Kurtuluş savaşının önderi, bağımsızlık mücadelesinin askeri, siyasi ve fikri devrimleriyle modern Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu atamıza çok şey borçluyuz.
Bugün hayatımızı özgürce yaşayabiliyor olmanın, kurtuluş savaşında dünyanın şifrelerini okuyan büyük deha Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde bağımsızlık mücadelesi vermemizin karşılığı 100 yaşını dolduran gözbebeğimiz Türkiye Cumhuriyetidir.
Onun şu sözleri unutulmamalıdır.
“Efendiler, yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz...”
İşte bu söz çok önemliydi. Sözün kendisi kadar hikayesi de önemli.
Haydi gelin bu dikkat çekici ayrıntının hikayesine birlikte bakalım.
Mustafa Kemal Atatürk “Efendiler, yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz” dediğinde 42 yaşındaydı.
22 Ekim 1923 akşamıydı, gece olmuştu. Yorgundu ama yarın için heyecanlıydı. Çankaya köşküne gitmek için Meclis binasından ayrılmak üzereydi.
Efendiler, yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz
İşte bu anı ve sözü Atatürk Nutuk’ta şu sözlerle anlatıyor.
"Gece olmuştu Çankaya'ya gitmek üzere Meclis binasından ayrılırken, koridorlarda beni beklemekte olan Kemâlettin Sami ve Hâlit Paşa'lara rastladım. Ali Fuat Paşa Ankara'dan hareket ederken bunların Ankara'ya geldiklerini o günkü gazetede 'bir uğurlama ve bir karşılama' başlığı altında okumuştum. Daha kendileriyle görüşmemiştim. Benimle konuşmak üzere geç vakte kadar orada beklediklerini anlayınca, akşam yemeğine gelmelerini, Millî Savunma Bakanı Kâzım Paşa vasıtasıyla kendilerine bildirdim. İsmet Paşa ile Kâzım Paşa'ya ve Fethi Bey'e de Çankaya'ya benimle birlikte gelmelerini söyledim. Çankaya'ya gittiğim zaman, orada, beni görmek üzere gelmiş bulunan Rize Milletvekili Fuat, Afyonkarahisar Milletvekili Ruşen Eşref Bey'lerle karşılaştım. Onları da yemeğe alıkoydum. Yemek sırasında, 'Yarın Cumhuriyet ilân edeceğiz' dedim.
Her şey plan dahilinde gerçekleşti
“Orada bulunan arkadaşlar, derhal düşünceme katıldılar. Yemeği bıraktık. O dakikadan itibaren, nasıl hareket edileceği konusunda kısa bir program yaparak arkadaşları görevlendirdim.
Efendiler, görüyorsunuz ki, Cumhuriyet ilânına karar vermek için Ankara'da bulunan bütün arkadaşlarımı davet ederek onlarla görüşüp tartışmaya asla lüzum ve ihtiyaç görmedim. Çünkü onların da aslında ve tabiî olarak benim gibi düşündüklerinden şüphe etmiyordum. Halbuki, o sırada Ankara'da bulunmayan bazı kişiler, yetkileri olmadığı halde, kendilerine haber verilmeden, düşünce ve rızaları alınmadan Cumhuriyetin ilân edilmiş olmasını bize gücenme ve bizden ayrılma sebebi saydılar."
Cumhuriyet kolay kazanılmadı; kıymetini bilelim.