Hiç kimse bana ağacı seviyoruz, aman aman yeşil olmasa ne yaparız demesin. .anlamsız ve çok yapmacık kalıyor. Artık şundan adım gibi eminim. Biz ne ağaç seviyoruz ne doğa..varsa yoksa çirkin çirkin beton binalar.. hayatımız beton oldu..
Atalarımızın diktiği ağaçları kesiyoruz, biçiyoruz, satıyoruz..duble heba ediyoruz. Sonra güneş tepemizde boza pişirmeye başladığında gölge arıyoruz..
Bize ilkokulda ağacı sev ormanı koru demediler mi..dediler, anlattılar ama biz geçen süreçte öyle acımasız, öyle bencil bir dünya kurduk ki; hiçbir şey içimizi acıtmıyor..ormanları kesiyoruz, satıyoruz, rüzgar tribünlerine kurban ediyoruz..
Bu ne aç gözlülük, bu ne doyumsuzluk..
Para için kendimizi kuyuya atacağız..
Konforumuz ve bitmek tükenmek bilmeyen sapıkça hazlarımız içimizde ki duyguyu öldürüyor..
Farkında mısın Ayten; eksibisyonizm bir fare gibi hayatımızı kemiriyor..(*) Bu sabah gelirken Güzelyalı’nın merkezinde yol boyunca içimizi açan çınar ağaçlarını Uludağ Elektrik’in personeli maşallah doğruyordu. Budama zamanı değil. Durdum birkaç kare fotoğraf çektim. Bu kesicilerin dikkatini çekti ve konuştum.. Bu iş şimdi mi yapılır ?
Yanıt..okullar kapanıyormuş. Ne söylemek istiyorsam kuruma söylemeliymişim. Aha söylüyorum. Yani kesici kurum Uludağ Elektrik. Peki; soralım Güzelyalı Muhtarımız hanımefendiye. Bu çınar ağaçlarının (geçmiş yıllarda da çam ağaçları kesildi) mülkiyeti köyün mü, Belediyenin mi yoksa şehre elektrik hizmeti veren (şimdilik..yarın başkası verir) şirket mi.. (**) Bir soru daha..
Sayın muhtarımız hanımefendiden bu kurum kesim için izin istedi mi. İstedi ise muhtarımız hanımefendi şifahen mi yanıtladı yoksa yazılı mı. Muhtarlık kamu kurumu olduğu için yazılı bir izin talebi olmalı. O çınar ağaçları en az 50 yıldır orada var..biz yokken de vardı..peki Uludağ Elektrik kaç yıldır var.. Bu nasıl bir kafa. Çınar ağaçlarının üzerinden geçen elektrik tellerinin konumunu değiştireceğimize çınar ağaçlarını kesiyoruz..çam ağaçlarını kesiyoruz. Vallahi helal olsun bize. Kesin anasını satayım kesin. Kökünden kesin ki; çınar ağaçları da kurtulsun biz de kurtulalım.. Ormanı kestiğimiz yetmiyor..
Yangınlarla kül ettiğimiz yetmiyor..
Rüzgar tribünlerine peşkeş çektiğimiz yetmiyor..
Yol yapalım derken bitki örtüsünü, ağaçları talan ettiğimiz yetmiyor; bir de böyle keyfe keder ağaç doğruyoruz..
Acaba Ak Parti Gurup Başkan Vekili Bülent Turan’a söylesek; nasıl ki şak diye doğalgazı Güzelyalı’ya getirdi. Şu allahın belası elektrik tellerini de yeraltına aldırıverse..yoksa bu ağaç kesmenin sonu gelmeyecek.. Bülent Turan’a:
Sayın milletvekilimiz Bülent beyden elektrik tellerine bi dokunmasını isteriz. Ben istiyorum ama eminim herkes ister. Zaten Güzelyalı voltaj manyağı. Düşüyor, çıkıyor, kesiliyor..bilimum bizimle kafa buluyor Sayın vekilimiz..bi el atsanız köyümüzün elektriğine, duacınız oluruz. (*) Bir yazı okumuştum; çok yıllar önce. Aklımda kalmış. Bugün o yazıyı aradım ama bulamadım. Sanırım anonim bi yazıydı. Anlatayım kısaca ama cümleler bire bir aynı olmayacak..
Kafasının içinde sürekli para para para – katakulli – fıldır fıldır – göster göster diye gezenlerin cinsel hayatlarının sönük, verimsiz ve ruhunu temizlemekten uzak olduğunu bu nedenle de geçimsizlik, şiddet, bencillik en üst tepede doyumsuzluk yarattığına dikkat çekiyor yazı. Sürpriz olan sonuç. Bu insan tipi aynı zamanda sürekli kendini göstermek, teşhir etmek gibi bir hastalığa yakalanıyormuş. Şimdi sıkı dur. Sona geldik. Evinde cinsel doyumu yakalayamamış olan bu tipler (kadın veya erkek olabilir ama daha çok erkekler) cafelerde, restoranlarda ve topluma açık alanlarda, iş yerinde kendini teşhir etme isteği ile yanıp tutuştuğu için kontrolsüz olarak hareket ediyormuş..ve bunun adına eksibisyonizm denmiş ama günümüzde göstermek, teşhir etmek normalleşmiş. Dikkat sen de kafanda para para para diye geziyorsan yakın gelecekte eksibisyonizm hastalığının pençesine düşebilirsin..hay allah biz buraya nereden geldik ?
(**) Bir kere kimse mülkiyetin Uludağ Elektrik’e ait falan demesin. Asla kabul etmem. O çınar ağaçları köyündür. Korumak da muhtarlığın ve orada yaşayan biz vatandaşların görevidir. Ağaçlar elektrik tellerine değiyor diye kes kes at. Vallahi billahi bu sabah içim acıdı. Yazık, böyle bir çözüm bulmaktan ve uygulamaktan utanmalıyız..
Atalarımızın diktiği ağaçları kesiyoruz, biçiyoruz, satıyoruz..duble heba ediyoruz. Sonra güneş tepemizde boza pişirmeye başladığında gölge arıyoruz..
Bize ilkokulda ağacı sev ormanı koru demediler mi..dediler, anlattılar ama biz geçen süreçte öyle acımasız, öyle bencil bir dünya kurduk ki; hiçbir şey içimizi acıtmıyor..ormanları kesiyoruz, satıyoruz, rüzgar tribünlerine kurban ediyoruz..
Bu ne aç gözlülük, bu ne doyumsuzluk..
Para için kendimizi kuyuya atacağız..
Konforumuz ve bitmek tükenmek bilmeyen sapıkça hazlarımız içimizde ki duyguyu öldürüyor..
Farkında mısın Ayten; eksibisyonizm bir fare gibi hayatımızı kemiriyor..(*) Bu sabah gelirken Güzelyalı’nın merkezinde yol boyunca içimizi açan çınar ağaçlarını Uludağ Elektrik’in personeli maşallah doğruyordu. Budama zamanı değil. Durdum birkaç kare fotoğraf çektim. Bu kesicilerin dikkatini çekti ve konuştum.. Bu iş şimdi mi yapılır ?
Yanıt..okullar kapanıyormuş. Ne söylemek istiyorsam kuruma söylemeliymişim. Aha söylüyorum. Yani kesici kurum Uludağ Elektrik. Peki; soralım Güzelyalı Muhtarımız hanımefendiye. Bu çınar ağaçlarının (geçmiş yıllarda da çam ağaçları kesildi) mülkiyeti köyün mü, Belediyenin mi yoksa şehre elektrik hizmeti veren (şimdilik..yarın başkası verir) şirket mi.. (**) Bir soru daha..
Sayın muhtarımız hanımefendiden bu kurum kesim için izin istedi mi. İstedi ise muhtarımız hanımefendi şifahen mi yanıtladı yoksa yazılı mı. Muhtarlık kamu kurumu olduğu için yazılı bir izin talebi olmalı. O çınar ağaçları en az 50 yıldır orada var..biz yokken de vardı..peki Uludağ Elektrik kaç yıldır var.. Bu nasıl bir kafa. Çınar ağaçlarının üzerinden geçen elektrik tellerinin konumunu değiştireceğimize çınar ağaçlarını kesiyoruz..çam ağaçlarını kesiyoruz. Vallahi helal olsun bize. Kesin anasını satayım kesin. Kökünden kesin ki; çınar ağaçları da kurtulsun biz de kurtulalım.. Ormanı kestiğimiz yetmiyor..
Yangınlarla kül ettiğimiz yetmiyor..
Rüzgar tribünlerine peşkeş çektiğimiz yetmiyor..
Yol yapalım derken bitki örtüsünü, ağaçları talan ettiğimiz yetmiyor; bir de böyle keyfe keder ağaç doğruyoruz..
Acaba Ak Parti Gurup Başkan Vekili Bülent Turan’a söylesek; nasıl ki şak diye doğalgazı Güzelyalı’ya getirdi. Şu allahın belası elektrik tellerini de yeraltına aldırıverse..yoksa bu ağaç kesmenin sonu gelmeyecek.. Bülent Turan’a:
Sayın milletvekilimiz Bülent beyden elektrik tellerine bi dokunmasını isteriz. Ben istiyorum ama eminim herkes ister. Zaten Güzelyalı voltaj manyağı. Düşüyor, çıkıyor, kesiliyor..bilimum bizimle kafa buluyor Sayın vekilimiz..bi el atsanız köyümüzün elektriğine, duacınız oluruz. (*) Bir yazı okumuştum; çok yıllar önce. Aklımda kalmış. Bugün o yazıyı aradım ama bulamadım. Sanırım anonim bi yazıydı. Anlatayım kısaca ama cümleler bire bir aynı olmayacak..
Kafasının içinde sürekli para para para – katakulli – fıldır fıldır – göster göster diye gezenlerin cinsel hayatlarının sönük, verimsiz ve ruhunu temizlemekten uzak olduğunu bu nedenle de geçimsizlik, şiddet, bencillik en üst tepede doyumsuzluk yarattığına dikkat çekiyor yazı. Sürpriz olan sonuç. Bu insan tipi aynı zamanda sürekli kendini göstermek, teşhir etmek gibi bir hastalığa yakalanıyormuş. Şimdi sıkı dur. Sona geldik. Evinde cinsel doyumu yakalayamamış olan bu tipler (kadın veya erkek olabilir ama daha çok erkekler) cafelerde, restoranlarda ve topluma açık alanlarda, iş yerinde kendini teşhir etme isteği ile yanıp tutuştuğu için kontrolsüz olarak hareket ediyormuş..ve bunun adına eksibisyonizm denmiş ama günümüzde göstermek, teşhir etmek normalleşmiş. Dikkat sen de kafanda para para para diye geziyorsan yakın gelecekte eksibisyonizm hastalığının pençesine düşebilirsin..hay allah biz buraya nereden geldik ?
(**) Bir kere kimse mülkiyetin Uludağ Elektrik’e ait falan demesin. Asla kabul etmem. O çınar ağaçları köyündür. Korumak da muhtarlığın ve orada yaşayan biz vatandaşların görevidir. Ağaçlar elektrik tellerine değiyor diye kes kes at. Vallahi billahi bu sabah içim acıdı. Yazık, böyle bir çözüm bulmaktan ve uygulamaktan utanmalıyız..