Dikkat! Gün içerisinde sık sık acıkma atakları geçiriyorsanız ve gün boyu kendinizi yorgun hissediyorsanız reaktif hipoglisemi probleminiz olabilir.
Reaktif hipoglisemide fazla tüketilen karbonhidrat kaynakları, vücudun daha fazla insülin üretmesine neden olmaktadır. Kan şekeri ve insülin düzeyi arasındaki bu dengesizlik semptomların başlamasına neden olmaktadır. Ancak yemek yeme ile bu bulgular düzelebilmektedir. Bu semptomların düzelmesi düşen kan şekerinin miktarına göre de değişebilmektedir.
Reaktif hipoglisemisi olanların ortak bazı özellikleri de var: Depresyona daha kolay girerler, başları daha sık ağrır. Yorgunluk ve bitkinlikten daha sık yakınırlar. Unutkanlık, dalgınlık ortak yakınmalarıdır.
Daha gergin, öfke patlamalarına daha eğilimlidirler. El ve ayakları soğuk, avuç içleri daha terli olma ve daha çok üşümeye eğilimlidirler.
Sabahları yataktan daha mutsuz kalkarlar, güne daha huzursuz, keyifsiz ve karamsar başlarlar. Psikolojik iniş çıkışları daha sık yaşarlar.
Reaktif hipogliseminin tedavisi; 1-diyet tedavisi, 2-egzersiz ve 3-ilaç tedavisi olmak üzere 3 maddeyi kapsamaktadır. Diyet tedavisi basamağında diyet eğitimi ve kişiye özel beslenme programının planlanması çok önemlidir.
Reaktif hipoglisemili kişilerin tüketiminden kaçınmaları gereken besinlere dikkat etmeleri kan şekerlerini stabil tutma açısından oldukça önemlidir. Bu kişiler kan şekeri dalgalanmasına sebep olan besinlerin tüketiminden kaçınmalıdır. Kan şekerinin hızla yükselen ve ardından kan şekerinin hızla düşmesine sebep olacak basit karbonhidratlar (şeker, bal, reçel, pekmez, tatlı, pasta, kurabiye, beyaz ekmek, beyaz pirinç, hamur işleri, patates püresi gibi) ,meyve suyu, şeker içeren diğer içecekler, kahve, çay, sigara, kola gibi kan şekerini düşüren içeceklerin tüketiminden kaçınılmalıdır.
Alkol tüketimi, kan şekerini önce yükselmesine daha sonra düşmesine sebep olduğundan tüketiminden kaçınılmalıdır. Yemek yeme alışkanlığımız az az ve sık sık yeme üzerine kurmalıyız. 3 ana öğünü atlamadan, saatinde yemek kan şekerini düzenlemede oldukça önemlidir. Ara öğün sayısı ise kişisel özelliklere göre değişmektedir. Öğün komposizyonu ise her öğün için proteinden zengin besinler bunun yanında, kan şekerini aşırı yükseltmeyen lif ağırlıklı, glisemik indeksi düşük besinler tercih edilmelidir. Hayvansal kaynaklı protein alımı artırılmalıdır. ( Tavuk, balık, kırmızı et vb.)
Yağlı tohumları ( ceviz, fındık, badem gibi) günlük beslenmenizde yer almalı. Eğer gece acıkmalarınız yoğun oluyorsa hafif bir ara öğün ile kan şekeri düşmesini engelleyebilirsiniz.
Su tüketimini artırmanız gerekmektedir. Herhangi bir başka sağlık probleminiz yoksa en az 8 – 10 bardak su tüketiminiz olmalıdır. Düzenli fiziksel aktivite yapılmalıdır.
Alkol tüketimi, kan şekerini önce yükselmesine daha sonra düşmesine sebep olduğundan tüketiminden kaçınılmalıdır. Yemek yeme alışkanlığımız az az ve sık sık yeme üzerine kurmalıyız. 3 ana öğünü atlamadan, saatinde yemek kan şekerini düzenlemede oldukça önemlidir. Ara öğün sayısı ise kişisel özelliklere göre değişmektedir. Öğün komposizyonu ise her öğün için proteinden zengin besinler bunun yanında, kan şekerini aşırı yükseltmeyen lif ağırlıklı, glisemik indeksi düşük besinler tercih edilmelidir. Hayvansal kaynaklı protein alımı artırılmalıdır. ( Tavuk, balık, kırmızı et vb.)
Yağlı tohumları ( ceviz, fındık, badem gibi) günlük beslenmenizde yer almalı. Eğer gece acıkmalarınız yoğun oluyorsa hafif bir ara öğün ile kan şekeri düşmesini engelleyebilirsiniz.
Su tüketimini artırmanız gerekmektedir. Herhangi bir başka sağlık probleminiz yoksa en az 8 – 10 bardak su tüketiminiz olmalıdır. Düzenli fiziksel aktivite yapılmalıdır.