Merhaba Sevgili Okur,
“Mutluluk” sanırım herkesin bir şekilde yaşamak ve tatmak istediği duygulardan bir tanesi. Mutluluk kavramına, mutlu olmak için ya da mutlu etmek için yapılan, planlanan tonlarca şeyin, kişiden kişiye farklılık gösterecek şekilde bir araya gelmesi diyebiliriz. Mesela, bazısı için sabah güneşinin doğması iken bazısı için gecenin karanlığıdır mutluluk. Ama bir şey var ki, herkesi mutlu eden “birinden hediye almak” sanırım. Hediye almak gibi vermek de belli bir zaman sonra insanı mutlu eden etkendir fakat her yaşta mutlu etmeye yetecek en baskın karakter hediye almaktır.
Peki, hediye almak neden bizi mutlu eder? Mutlu eden hediye nasıl olmalıdır? Diye düşünecek olursak, ortak noktada bu soruya tek bir cevap vermek zordur. Herkes de farklılık gösterir.
Aynı bir hediyenin nasıl olması gerektiği sorusuna net bir cevabın olmaması gibi. Çünkü bunların hepsi bireyden bireye farklılık gösteren konulardır.
Çocuk gelişimi esnasında bizler bu konuda ebeveyn olarak neler yapabiliriz kısmına değinecek olursak; “çocuklarımıza küçük şeylerden mutlu olunabileceğini göstermek, önemlidir” diyebilirim. Hediyelerde fiziki olarak büyüklük küçüklük kavramlarından ziyade hediye almanın vermiş olduğu hazzı yaşamalarını hissettirmek daha değerlidir. Çok büyük ya da sayıca fazla olan her şeyin kesinlikle mutlu edecek anlamını içermediğini, önemli olanın hediye veren tarafından düşünülmek olduğunu göstermektir. “Nasıl yapacağız?” bunu dediğinizi duyar gibiyim. Her zaman rehberimiz olan çocuk kitaplarını kullanarak. Onlara hikayeler okuyarak ya da yaşanılan anlardan farkındalık çıkartmaya çalışarak.
Bu konuyla alakalı yaşadığımız bir anıma yer vermek isterim: Geçtiğimiz yıllarda katıldığımız bir doğum günü partisinde tüm çocuklar heyecanla sıraya girip doğum günü çocuğuna hediyelerini vermek için sıralandılar. Doğum günü çocuğu paketleri açarken herkes heyecanlı ve meraklı bakışlar içerisinde, bazıları ise “en güzel hediyeyi ben aldım” duygusu içindeydi. Sıra en büyük kutulu hediyeyi verecek çocuğa gelmişti fakat çocuk beklediği sevinci o gün yaşayamadı. Çünkü hediyeyi açan doğum günü çocuğu büyük bir heyecanla kutuyu açtı ve içinden çıkan hediyeye “bu da ne hiç sevmedim” diyerek hediyeyi yan tarafa koyuverdi En büyük kutulu hediyeyi veren çocuk beklediği sonucu alamadı ve “en büyük ve en güzel hediye benimkiydi ama, neden beğenmedi” diyerek ağlamaya başladı. Doğum günü çocuğu ise o gün kendisine ortasında nazar boncuğu takılı minicik paketin içerisine sarılmış bileklikle çok mutlu olmuştu. Kolundan bile çıkarmadan tüm günü o şekilde geçirdi. Peki, mutlu eden hediye neydi? Nasıl olmalıydı? Mutlu olmak için çok çok çok büyüüüüükkkkk hediye neden işe yaramamıştı? O gün çocuklarımıza hediye almanın güzel bir olay olduğunu, içeriği ne olursa olsun hediye veren tarafından düşünülmenin değerli olduğunu gösterebilirsek her iki çocuk içinde daha güzel anlar kalırdı şeklinde bir düşünceyle doğum günü partisinden ayrıldım.
Sevgili okurlar, “Mutluluk nedir?” diye tekrar sormak isterim sizlere. Kimine göre en kocaman hediyeyi alabilen kişi olmak mı? , kimine göre en sevdiği en minicik şeye sahip olmak mı?
Bu hafta sizlere Peter Reynolds tarafından yazılan ve Altın Kitaplar Yayınlarından çıkan “Dünya’nın En Küçük Hediyesi” kitabını tavsiye ederim.
Sevgilerimle…
Çocuk Kitabı Yazarı Işık SARAÇ
YAZARLAR
Yayınlanma: 29 Eylül 2022 - 09:55
DÜNYANIN EN KÜÇÜK HEDİYESİ
Merhaba Sevgili Okur, “Mutluluk” sanırım herkesin bir şekilde yaşamak ve tatmak istediği duygulardan bir tanesi
YAZARLAR
29 Eylül 2022 - 09:55
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir