“Son zamanlarda , özellikle büyük kentlerde konut kiralarının artması olgusunun yanısıra; basının, radyo ve televizyonun, tüm siyasi partilerin ve meslek kuruluşlarının konut sorunu ile artan bir ölçüde ilgilendiğini gözlemledik. Türkiye’de yığınların daha nice dertleri varken konut sorununun böyle birden bire ön plana getirilmesinin…” (*)
Yukarıdaki paragraf ne kadar güncel değil mi? Son zamanlarda kiracılar ile mülk sahipleri arasındaki davaların, hukuk mahkemelerinde açılan davalar içinde ilk sırayı alması yanı sıra, zaman zaman basına yansıyan kiracı ile mülk sahibinin karşılıklı öldürme ve intihar olayları vs. toplumun tüm kesimlerinin dikkatlerini ülkemizdeki barınma ve kira sorununa çekmeye yetti. Yukarıda alıntıladığımız paragraf ise bundan 45 yıl önce 1978’de Seyhan ERDOĞDU tarafından hazırlanan “EV KİRASI VE ARSA RANTI ÜZERİNE” başlıklı araştırmadan alınmıştır. Demek ki ülkemizde kira, barınma ve rant sorunu en az 45 yıldır devam etmektedir. Tabii ki bunun daha öncesi de var.
Ülkemizin kangrenleşmiş sorunlarından biri de barınma ve dolayısıyla konut sorunudur. Özellikle ülkede uygulanan yanlış ekonomik politikaların sonucu TL’nin sürekli devalüe edilmesi, yüksek enflasyon ve inşaat maliyetlerindeki artış, kontrolsüz nüfus artışı, köyden kente kontrolsüz göç, ülkemize akın eden mülteciler, corona koşullarında inşaatların durma noktaya gelmesi, en son yaşanan depremden etkilen 11 kadar ilden 3-4 tanesinin neredeyse yerle bir olması vs. gibi sorunların tamamı bir araya gelerek hem konut fiyatları ve hem de kira bedelinde ciddi artışlara neden olmuştur.
2023 yılında hukuk mahkemelerinde en çok açılan davaların başında konut malikleri ile kiracılar arasındaki kira artışı ve tahliye davaları ilk sırada yer alıyor. Özellikle açlık sınırının da altında (Ki buna ölüm sınırı da denebilir) maaş alan milyonlarca emekli ve emekçinin aldıkları aylık ücret tek başına kira bedelini bile karşılamaya yetmemektedir. Bu somut gelişmenin önümüzdeki aylarda somut sonuçlar doğuracağı muhakkaktır. Kendisine ait evi olmayan bu dar gelirlilerin büyük çoğunluğunun sokaklarda yaşamak zorunda kalacağını öngörmek için müneccim olmaya gerek yok. Bu da önümüzdeki kış bir çok insanın açlık ve soğuktan ölümüne yol açabilir. Ayrıca insanların yığınlar halinde sokakta yaşamaya başlaması durumunda hiç kimsenin sokakta ve hatta evinde dahi can ve mal güvenliğinin kalmayacağını da bilmek gerekir.
Görünen o ki konut sorununu kapitalist sistem içinde çözmek mümkün gözükmüyor. Toplumsal demokratik muhalefetin yükseldiği 1970’li yıllarda hazineye ait arsaların işgal edilerek üzerine “gecekonduların” yapılması bu sorunu kısmen hafifletmiş ise de bugün artık bu imkan da kalmamıştır. Bize göre sorunun temelden çözümü, TOPRAK VE KONUT MÜLKİYETİNİN TOPLUMSALLAŞTIRILMASI, KENT VE KÖY AYRIMININ KALDIRILMASI ile mümkündür. Köylerin boşaltılması ve nüfusun büyük kentlerde yoğunlaşması devam ettiği müddetçe geniş halk kitleleri üretimden kopmakta ve kiralık konut talebini pompalamaktadır. Ülkedeki sorunların çoğu birbiriyle ilintilidir. Bir alandaki bozulma ve kokuşma, hayatın her alanına sirayet etmekte ve o alanların da küflenip kokuşmasına yol açmaktadır. Ülkemiz sorunlarının temelinde yatan asıl sebep ÖRGÜTSÜZLÜKTÜR. Hangi toplumsal sorun olursa olsun, kalıcı çözümü ancak bilinçli ve örgütlü halk girişimleriyle çözebiliriz. Kangrenleşmiş kira ve barınma sorununun kalıcı çözümü belli ki uzun zamana yayılmış bir sürecin sonucu olacaktır. Ama yine de bir yerden başlamak lazım. Bir an önce yerel yönetimler ile merkezi yönetim “sosyal devlet ilkesini” anımsayıp, EMEKLİ VE EMEKÇİ mülksüzlere bedelsiz arsa sağlamalı ve karşılıksız ya da çok düşük faizli kredi kullandırtarak konut edinmeleri sağlanmalıdır. Diğer yandan sıkı bir kolektif denetime tabi kooperatifleşme teşvik edilmelidir. Daha da önemlisi kentten köye doğru göç teşvik edilerek hem kırsaldaki atıl durumda bulunan tarım, ziraat ve hayvancılığa uygun arazinin üretime açılması ve hem de kent merkezlerindeki yığılmadan kaynaklı yük hafifletilmelidir. Memnune KARDAŞ (*) Seyhan ERDOĞDU: EV KİRASI VE ARSA RANTI ÜZERİNE , Ülke Dergisi Sayı:2 , 1978)
Görünen o ki konut sorununu kapitalist sistem içinde çözmek mümkün gözükmüyor. Toplumsal demokratik muhalefetin yükseldiği 1970’li yıllarda hazineye ait arsaların işgal edilerek üzerine “gecekonduların” yapılması bu sorunu kısmen hafifletmiş ise de bugün artık bu imkan da kalmamıştır. Bize göre sorunun temelden çözümü, TOPRAK VE KONUT MÜLKİYETİNİN TOPLUMSALLAŞTIRILMASI, KENT VE KÖY AYRIMININ KALDIRILMASI ile mümkündür. Köylerin boşaltılması ve nüfusun büyük kentlerde yoğunlaşması devam ettiği müddetçe geniş halk kitleleri üretimden kopmakta ve kiralık konut talebini pompalamaktadır. Ülkedeki sorunların çoğu birbiriyle ilintilidir. Bir alandaki bozulma ve kokuşma, hayatın her alanına sirayet etmekte ve o alanların da küflenip kokuşmasına yol açmaktadır. Ülkemiz sorunlarının temelinde yatan asıl sebep ÖRGÜTSÜZLÜKTÜR. Hangi toplumsal sorun olursa olsun, kalıcı çözümü ancak bilinçli ve örgütlü halk girişimleriyle çözebiliriz. Kangrenleşmiş kira ve barınma sorununun kalıcı çözümü belli ki uzun zamana yayılmış bir sürecin sonucu olacaktır. Ama yine de bir yerden başlamak lazım. Bir an önce yerel yönetimler ile merkezi yönetim “sosyal devlet ilkesini” anımsayıp, EMEKLİ VE EMEKÇİ mülksüzlere bedelsiz arsa sağlamalı ve karşılıksız ya da çok düşük faizli kredi kullandırtarak konut edinmeleri sağlanmalıdır. Diğer yandan sıkı bir kolektif denetime tabi kooperatifleşme teşvik edilmelidir. Daha da önemlisi kentten köye doğru göç teşvik edilerek hem kırsaldaki atıl durumda bulunan tarım, ziraat ve hayvancılığa uygun arazinin üretime açılması ve hem de kent merkezlerindeki yığılmadan kaynaklı yük hafifletilmelidir. Memnune KARDAŞ (*) Seyhan ERDOĞDU: EV KİRASI VE ARSA RANTI ÜZERİNE , Ülke Dergisi Sayı:2 , 1978)