beni takip ediniz Müzeyyen Hanım" dedi. Salondan çıkıp siyah mermerlerle kaplı büyük bir banyoya geldim. Birden korkuya kapıldım. Yaver, "Merak etmeyin efendim, berberimiz sadece sizin saçınızı ve eşinizin bıyığını kesecek" dedi. Sonradan öğrendiğime göre, Atatürk benim enseme topladığım saçlarımı beğenmemişti ve modern bir görünüm almam için saçlarımı kestirmek istemişti. Nitekim berber saçlarımı alagarson kesti. Birden görünümüm değişmişti. Ali de bıyıklarını kaybetti. Biraz sonra huzura gittiğimizde "İşte şimdi mükemmel oldu. Ver bakalım şu koltuğunun altındaki defteri. Herhalde şarkı defteridir değil mi?" diye sordu. Defteri kendilerine uzattım. Bu konuşmaları masada bize yakın olanlar aynen duyuyorlardı. Salih Bozok'la, Kılıç Ali benim yanı başımdaydılar.
Sonra bana döndü, imtihanların en büyüğü hem de. Tatyos Efendi'nin hicazkâr şarkısını seçmişti: Mâni oluyor halimi tâkrire hicâbım / Üzme yetişir üzme firâkınla harabım'ı istedi. Bitince Atatürk herkesin duyabileceği bir sesle "Bu ne güzel ses. Hadi bakalım durma, devam bakalım,' dedi. Cumhuriyetin Divası ve Mustafa Kemal’in ilk buluşması işte bu büyük salonda gerçekleşmiştir. Bu buluşmadan sonra Müzeyyen ününe ün katarak, musiki eğitimine devam ederek birikimine birikim eklemiştir. Artık o Atatürk’ün manevi bir kızıdır…
16 Temmuz 1918 yılında Bursa’nın Gökköz ilçesinde doğan Senar, küçük yaşlarında yeteneğini hem fark etmiş hem de fark ettirmiştir. Eşsiz sesinin tazeliğini kaybetmemiş Cumhuriyet zamanlarında tarih verecek olursak 1936 yılı Aralık ayında Maestrom Nubar Tekyay Bey bir gün küçük Müzeyyen’in evine ziyarete gitmiştir. Kapıdan girer girmez ‘’ Hadi kızım, çabuk hazırlan saraya gidiyoruz’’ diyerek hane içerisinde bir şaşkınlık yaratmıştır. Müzeyyen saray nedir bilmemektedir. Bu şaşkınlığını az da olsa dindirerek olabildiğince güzel giyinip eşi Ali Bey’i de yanına alarak DolmaBahçe Sarayı’na yola çıkmışlardır. Saraya varıldığında kendilerini bir yaver karşılayarak büyük salona götürmüştür. İlk defa böyle büyük bir salon gören Müzeyyen şaşkınlığını Atamızın huzurunda gizleyememiştir. Yaver vakit kaybetmeden "Müzeyyen Senar Hanım huzurlarınızda" dedi. "Beyefendi de kocası" diye ekleyerek salona sundu. Atatürk ‘’Öyle mi? Pek güzel. Gel bakalım hanım kızım. Otur şöyle yanıma.’’ diyerek ileride Cumhuriyetin Divası olacak Müzeyyen’i çağırır. Müzeyyen o kadar korkmuş ki eli ayağına dolamış, sandalyenin ucuna ilişmiştir. Mustafa Kemal küçük kızın heyecanını anlamış olmalı ki, ‘’Otur Çekinme. Eğer böyle yaparsan o güzel sesini nasıl dinleriz" diyerek bir abi edası ile konuşarak Senar’ı bir nebze de olsa rahatlatmıştır.
Bu kısımdan sonrasını değerli Müzeyyen Senar’dan dinleyelim mi?
Müzeyyen Senar: ‘’ Yüzüme dönüp baktığında "Aaa! Bu saçlarının hali ne?" deyip yavere işaret etti. Kulağına fısıldadı. Yaver "Lütfen beni takip ediniz Müzeyyen Hanım" dedi. Salondan çıkıp siyah mermerlerle kaplı büyük bir banyoya geldim. Birden korkuya kapıldım. Yaver, "Merak etmeyin efendim, berberimiz sadece sizin saçınızı ve eşinizin bıyığını kesecek" dedi. Sonradan öğrendiğime göre, Atatürk benim enseme topladığım saçlarımı beğenmemişti ve modern bir görünüm almam için saçlarımı kestirmek istemişti. Nitekim berber saçlarımı alagarson kesti. Birden görünümüm değişmişti. Ali de bıyıklarını kaybetti. Biraz sonra huzura gittiğimizde "İşte şimdi mükemmel oldu. Ver bakalım şu koltuğunun altındaki defteri. Herhalde şarkı defteridir değil mi?" diye sordu. Defteri kendilerine uzattım. Bu konuşmaları masada bize yakın olanlar aynen duyuyorlardı. Salih Bozok'la, Kılıç Ali benim yanı başımdaydılar.
Sonra bana döndü, imtihanların en büyüğü hem de. Tatyos Efendi'nin hicazkâr şarkısını seçmişti: Mâni oluyor halimi tâkrire hicâbım / Üzme yetişir üzme firâkınla harabım'ı istedi. Bitince Atatürk herkesin duyabileceği bir sesle "Bu ne güzel ses. Hadi bakalım durma, devam bakalım,' dedi. Cumhuriyetin Divası ve Mustafa Kemal’in ilk buluşması işte bu büyük salonda gerçekleşmiştir. Bu buluşmadan sonra Müzeyyen ününe ün katarak, musiki eğitimine devam ederek birikimine birikim eklemiştir. Artık o Atatürk’ün manevi bir kızıdır…