Doğrular, Yanlışlar…

İnternet sitelerinden birinde ilginç bir haber dikkatimi çekti. Önce habere bir bakalım;
“Akademi dünyası geçen yıllarda skandal tezlerle birçok kez gündeme gelmişti. Tezlerin yalnızca bir bölümü olan dizin bölümünü bile tez diye onaylatan akademisyenler çokça konuşulmuştu. Fakat bu kez bu skandalı daha üst bir seviyeye çeken gelişme yaşandı. Sosyal medyada Çağla Üren’in paylaştığına göre Şahika Karaca isimli bir akademisyen Osmanlı’da Meşrutiyet dönemindeki kadın hareketinin öncülerinden olan yazar Emine Semiye üzerine 2010 yılında bir tez hazırladı. Emine Semiye 1909'da Yeni Gazete'de İspanyol anarşist/sosyalist düşünür Francisco Ferrer'in ölümü üzerine övgü dolu bir yazı yazıyor. Söz konusu doktora tezinde de bu yazıya değiniliyor. Fakat ne olduysa buradan sonra oluyor ve “Ferrer” ismi birden, metinde Hitler’in “Lider” anlamına gelen diktatörlük namı “Führer” olarak geçmeye başlıyor. Akademisyen Şahika Karaca sadece bir yanlış okumayla kalmayıp bunun üzerine analiz cümleleri kaleme alıyor. Karaca bu yanlış okumanın ardından Hitler'i 1909 yılında, İspanya'da sosyalizmin kurucusu ve Müslümanların, Yahudilerin kurtarıcısı ilan ediyor. Türkiye'de kadın hareketi ile sosyalizmin bağlarını da Adolf Hitler üzerinden kuruyor. Üniversitede, Karaca’nın tez danışmanı dâhil kimsenin çıkıp Hitler'in Almanya'da diktatör olduğunu ve 1909'da Führer olmadığını belirtmemesi dikkat çekiyor.”
Neresinden baksanız iğrenç. Akademisyeni böyle olan bir ülkenin halkı ne halde olur? Tabi ki bu gün olduğu halde olur. Bunu eleştirmeyeceğim. Nesini eleştireyim, iğrenç bir hak hırsızlığı, eşitsizlik, ahlak yoksunluğu.
Aslında buradan hareketle Adolf Hitler’i konu etmek istedim. Birkaç yıl önce yazmıştım aslında ama yine yazayım.
Hitler, Avusturya’yı ilhak eder etmez bir köyü boşalttırır. Aslında Avusturya’nın işgal edilmesi dünya gözünde iki Alman ülkesinin birleşmesi gibi yorumlanmıştı. Zira Avusturya hiç karşılık vermemiş ve ilhak süresi sadece bir gün sürmüştü. Neyse, biz konumuza dönelim; Mayıs 1938’de Avusturya’da ki 17.Askeri Bölge Komutanı General Knittersched Hitler’den gelen gizli bir emir alır. Buna göre Döllersheim adlı kırsal ve ormanlık köy alanının askeri manevralar için talim alanı olarak açılması bizzat Hitler tarafından emredilmiştir. Kimsenin bilmediği, adının duyulmadığı bu köy halkı bir sabah yataklarından kaldırılır ve yanlarına taşıyabilecekleri kadar eşya alarak az ötede ki sınırı geçip Çekoslovakya’ya göçe zorlanırlar. Burası Alman tanklarının manevra alanı olacaktır. Oysaki köy merkezi dışında koca bir kırsal bakirliği Alman tanklarının manevra yapmasını beklemektedir. Öğleden sonra köy içine giren Alman tankları köyü tamamen yıkarak haritadan silerler. Nazi Almanya’sının haritadan sildiği ilk köydür burası. Köyün önemi yıllarca araştırmacılar ve tarihçiler tarafından anlaşılamadı. Ta ki Hitler’in kapsamlı biyografisini G.L.Waite yazma kararı alana kadar.
Aslında konu çok uzun ama ulaşılan sonuç dehşet verici. O köy, aslında Hitler’in Yahudi büyükannesinin,Maria Anna Schickelgruber yaşadığı köydü ve Hitler Yahudi soyunun bilinmemesi için mezarlık da dâhil olmak üzere tüm bölgeyi yerle bir ettirmişti. Evet, tarihçi Fritz Fischer’in dediği gibi; O seçilmişti. Asla bir “iş kazası” değildi.
Hitler sayesinde Yahudiler topluca Filistin’e yol tuttular. 1890 yılından beri göç ettikleri yerdi zaten burası. Vadedilmiş topraklara 1890 yılından itibaren yapılan göçler Osmanlı hâkimiyetinde ki topraklarda istenilen etkiyi yaratmıyordu. 1917 yılında ki Balfour Deklarasyonu ile konuya görevli olarak dâhil olan Rothschild ailesinin ciddi maddi desteği Yahudi göçünü güç dengesini bozacak boyuta taşıdı. Bölgeyi parasal gücü ile satın almaya başlayan Yahudi halkı Hitler’in yaptığı sözde zulüm ile gelen göçler sonrası tam bir nüfus yoğunluğuna ulaştı. Sonrası malum, Fırat’tan Nil’e kadar olan vadedilmiş topraklar saçmalığı. Günümüzün de saçmalığı. Ortadoğu’nun baş belası İsrail kuruldu işte 1948 yılında. Hitler sağ olsun.
Şimdi bizim akademisyen tezleri konuyu nerelere getiriyor, uydurdukça uyduruyor adamlar tez yazacağım diye. Hay böyle akademiye de, akademisyene de…