Günümüzde emeklilerin iktidar ve bir çok siyasal parti tarafından unutulduğunu daha önceki bir yazımızda belirtmiştik. Bu durum, toplumun öksüz ve yetim evlatları olarak biz emeklilerin zaten çok zor koşullardaki yaşam mücadelesini daha da zorlaştırmaktadır. İşin kötüsü maaşlarımızın reel alım gücü her geçen gün daha da düşmekte ve bu durum zaten sıfırlanmış olan yaşam kalitemizi artık eksinin de altına çekmektedir. Geldiğimiz noktada Etkin, yaygın ve kitlesel bir emekliler sendikası yaratamadığımız taktirde bizleri çok çetin bir kara kış ve yaşam sürecinin beklediğini görmemiz gerekiyor.
13.7 milyona varan devasa emekliler kitlesinin büyük bir kesimi, ne yazık ki kitlesel gücünün farkında değildir. Çekildiği köşesinde ya da park ve kahvehane köşelerinde hayat koşullarından yakınıp sızlanmaktan öteye başka bir şey yapmamakta ve kendi korkularının esiri bir yaşama kendisini mahkûm etmiş durumdadır.
Oysa ki başka bir duruş ve yaşam mümkün. İlk yapacağımız şey, itiraz etmeyi öğrenmek ve hakkımız olanına başkalarının el koymasına müsaade etmemek olmalı. Sonra da bir yandan elimizdekini korumaya çalışırken, diğer yandan da yeni haklar ve kazanımlar elde edebilmek için bir baskı ve mücadele aracı olarak sendikalaşma çalışmalarına aktif özne olarak katılmak…
Ülkemizde 27 yıldır süren emeklilerin sendikalaşması çabası, ne yazık ki yanlış yol, yöntem ve anlayışlar nedeniyle bir türlü hukuksal statü bile kazanamamış ve gereğinden fazla parçalı bir yapı arzetmektedir. Bu dağınıklığa ve parçalı duruma son vermek, tarihsel bir sorumluluk olarak önümüzde duruyor. Varolan sendikaların tamamının dikey örgütlenmeyi temel alan ve neredeyse birbirinin kopyası tüzükleriyle neden hala ayrı tüzel kişilikler olarak cılız varlıklarını korumaya çalıştıklarını anlamakta zorlanıyoruz. Oysa ki bu biçimdeki varlıkları hem kendileri hem de geniş emekli kitlesine bir fayda sağlamıyor. Bunu görüp, aynı örgütlenme, çalışma ve mücadele anlayışına sahip sendikaların sorumluluğunun farkına varıp tek çatı altında birleşmeye davet ediyoruz.
Mevcutlar içinde farklı bir örgütlenme, çalışma tarzı ve mücadele anlayışıyla sahada faaliyet gösteren Emekliler Türkiye Meclisi’ne (ETM) gelince; emeklilerin ortak örgütlenme ve mücadelesini sağlamanın asıl sorumluluğunun bu yapının aktivistlerinin omuzunda olduğunu unutmamalarını bir kez daha hatırlatmak isteriz. ETM bugün ikili bir tarihi görevle karşı karşıyadır.
ETM, bir yandan var olan emekli sendika ve sosyal medya üzerinden örgütlenmeye çalışan platform ve grupları pratikte bir araya getirip ortak mücadele için “eylem ve güç/mücadele birliği” sağlamaya çalışırken, diğer yandan da asıl örgütsüz olan milyonlara ulaşıp onları örgütlemek gibi bir tarihi görevle karşı karşıyayız. Eski sendikal kadroların, bu hususta bir anlamda “fren” görevi ve işlevi gördüğüne tanık olsak da bu ikili görevden vaz geçemeyiz. İnatla ve ısrarla, etkin, yaygın ve kitlesel bir sendikal hareket ve sendikal mücadele için tüm gücümüzü ve imkanlarımızı seferber etmekten başka bir çare göremiyoruz.
Bizim asıl hedef kitlemiz örgütsüz olan emekli yığınlarıdır. Bu yüzden de var olan yapılarla bir rekabet veya didişme yaşamamız söz konusu olamaz. Bu yapıların tamamı dostlarımızdır ve onların büyümeleri, bizim büyümemiz anlamına gelir. Bu yüzden de bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da onların her türlü eylem ve etkinliklerine koşulsuz destek verecek ve gücümüz oranında kendilerine her türlü kolaylığı sağlayacağız.
Emekliler Türkiye Meclisi Sendikal Girişimi, daha şimdiden görünür olmuş ve kamu oyundan bir sempati uyandırmayı başarmıştır. Biz, küresel bazda sendikal alanda tamamen yeni bir yol açıyoruz ve varlığımız emeklilerin sendikalaşması alanına ciddi bir hareketlilik getirmiştir. Biz sadece bir sendikal hareket yada inisiyatif inşa etmiyoruz, aynı zamanda tamamen yeni bir sendikal demokrasi ve mücadele kültürünün de tohumlarını saçıyoruz bu toplumda. Tohum toprağa düşmüş ve ekinler filizlenmeye başlamıştır. Başakların verimliliği, bizlerin daha organize ve şevkle ortak akıl ve ortak liderlik temelinde yürüteceğimiz çabalarımıza bağlıdır.
İnanmayan, inandıramaz. İnanmayan ve kendisine güvenmeyen başaramaz. Çalışıp çaba sarf etmeyen, başarıyı tadamaz. Kendimize inanıyor ve güveniyoruz, “Mutlaka Başaracağız”
Memnune Kardaş
YAZARLAR
Yayınlanma: 28 Ekim 2022 - 09:04
Emeklilerin örgütsel ve mücadele birliği üzerine
Günümüzde emeklilerin iktidar ve bir çok siyasal parti tarafından unutulduğunu daha önceki bir yazımızda belirtmiştik
YAZARLAR
28 Ekim 2022 - 09:04
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir