Allah dağına göre kar verirmiş derler. Dertsiz insan olmadığını, dünya nimetlerinin dertleri defetmeye yetmediğini, dertlerimiz ile yaşayarak şükretmeyi öğrenmemiz üzerine bir güzel cümledir bu.
Toplumda ki her bireyin kendisine göre bir derdi var. Dert sahibi olmak aslında hayatın içinde birey olmayı başarmak demektir. Çünkü dert denilen olgu insan için var. Falanca beyin hayatı bolluk, bereket içinde geçerken toplum içinde sananlar olur ki; o falanca beyin hiç derdi yok. Oysa ki onun da kendince dertleri, aşması gereken problemleri var. Onun dertli hayatı bir başkasının hayat hedefidir ama aslında hedefi oluşturan diğer kişi içine girdiği paradoksun bir başka türünün de o falanca beyin hayatında olduğunu düşünmez bile.
Bu durumu nasıl aşmalı, kişi kendi hayatını nasıl çekilir seviyelerde yaşamalı düşüncesi tüm toplumda en çok kendi kendisine sorulan sorudur. Başka hayatlara özenmemek, kendi hayatından memnuniyet duymak nasıl mümkün olabilir? Ya da mümkün olabilir mi? Yani onca magazin sayfası varken insanın gözü önünde, onca rahat yaşayan! İnsan varken toplum da. Rahat yaşıyorlar mı gerçekten o magazin sayfasında ki süslü hanımlar, yakışıklı beyler? Yaşamasalar da sayfalarda öyle görünüyorlar işte. Bu sefer olan o sayfalara göz gezdiren özellikle genç neslimize oluyor. Hiç derdi olmayan insanlar da var bu hayatta diye içlerinden geçiriyorlar. Oysaki gerçeği yansıtmıyor tabi ki o sayfalar. O anda yaşanan mutluluğun yansıması sadece mevzu bahis fotoğraf.
Özellikle gençlerimize altıncı sınıftan itibaren kişisel gelişim dersleri verilmeli okullarımızda. Toplumsal yapı okul hayatında gösterilmeli gençlerimize. Neslimizi geleceğe iyi ve her yönden tam bir vaziyette hazırlamak istiyorsak “ağaç yaşken eğilir” sözünü yerine eksiksiz getirmeliyiz. Kişisel gelişim ve özellikle felsefe eğitimi ağırlıklı olarak verilmeli gençlerimize. Dertlerinin her yaşta değişeceğini bilmeliler, dertsiz bir yaşamın mümkün olmadığını bilmeliler ve bu duruma göre hayatlarını şekillendirmeliler.
Kendi hayatınızı yaşarken, hayatınızda bulunan her insanın yerine kendinizi koyabilme yetisidir empati. Bindiğiniz taksinin adını bile bilmediğiniz şoförü de dahil buna, banka da ki güvenlik görevlisi de. İnsanlara baktığınız da her bir suratın bambaşka bir hayatı olduğunu kabullenmek ve her halükarda onun da haklı olabileceğini kabullenmektir. Bir kişinin toplumsal kariyeri ne kadar üst düzey olursa olsun, eğer empati kabiliyetine erişememiş ise toplumu oluşturan diğer bireylere saygısı olmaz çünkü hiç kimsenin hayatı hakkında bir bilgisi yoktur. Bu yetiye sahip olamayan kişilerin hayatlarını çok cazip koşullarda geçirebilmelerinin imkanı yoktur çünkü hep gözleri bir fazladadır. Dertlerinden sürekli yakınırlar ve hayatlarında bulunan dünyasal lütuflar bir fazla olsa dertlerinin biteceğini sanırlar. Oysaki bu hiçbir zaman gerçekleşmez çünkü insan hayatı için bir fazlası her zaman vardır. Bunu aşmanın yolu ve özellikle dertlerinle yaşayabilmenin yolu empatiden geçer.
Empati bu yüzden mutluluk verir insana. Eğer empati yapabiliyorsanız yukarıda ki satırlarda örnek olarak gösterdiğim o falanca beyin hayatı size cazip gelmez. Kendi hayatınızı tüm dertlerinize rağmen mutluluk içerisinde yaşayabilirsiniz. Çünkü bilirsiniz ki; dert her zaman vardır.
YAZARLAR
Yayınlanma: 13 Ocak 2020 - 12:18
Empati
Allah dağına göre kar verirmiş derler
YAZARLAR
13 Ocak 2020 - 12:18
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir