Merhaba sevgili okurlar, nasılsınız? Araya bayram tatili girdiğinden sizinle geçen hafta buluşamadık umarım bayramınız güzel geçmiştir. Bu hafta sizinle biraz cinsiyetçilik hakkında konuşmak istiyorum öncelikle bahsetmek istediğim cinsiyetçilik türü hostile sexism, “düşmanca cinsiyetçilik”. Bu cinsiyetçiliği biliyorsunuzdur. “Kız gibi vurma.” “Elinin hamuruyla erkek işine karışma.” Vb. Gibi gibi aleni olarak kadını, kadınlığı aşağı gören bir cinsiyetçilik türüdür. Ve bunu açık açık yapar ama asıl tehlikeli olan bu duruma tepki olarak doğan korumacı cinsiyetçilik olmasın?
İyiliksever, korumacı cinsiyetçilik: Benevolent sexism
Benevolent yani korumacı cinsiyetçilik temelini güçten alır, erkek ve kadın arasındaki kas gücünden. Ataerkil toplum düşmanca cinsiyetçilik sergilerken bunu kadına saldırganca göstermeye çalışmıştır fakat korumacı cinsiyetçilikte durum farklıdır burada kadın güçsüz ve savunmasız olduğundan muhakkak korunmalıdır.
İş hayatına baktığımızda kadınları korumaya yönelik iyicil cinsiyetçilik onların kendi uzmanlık alanları dışında değerlendirilmesine de sebep olmaktadır: Ofisin neşe kaynağı, iş yerimizin annesi gibi yakıştırmalar kadınların iş yerlerinde pozisyonlarının önüne geçmektedir böylelikle terfi durumlarında yöneticilik gibi pozisyonlar için uygun bulunmazlar bulunsalar da zaten böyle bir sorumluluğu o tatlılıkla nasıl üstlensinler öyle değil mi?
Cinsiyetler arası farklılaşmadan yola çıkıldığında ise karşımıza ataerkil yapıdaki statü ve geleneksel norm faktörleri çıkıyor. Kadına dayatılan roller: Kadın annedir. Anne kadındır. Anne böyle kutsaldır, şöyle kıymetlidir gibi olumlu atıflar zihnimize kazınır.
“Kadınlar yüzyıllardır, erkeğin görünüşünü doğal boyutlarının iki misli olarak yansıtan, sihirli ve enfes bir güce sahip aynalar olarak işlev gördüler…” V. Woolf
Cam tavan
Genellikle azınlık olan bir demografik grubun hiyerarşide belli bir seviyenin üzerine yükselmesini engelleyen görünmez mekanizmayı ifade eden bir metafordur. İlk kez feministler tarafından yüksek başarıya sahip kadınların kariyerlerinde yükselememesini anlatmak için kullanıldı. ABD’de ise kadınların yanı sıra siyahiler gibi azınlıkta kalan unsurlar için de kullanılmıştır. Beyazların çoğunlukta olduğu ülkelerde cam tavandan en çok mağdur olanlar, kadınlar ve beyaz olamayanlardır…
Cam tavan ayrımcılığı, kadınların “sadece kadın oldukları için” üst yönetim kadrolarına, örneğin ülke liderliklerine, şirket yöneticiliğine, akademik kurumların en üst birimlerine ve benzeri liderlik pozisyonlarına erişememelerine verilen isimdir.
Cam tavan kavramının temelinde, belirli kişi ve gruplara karşı toplumda görülen önyargılar/ayrımcılık (özellikle de ırkçılık ve cinsiyetçilik) bulunmaktadır. Somut ve resmi şekilde gerçekleşmeyen bu engele, günümüzde sadece kadınlar değil, etnik azınlık gruplar veya bulundukları yerdeki güç dengelerine bağlı olarak erkekler de maruz kalabilmektedir.
Cam asansör
Son dönemde cinsiyet eşitliğine yönelik seslerin yükselmesine bağlı olarak, sadece kadınlar “erkek egemen” sahalara girmeye başlamamışlardır; aynı zamanda erkekler de “kadın egemen” sahalarda örneğin öğretmenlik, hemşirelik, sosyal hizmet vb. gibi alanlarda daha aktif rol almaya başlamışlardır.
Ancak ilginç bir şekilde, bu sahalara giren erkekler bu alanlardaki hiyerarşik yapı içerisinde hızla yükselirken, erkek egemen sahalara giren kadınlar yeni dahil oldukları sahalardaki hiyerarşide çok daha yavaş yükselebilmektedirler veya hiç yükselememektedirler. Bu durum, erkeklerin camdan bir asansörü kullanarak yükselirken, kadınların merdivenleri çıkmasına benzetilmektedir ve bu olguya cam asansör adı verilmektedir. Buradaki kritik bir problem, erkeklerin de geleneksel olarak kadınlar tarafından domine edilen sahalara girdiklerinde, hemcinsleri tarafından aşağılanması ve alay konusu edilmesidir. Bu nedenle birçok erkek, kadın egemen bu sahalara girmekten çekinmekte ve bu alanlarda yükselmekte zorlanabilmektedir. Örneğin bu sahalardaki erkekler, hemcinsleri tarafından kadınsı, homoseksüel veya cinsel tacizci olarak görülebilmektedirler. Bunlar hep problem normal değil diye diye sorunlar çözülür umarım. Sevgiyle kalın…
Ancak ilginç bir şekilde, bu sahalara giren erkekler bu alanlardaki hiyerarşik yapı içerisinde hızla yükselirken, erkek egemen sahalara giren kadınlar yeni dahil oldukları sahalardaki hiyerarşide çok daha yavaş yükselebilmektedirler veya hiç yükselememektedirler. Bu durum, erkeklerin camdan bir asansörü kullanarak yükselirken, kadınların merdivenleri çıkmasına benzetilmektedir ve bu olguya cam asansör adı verilmektedir. Buradaki kritik bir problem, erkeklerin de geleneksel olarak kadınlar tarafından domine edilen sahalara girdiklerinde, hemcinsleri tarafından aşağılanması ve alay konusu edilmesidir. Bu nedenle birçok erkek, kadın egemen bu sahalara girmekten çekinmekte ve bu alanlarda yükselmekte zorlanabilmektedir. Örneğin bu sahalardaki erkekler, hemcinsleri tarafından kadınsı, homoseksüel veya cinsel tacizci olarak görülebilmektedirler. Bunlar hep problem normal değil diye diye sorunlar çözülür umarım. Sevgiyle kalın…